Bediüzzaman'ın zikrettiği Şeyhülislam, Çiller'in soyağacında mı?

Bediüzzaman'ın zikrettiği Şeyhülislam, Çiller'in soyağacında mı?

Önder, soyağacını görünce "destur çektiğini" söyledi...

Risale Haber-Haber Merkezi

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu eski başbakanlardan Tansu Çİller'i dinledi. Çiller'in evine giden komisyon üyelerinin dikkatini evin girişinde bir çerçevenin içinde yer alan soyağacı çekti.

Soyağacını görünce "destur çektiğini" söyleyen Sırrı Süreyya Önder, Radikal'deki yazısında Bediüzzaman'ın Şualar’da Zenbilli Ali Efendi’yi nasıl zikrettiğini de aktardı.

Önder, "Tansu Çiller’in yalısının girişinde kocaman bir çerçevenin içinde bir soyağacı vardı. Soyağacının en başında Zenbilli Ali Efendi’yi görünce bir destur çektim. Zira Üstad Bediüzzaman Şualar’da Zenbilli Ali Efendi’yi, cin ve insin şeyhülislamı olarak zikreder. Meğer Özer Çiller onun soyundan gelmekteymiş" dedi.

BEDİÜZZAMAN NASIL ANLATIYOR?

Önder'in Şualar'da geçtiğini belirttiği bölüm şöyle:

Üç mahkemede ondan beraat kazandığımız ve kırk sene evvel bir hadîsin harika te’vilini beyan ederken, cin ve insin Şeyhülislâmı zembilli Ali Efendinin “Şapkayı şaka ile dahi başa koymaya hiç bir cevaz yok” demesiyle beraber, bütün şeyhülislâmlar ve bütün ulema-i İslâm cevazına müsaade etmedikleri halde, avâm-ı ehl-i iman onu giymeye mecbur olduğu zaman, o büyük allâmelerin adem-i müsaadeleri ile, onlar tehlikede, yani ya dinini bırakmak, ya isyan etmek vaziyetinde iken, kırk sene evvel Beşinci Şuânın bir fıkrası, “Şapka başa gelecek, secdeye gitme diyecek. Fakat baştaki iman o şapkayı da secdeye getirecek, inşaallah Müslüman edecek” demesiyle, avâm-ı ehl-i imanı hem isyan ve ihtilâlden, hem ihtiyarıyla imanını ve dinini bırakmaktan kurtardığı; ve hiçbir kanun münzevîlere böyle şeyleri teklif etmediği; ve yirmi senede altı hükûmet beni onu giymeye mecbur etmediği; ve bütün memurlar dairelerinde ve kadınlar ve çocuklar ve camidekiler ve ekser köylüler onu giymeye mecbur olmadıkları; ve şimdi resmen askerin başından kalktığı; ve örme ve bere çok vilâyetlerde yasak olmadığı halde, hem benim, hem kardeşlerimin bir sebeb-i ittihamımız gösterilmiş. Acaba dünyada hiçbir kanun, hiçbir maslahat, hiçbir usul bu pek mânâsız ittihamı bir suç sayabilir mi? (Şualar, On Dördüncü Şuâ)

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.