Ders çalışmak

Taş taşısanız böyle zorlanmazsınız belki. Oflayıp pufluyorsunuz. Bastırdıkça bastırıyor sıkıntı. Duvarlar üzerinize üzerinize geliyor. Bir odaya, bir masaya, bir kitaba zincirlenmişsiniz.

Harfler, kelimeler, cümleler gözlerini dikmiş size. "Hadi, devam et, pes etme, tüm dikkatini bize ver" diye sesleniyorlar hal dilleriyle. "Bizi oku, bizi temaşa et, bizi bir dersi, bir sınavı geçmenin ya da üniversiteyi kazanmanın ya da bitirmenin nedeni olarak ilgilenme bizimle sadece."

Sekizinci sınıfa giden iki kardeşsiniz mesela, adlarınız Zeynep ve Serra. Odalarınıza kapanmış Rümeysa hocanızın verdiği testleri çözüyorsunuz. Önce konuyu okuyorsunuz bir kez daha: "Elementlerin belli bir düzene göre sıralandığı, element atomları ile ilgili bilgiler içeren bu çizelgeye periyodik tablo denir. Periyodik tabloya bakarak elementlerin bazı özelliklerini anlayabiliriz." Metalleri, ametalleri, yarı metalleri çalışıyorsunuz. Acaba?

Çalıştığınız, öğrendiğiniz daha öte bir şey aslında. Mutlak Varlığın sonsuz isimlerinin sonsuz tecellisini çalışıyorsunuz. "Elementlerin belli bir düzene göre sıralandığı..." cümlesi ne hatırlatıyor size?

O, "Mukaddir"dir.

Her şeyin kıymetini biçip, ona göre vücut veren bir Yaratıcın olduğunu idrak ediyorsunuz. Kalbiniz ışıldıyor sevinçten. Elementleri öğrenmenin her saniyesi, O'nu anmanın, onun ilmini övmenin vesilesi oluyor.

Basitçe ders çalışmıyorsunuz kızlarım: Onun esmasının dürbünüyle, kalbinizle Rabbinize bakıyorsunuz.

Psikoloji çalışıyorsunuz mesela. İnsan beyninin muhteşem yapısı ile ilgili, mesela hafıza ve dikkat işleviyle ilgili bir bölüm okuyorsunuz. Hayretten hayrete düşüyorsunuz.

Duruyorsunuz.

Bizim varoluşumuzun amacı her daim O'nu anmak ya. Tam sırası işte. Önünüze kâinatın küçük bir misali serilmiş. "Fetabarakallah" sözü dökülüyor dilinizden. İşte tam o an basitçe bir ders çalışmaktan öteye yükseliyorsunuz. Dünyanın en önemli işine dönüşüyor ders çalışmanız. Ders çalışırken O'nu anıyorsunuz, daha ne istiyorsunuz.

Coğrafya çalışıyorsunuz mesela. Dünyanın kendi etrafında dönmesine dair bir bölüm okuyorsunuz. Vicdanından bir itiraz yankılanıyor: Dünya kendi başına nasıl döner ki? Varsın öğretmenlerinizin bazıları ya da ders kitaplarınız dünya "kendi başına" döner desin. Siz dünyanın kendisine kulak veriyorsunuz: Ben O'nun emrindeyim.

Ders çalışıyorsunuz: O'nun sanatını, hikmetini, rahmetinin sonsuz tecellisini talim ediyorsunuz.

Her bir paragrafı okudukça "Maşallah" demeyi adet ediniyorsunuz. Bazen "Barekallah" diyorsunuz. Bazen de "Allah'ım ne güzel yaratıyorsun ya, seni çok seviyorum" diye konuşuyorsunuz O'nunla.

Kimya çalışıyorsunuz mesela. Ezberlediğiniz formüller tebessüm ediyor size. Dilleri olsa teşekkür de edecekler. Nihayet şuurlu bir insan karşıma çıktı da bendeki sanatı Rabbime teslim etti diye.

Tıp okuyorsunuz mesela. İç hastalıkları dersindesiniz. Bitse de gitsek şu ders diye geçiyorsunuz içinizden. Zamanın Bedii'nin şu sözlerini hatırlıyorsunuz: "Meselâ, tıp bir fendir, hem bir san'attır. Onun da nihayeti ve hakikati Hakîm-i Mutlakın Şâfî ismine dayanıp, eczahâne-i kübrâsı olan rûy-i zeminde Rahîmâne cilvelerini, edviyelerde görmekle tıp, kemâlâtını bulur, hakikat olur." İç hastalıkları dersinde değilsiniz artık, O'nun Şafi isminin tecellisinin anlatıldığı bir "hakikat dersinde"siniz. Kâinatın en önemli işini yapıyorsunuz.

Hangi dersi çalışırsanız çalışın, hangi bölümde okursanız okuyun; okuduğunuz her ilim, çalıştığınız her ders O'na ait bir kanundur. O'nun yaratma biçimidir. O'nun sanatıdır. O'na bir adım daha yakınlaşmaktır.

Her şey O'nu anlatıp O'nu andığı gibi, ders çalışırken okuduğunuz her kelime de, her cümle de O'nu anlatıyor susmaksızın.

Nefis de vazifesini yapıyor, oflayarak puflayarak da olsa bu davete, bu muhteşem ilim şölenine riayet ediyor. Siz ise o ne derse desin, onun yakınmalarına kulak tıkayıp üzerinize düşen görevi bambaşka bir tat alarak yapıyorsunuz.

Bu sefer o seni yönetmiyor, sen onu yönetiyorsun.

Zaman

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum