Oktay Vural MHP Grup Başkan Vekili. Hemen her akşam televizyon ekranlarından onun sert bir üslubunun eseri olan ifadelerini dinlemek durumunda kalıyoruz. Meğer “Aşırı bir Türk Milliyetçisi” görünümünde olan bu zat aslen Siirt”in Tillo kasabasından imiş. Tillolular yörenin manevî açıdan saygın insanlarının bulunduğu bir kasaba. Genelde Güneydoğuda, alim ve fazıl kişiler olarak biliniyorlar. Ayrıca buralı bir kısım insanlar eskiden yörede sünnetçilik de yaparlardı. (Şimdi aynı görevi icra edenleri var mı, bilmiyorum doğrusu…) 

İsmi Aydınlar olarak değiştirilen Tillo  kasabasındaki kardeşlerimizin ana dili de Arapça'dır. Ne mutlu onlara ki, dinimizin dili olan Arapça onların ana lisanı. Çünkü Peygamber Efendimiz bir Hadisi-i Şerifinde, mealen “Arapları seviniz, çünkü ben Arabım,  Kur”an Arapça yazılmış,  Cennet dili Arapça'dır” buyurmuştur. Bu sebepledir ki bu yöre insanları bölge insanından saygı görmektedirler. Bilindiği gibi Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin Hocası Şeyh Fakirullah Hazretleri buralı. Burası halen ilim irfan yuvası medreselerinin faal olduğu bir yer… Yıllar önce Siirt'te öğretmenlik yaparken, Tillo'yu ve onun yanıbaşında bulunan Kubbe-i Hasiye ismindeki mekanı ziyaret etmiştik. Hatırlanacağı gibi, Üstad Beidüzzaman Said Nursi Kubbe-i Hasiye”de bir süre kalmış ve kendisine getirilen çorbanın içindeki taneleri, Cumhuriyetperverliklerinden dolayı, karıncalarla paylaşmıştı.

İşte ailesi böyle bir yerden gelen Oktay Vural, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün, ismi sonra Güroymak olarak değiştirilen, ancak halk arasında halen de Norşin olarak bilinen ilçeyi, Norşin ismiyle talaffuz etmesine de oldukça sert bir üslupla karşılık verdi. Halbuki kendi memleketi olan Tillo'nun da adı Aydınlar olarak değiştirilmişse de, bu isim halk nezdinde kullanılmamakta ve ilçe Tillo diye anılmaktadır. Basında bir çok yazar bu durumu Oktay Vural'a hatırlatarak sert söylemlerini tenkit ettiler. Bilmiyorum bu hatırlatmalardan sonra Sayın Vural bir vicdan muhasebesi yapma ihtiyacını hisseti mi?..

Bugün insanlarımızın şiddetle ihtiyaç duyduğu birlik ve beraberliğe giden yolu, sert söylemleriyle, belki farkında olmadan, adeta kapamaya çalışmaktadır bir kısım siyasilerimiz. Adama derler “Yahu kardeşim, ne bu şiddet bu celal! Biraz sakin olma, birleştirici ve yapıcı olma zamanıdır. Bin yıldır aynı inanç çerçevesi içinde kardeşçe yaşayan kardeş milletleri birbirine düşürmeye çalışan zındıka komitelerinin ekmeğine yağ sürmememiz gerekir. Tillo evliyalarının torunlarına yakışır bir şekilde “kavl-i leyin”  üslubunu kullanırsak daha  iyi olmaz mı?..”

Şimdi ırkı ve mensubiyeti ne olursa olsun, Anadolu'nun şehit kanlarıyla yoğrulmuş toprağında kardeşçe yaşayan  akl-ı selim sahibi Türkler, Kürtler ve diğerleri demeliler ki: “Kardeşlerimizle aramızı bozan müfsid insanların oyununa gelmeyeceğiz. İslâm'ın kardeşlik potasında birlik ve beraberliğimiz devam edecektir.” Tabii bilerek veya bilmeyerek ifsad komitelerine alet olan insanların hatalarından dolayı yakın çevrelerini tenzih etmemiz gerekir. Çünkü ancak kişiliği bozuk insanlar aşırı ırkçılık yapmakta, çıkarları için insanların arasındaki sorunlarının çözülmesini istememektedirler.

Şundan eminim ki, Allah'ın izniyle fitneci ehl-i zındıka Müslüman Türk ve Kürtlerin kardeşliğini bozamayacak ve bu iki kardeş millet diğer Müslüman kardeşleriyle de el ele vererek İslâm'ın bayrağını dünyanın her tarafına dikeceklerdir İnşaallah…