Nurettin HUYUT
“Bir evladımız geliyor”
Anne ve babası umre ziyaretinden dönecekti, o da gidip onları tebrik edecek ve hayır dualarını alacaktı.
Hem bayram sonrası olduğu için bayram ziyaretinde de bulunmuş olacaktı.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı, yolda trafik kazası geçirdi, ancak, cansız vücudu ile karşılamayı tamamlayabildi.
Yaşı 39 idi, genç denecek yaştaydı, delikanlı idi, mertti ve kimsenin kalbini kırmamış, kimseye kötülük yapmamıştı, gerçekten iyi bir insandı, ahlaken de, inanç olarak da imrenilecek bir vaziyette idi.
Kur’an ahlakı, Resulullahın (asm) sünneti hayat tarzı olmuştu. Risale-i Nur’un rahle-i tedrisinde yetişmişti. Memurdu işten artan zamanlarında akşamları ve hafta sonraları talebe hizmetleri ile ilgilenirdi, iyi bir aile reisi ve iyi bir baba idi. Doğrusu çok iyi de bir evlattı, gerek annesine, gerek babasına karşı en küçük bir yanlışı olmamıştı.
Kısacası; Ailenin ve cemaatin gözde bir evladı idi.
Ama bütün bunlar ömrünü uzatmaya yetmedi, takdir-i İlahi onu henüz ömrünün baharında aldı ebedi âlemlere götürdü.
Bir değerli hocamız onunla ilgili önemli bir rüya görmüştü.
Rüyayı gördüğünde henüz onun ölüm haberini almamıştı.
Rüyasında Üstadı görür, Üstad kendisine “bir evladımız geliyor, karşılamaya Ali Uçar’ı gönderdik” der.
Hocamız telaşla uyanır ve tanıdık kimseleri tek tek arar rüyay-ı sadıka görmüştür. O nedenle mutlaka bir yerde bir Nur Talebesi hakkın rahmetine kavuşmuştur ki, böyle bir rüya görmüştür.
Ama tanıdıkları içinde böyle bir ölüm haberi yoktur. Biraz rahatlar en azından bilinen önemli biri değildir. “Allah hayır etsin” der işi beklemeye bırakır. Ama bu bekleme fazla sürmez birkaç saat sonra bir trafik kazası haberi alır.
Haber şöyledir. Yaşadığı vilayette mukim tanıdığı bir ailenin 39 yaşındaki evladı, valideynini ziyaret için gelirken trafik kazasında hakkın rahmetine kavuşmuştur.
“İnna Lillah ve inna ileyhi raciun” der. “Allah rahmet etsin, demek ki, bahtiyar evlad buydu” demekten kendini alamaz. Trafik kazası ve Ali Uçar’ın karşılamaya gönderilmesi gayet uygun düşmüştür. Zira o da trafik kazası ile hakkın rahmetine kavuşmuştu…
Rüyanın tesiri ile kendini vazifeli addeder, cenaze törenine katılır ve namazını kıldırır, mezarı başına kadar gider, gerekli talkını da yapar.
Bu insan bizim ailemizden bir fertti, dayıoğlu idi. Çocukluktan tanıdığımız bildiğimiz ve birlikte yaşadığımız bir insandı.
O güne kadar aile böyle bir ölüm yaşamamıştı.
Genç yaşta bir yakınımızın ölümüne şahit olmamıştık.
O nedenle hepimizi derinden sarsmıştı. Özellikle gençlerimizi fazlasıyla etkilemişti. Ölüm hakikati gence ihtiyara bakmıyordu. 39 yaşında sevdiğimiz, Nur Talebesi genç bir akrabamızı trafik canavarına kurban vermiştik.
Takdir-i İlahiye karşı gelinmez elbet…
Mukadderat böyle imiş diyerek karşıladık. Hatimler indirdik, dualar okuduk, en güzel şekilde uğurladık, inşallah rüyadaki gibi kaza şehidi, manevi şehit Ali Uçar abi, gelip karşılamıştır.
Nur Talebelerinin imanla kabre gireceklerine güzel bir örnek teşkil etmekteydi. Kazadan yara almadan kurtulan 12 yaşındaki kızının ifadesine göre araba bariyerlere çarpıp havaya fırladığında “Allah, Allah” diye bağırmış. Ve kazadan yarım saat sonra da doktorların ifadesine göre ölüm gerçekleşmişti.
Aileye en büyük teselli de buydu. Onun imanla kabre girmiş olma ihtimalinin yüksek olması herkesi rahatlatmıştı.
Ne mutlu o insana ki, imtihan için geldiği bu dünyadan giderken imtihanını başarı ile vererek gitmişti. Yani imtihanını kazanmıştı.
Allah rahmet etsin… Amin…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.