Bediüzzaman'ın mezarı işte orada!

Bediüzzaman'ın mezarı işte orada!

Said Nursi'nin mezarıyla ilgili tartışmalara Takvim Gazetesi yazarı Bülent Erandaç da katıldı

Risale Haber-Haber Merkezi

Bediüzzaman Said Nursi'nin mezarıyla ilgili tartışmalara Takvim Gazetesi yazarı Bülent Erandaç da katıldı. Süleyman Demirel Üniversitesi'nde bir hocayla konuuyu konuştuğunu söyleyen Erandaç, ismini vermediği hocanın Bediüzzaman'In mezar yerini gösterdiğini açıkladı.

Erandaç, "Yakın siyasi tarihi olayları yakından bilen, yer yer içinde olan hocam, Saidi Nursi'nin hayatında Barla'nın önemini işaret ederken, eliyle karşı tarafı gösterdi. İşte 'Bediüzzaman'ın mezarı orada'. Gösterilen yer, Nurdağı etekleri. Karşı dağlara hayretle bakarken, 'Orada ama tam yeri gizli tutuluyor' diye devam etti" şeklinde yazdı.

"Şu asla unutulmasın, gök kubbe altında hiçbir şey gizli kalmaz" diyen Erandaç, yazısını şöyle sürdürdü:

Son yüzyılın en önemli insanların başında gelen Saidi Nursi'nin mezarının başka bir yere taşınması kararı kimler tarafından ve ne sebeple alındı? Yeni mezarın nerede olduğu, kamuoyunun yeni kabrin yerini bilmesinin uygun olup olmayacağı uzun yıllardır tartışılıyor.

TOZLU DOSYALAR

Değerli Hocamın anlattıkları ile bir tarihi yolculuğa çıkalım: ''Merhum Saidi Nursi, 1925'te Şeyh Said İsyanı'ndan sonra sürüldüğü Burdur'da Nur'un İlk Kapısı isimli eserini yazdı. 1926'da Barla'ya sürüldü. Burada Risale-i Nur'u telife başladı. Sözler ve Mektubat'ın tamamını burada yazdı.
1934'te Barla'dan Isparta'ya gönderildi. 1935 yılında Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nde aleyhinde dâvâ açıldı ve bazı cezalar aldı.
Eskişehir Hapishanesi'nde kaldı.
1936'da hapis cezasının bitiminden sonra Kastamonu'ya sürüldü.
23 Mart 1960'da Şanlıurfa'da vefat etti. Urfa'daki Halil-ur Rahman Dergâhı'na defnedildi. Ancak 12 Temmuz 1960'da 27 Mayıs Darbesi hükümetinin emriyle mezarı yıktırıldı ve açıklanmayan bir yere nakledildi.
11 Temmuz 1960'ta mezarından çıkarılan vücudu önce Afyon'a, ardından Isparta'ya nakledildi ve Isparta Şehir Mezarlığı'na gömüldü.
Ama burada değil. Gizli tutulan bir yere, karşı dağların eteğinde diye düşünüyorum''

YERİ BİLİNİYOR

Konuyla ilgili konuştuğum çok değerli bir felsefe adamı, "Ben mezarın yerini biliyorum. Sır olarak saklıyorum. Devlet biliyor. Elbette bir gün açıklanacak'' yorumunda bulundu.
Yakın dönem tarihin gizli kalan sayfalarını açan yayınlarıyla tanınan tarihçi Mustafa Armağan'dan konuyla ilgili bilgi rica ettim: "Bediüzzaman'ın naaşı denize mi atıldı?" başlıklı bir yazımda yazdıklarım var. "Darbeciler kaldırıp Isparta'ya defnettiler. Burası bilinmeye başlanınca talebeleri tarafından 1967'de çıkartılıp Sav köyüne defnedildi. Oraya da gelip gidenler artınca bugünkü dördüncü mezarına nakledildi.
Mezarın yerini iki talebesinden başka kimsenin bilmemesini istediğini içeren bir rivayet de vardır. Nursi'nin talebelerinden Tahir Güldere, namı diğer Teyip Tahir "Üstad hazretleri 1951 senesinde gönderdiği mektupta 'Benim mezarımın yerini bir iki talebemden başka kimse bilmeyecek' demişti. Talebesi Ali İhsan Tola'ya Isparta'da sormuştum. 'Ben mezarın yerini biliyorum kardeşim ama kimseye söylemem' demiştir''

SIRLAR ÇÖZÜLÜYOR

Yakın tarihimizin sırlarını ortaya çıkaracak iki gelişme var.
BİR: TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu tarafından gerçekleştiriliyor. Said-i Nursi vefat ettiğinde MBK üyesi Ahmet Er ve Numan Esin'i dinleyecek. Bu ifade alma sırasında, 27 Mayıs darbesinin bilinmeyen birçok yönünün de ortaya çıkması mümkün görünüyor.
Nitekim Numan Esin ve Ahmet Er, idamların oylanması sırasında MBK' de olmamaları nedeniyle, rahmetli Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamına oy veren MBK üyeleri gündeme gelecektir.
Merhum Saidi Nursi'nin mezarını darbecilerin emriyle açan komutan Cemal Tural'la ilgili yeni bilgiler ortaya çıkacaktır. General Tural'la ilgili yakın tarihimizin bir önemli olayını da yeniden hatırlayalım: "Takdiri ilahiye bakınız, Cemal Tural, yıllar sonra darbe yapacak diye Genelkurmay Başkanlığı'ndan alındı.
Cemal Tural, 16 Mart 1966'da Genelkurmay Başkanı olmuştu.
1969'da Genelkurmay Başkanı Cemal Tural görevinin dışına taşan hareketlere girmiş, TRT - PTT Genel Müdürlüğü'ne gidiyor, bu sivil kurumları denetliyordu.
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, MİT ve askeri kanattan gelen bilgiler ışığında olayı yakından takip ediyordu. Başbakan Demirel'e de bilgiler ulaşıyordu. Bir kararname ile görevden alındı. Yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Memduh Tağmaç atandı. Kadere bakın, bu Tağmaç, Demirel'i başbakanlıktan 12 Mart darbesi ile indirdi''
İKİ: Emniyet Genel Müdürlüğü, 50 yaşını doldurmuş tüm arşivini Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne devretti.
Devredilen dosyalar arasında, Said Nursi'ye ilişkin polis çalışmalarının, vefat ettikten sonra defnenildiği Halil-ur Rahman Dergahı'dan 27 Mayıs darbecileri tarafından Isparta'ya getirilmesine ve ardından gizli tutulan kayıp mezara ışık tutacak belgeleri içerdiği belirtiliyor.