Himmet UÇ
Deccal komitesi…
Bediüzzaman Said Nursi, eski Yunan felsefesini karışık ve saçma bulur. Muhakemat’ta bazı kayıtlarla eleştirir. Milattan önce beşyüzlü yıllarda bu materyalizmin ilk çekirdek fikirleri ortaya atılmış, daha sonra 19. yüzyılda sistemazite edilmiş. Arkasından Rusya’da özellikle yayılmış. Lenin bu fikri daha da ileri götürmüş, bir devlet felsefesi haline getirmiştir. Lenin’in bu fikri materyalizmi takib etmesi sonra ülkesinde geliştirmesini Bediüzzaman aşağıdaki cümlelerinde anlatır:
“Alem-i küfrün en kesâfetlisi olan şimâlde tabiiyyunun fikr-i küfrîsinden süzülen bir cereyân-ı azîmin başına geçecek ve Ulûhiyeti inkâr edecek bir şahsın (bu Lenin) şimâl tarafından çıkmasına işaret ve şu işaret içinde bir remz-i hikmet vardır ki, kutb-u şimâlîye yakın dairede bütün sene, bir gece bir gündüzdür. Altı ayı gece, altı ayı gündüzdür. "Deccâlin bir günü bir senedir," o daire yakınında zuhuruna işarettir. "İkinci günü bir aydır" demekten murad, şimâlden bu tarafa geldikçe, bâzan olur yazın bir ayında güneş gurûb etmez. Şu dahi deccâl şimâlden çıkıp, âlem-i medeniyet tarafına tecavüzüne işarettir.”
Günü deccâle isnad etmekle şu işarete işaret eder: “Daha bu tarafa geldikçe bir haftada güneş gurûb etmiyor. Daha gele gele tulû ve gurûb ortasında üç saat devam ediyor. Ben Rusya’da esârette iken böyle bir yerde bulundum. Bize yakın, bir hafta güneş gurûb etmeyen bir yer vardı; seyir için oraya gidiyorlardı. "Deccâlin çıktığı vakit, umum dünya işitecek" olan kaydı, telgraf ve radyo halletmiştir. Kırk günde gezmesini de, merkebi olan şimendifer ve tayyâre halletmiştir. Eskiden bu iki kaydı muhâl gören mülhidler, şimdi âdi görüyorlar.”
Bediüzzaman, Deccal’in Avrupa coğrafyasındaki seyrini bilir. Lenin’in, Marks‘ın fikirlerini kabullenmesi sistemi daha da haşin bir cazibeye kaptırmıştır. Bediüzzaman görevini takib etmiştir. Uluhiyetin inkarı ve ateizmin intişarını takib ettiği yukardaki tahlilinden anlaşılır. Bu fikirler daha sonra 1922’lerde bize kadar gelmiş ama daha çok felsefi yönüne dikkat çekmiştir. Onu da Bediüzzaman tesbit etmiş, Deccal’in yaptığı tahribatı engellemek için o da sistemli çalışmıştır.
Bediüzzaman felsefe ile birlikte ateizmin intişarını ve bize kadar gelişini takip etmiştir, adeta ne olduğunu ve Deccal’in karşısında neyi savunduğunu eserleriyle göstermiştir ama hiçbir zaman Deccal’in karşısında onu tahrib eden adamın adı ile kendini göstermemiş ve çıkmamıştır. Birgün kendisine “Üstadım Mehdi ne zaman gelecek“ sormuşlar o da “O gelecek sen çalış o geldiğinde seni çalışır bulsun“ demiş. Onun ne olduğunu safiyane kabullenmek başka ama onun fikri faaliyetinden nerede durduğunu ve yaptığını bilmek farklı. Aklımızın almadığı bir bahsi bize, ehadisi şerifenin sembolik ve ironik ifadeleriyle anlatmak çok şey ifade etmez. Çünkü hadisler kısmen herkesin mana çıkaramadığı metinler, öyle de olması lazım gelir.
Bediüzzaman, büyük tahribatçıyı takip ettiği gibi onun sadık şakirdini de, onun fikirlerini ve dünya görüşünü savunun şahsı da bizim coğrafyamızda takibe almış onun da yaptığı tahribatı tamir etmiş ve etmektedir. Bir gün “senin yaptığın bütün tahribatı tamir edeceğim” demiştir. Bediüzzaman isim, resim zikredip antipati toplamamış fikirleri bakış açılarını tahrib edip yerine makul fikirler getirerek görevini yapmıştır. Çok ihtiyatlı, gösterişten hoşlanmayan bir tabiatı vardır, hep işine bakmıştır. Eleştiri, Tarık Buğra’nın sözü ile düşman kazanmak sanatıdır ama Bediüzzaman eleştiriyi en güzel duruşu ortaya koyarak yapmıştır.
Düşmanı olduğu fikrin ikibin yıllık macerasını iyi izlemiş, nasıl iptal edeceğini kafasında sentezlemiş ve ona gore eserlerini kaleme almıştır.
Lenin gençken Marks’ın eserlerini okumuş. 1880’lerde 1890’larda Rusya’daki gizli Markscı kesimler arasında belirleyici etkiye sahip Georgi Plehanov izleyicisi olmuştur. Her türden dini inancı inkar etmiş. Marks’ın Kapital’ini mutlak hakikat gibi görmüştür. Mutlak hakikatı Markscı açıdan çözümleyenler mutlak hakikatı elde ederler görüşündedir. Onun Markscılığı bilimsel, maddeci ve Tanrı tanımaz temeller üzerinde yükselir. Marks ve Engels’e taparcasına saygı duyar.
Bediüzzaman’ın fikirleri Lenin’in madde ve ruh aleyhine olan fikirlerinin iptali ile materyalizmini eleştirir. Lenin’in kitapları ve Marks’ın Kapital’i boyunca öne sürdükleri çürük delilleri Bediüzzaman tarafından tahrib edilmiştir. Onun materyalizm ve naturalizm karşısındaki tavrının safahatı ciddi araştırmalar gerektirir.
Deccal komitesinde Marks, Lenin Phelenoj ve daha başka şahıslar da var. Bunlar birbirleriyle paslaşarak bu bataklığı ortaya çıkarmışlardır. Bu yüzden Bediüzzaman bunların yaptığına “Felsefe-i tabiiye bataklığı” der.
“Evet, tabiatın perdesi ile Allah’ın nurunu görmeyen insan, her şeye bir ulûhiyet verip, kendi başına musallat eder.”
Talebelerinin tesbitiyle Bediüzzaman‘ın yaptığı şöyle ifade edilir:
“Elhâsıl: Hayat-ı ebediyeyi mahveden ve hayat-ı dünyeviyeyi dehşetli bir zehire çeviren ve lezzetini imhâ eden küfr-ü mutlakı, otuz seneden beri köküyle kesen ve tabiiyyunun dehşetli bir fıkr-i küfrîlerini öldürmeye muvaffak olan ve bu milletin iki hayatının saadet düsturlarını hârika hüccetleriyle parlak bir sûrette ispat eden ve Kur’ân’ın hakîkat-i arşiyesine dayanan Risâle-i Nur…“
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.