İsmail BERK
Dijital kuşak işbaşında-1
Yeni yüzyılı en farklı kılan, şaşırtıcı derecede değiştiren ve insanı mutsuz ve çatışmacı yapan temel özellik bilim ve teknoloji üstünlüğüdür. Mesafenin, yeni keşiflerin ardı sıra paradigmaları yerle bir ettiği, tezgahların tuzla buz olduğu bir çağı yaşıyoruz.
Gerçeği değil algıyı yöneten medya, taraflı araştırma stratejileri, devletlerin elektronik yönetim ve denetim sıkılığı karşısında birey oldukça zayıf düşmektedir. Hatta yalnızlaşmaktadır. Bilgi bombardımanı altında ezilmektedir. Savunmasız ve korumasız her türlü etkiye açıktır.
Tahrik alanları, kışkırtıcı lokalizasyonlar ve bölgesel farklılıkların yerel kıskacı içinde uyarıldığı zaman her an bir “bomba etkisi” yapacak etkileşimlere ve iletişimlere açık hale gelmektedir.
Çünkü bilişim sistemleri hız kesmeden yeni teknolojilerle yazılımları beslemekte ve inanılmaz aşınmalar ve eşik atlamalara sebebiyet vermektedir.
Sınır, kontrol, klasik bakış, durgunluk, temkin ve uzun süreli hesap-kitap tutumları karşısında siber savaşçı bir kuşak var ki, tabiri caizse ortalığı duman etmekte, her şeyi yeniden sorgulamakta ve silkelemektedir.
Sosyal sarsıntıların, sosyal tatminsizliğin ve eşit düzlemde yatayda gelişen sosyal medya organizasyonlarının plan dışı bir planla ve arkası belirsiz bir hamleyle oluşan kümeleri ve dalgaları yönetmeye hevesli arka plan tezgahçıları sonradan oluşabilmektedir.
Bir lamba için yakılan fitil niyetine çakmağını tutan bir genç, farkında olmadan organizeli bir meçhul alanın bahçesinde gezinebilmektedir.
Sosyal medya böylesi mayınlı ve her türlü komplikasyona, yönlendirilmeye, gerilime ve doğru/yanlış bilgilendirmeye açıktır.
İşte çağın dijital devrimi ve dijital düşünceleri, dijital hızda kısa ve öz etkilenen ama arkası gelmeyen yeni bir dil ve yeni bir fitilleme mekanizması bulmuştur.
Gençliği anlamak için dijital kuşağın anlama ve algı sistemi üzerinden düşünmek gerekir. Bunlar dikey davranışları sevmezler. Dağınıklık hem bir zenginlik ve yayılma, hem de disiplini sorgulayan kendini ispatlamaya dönük ve yönlendirildiği konularda teyakkuz halinde bir tepkiciliktir.
Dijital çağ, mahremiyeti zorlamaktadır. Hırsların pençesine davet eden bir eylem biçimi vardır.
Gençlikte bunalımlı, anlaşılmaz, biraz da boş vermişlik tepkisi içinde davranınca dijital kuşak oluşmaktadır.
Dijital çağın yeni okuma biçimi yeni kuşakların yaklaşımlarından çözülebilir. Onlarda kariyer, gelecek, istihdam, başarı, mutluluk maddi-manevi donanımlar konusunda oldukça zor ve aşılması güç hendekler ve kavşaklardan geçmektedirler. Gerginlikleri, sevdaları, sevgiyi tüketme biçimleri, sevme/nefret dalgalarında ultra haller birer potansiyeli beslemektedir. Bu potansiyellerin/risk alanlarının örgütlenme biçimi, eskisi gibi aşırı illegal, tek düze ve aynı tornadan çıkmış bir klasik cepheleşme şeklinde olmamaktadır. Taraflar, tercihler, oluşumlar ve ifadeler farklılıkların yatayda buluştuğu bir zeminden kaynaklanmaktadır. Bu zemin dijitaldir. Diğer anlamıyla sanal ve algı üzerinden gerçeği tahrip etme gücüne sahiptir. Uluslararası bir diyalogun yerel kavalı gibi herkesin her şeyi görebildiği dijital bir mücadele/müzakere, hatta cihat söz konusudur.
Aklı keskin, kalbi açık olanlar bu fırtınadan daha az yarayla kurtulabilirler.
Acaba gençleri ve dijital kuşağı anlamak için Gezi Parkı mı olmalı? Her hanede farklı ton ve gerekçelerle, farklı niyet ve fikirlerle de olsa evi birer Gezi Parkı’na çeviren ve kendi kurgularının macerasına sonuna kadar bağlı ve kuşak çatışmasında aileyi veya işi/fişi, olanı/olmayanı rehin alan, bunu psikolojik baskılama ile karşılıklı gazsız gaza dönüştüren tepkiler dinamiği ve sarsıntılar mozayiğinde yaşamıyor muyuz?
Dijital çağı doğru okumak, yeniden düşünmek ve artık yeni dip dalgaları kolaydan sadece komplolarla izah etmek, realitenin bir parçası olsa da fotoğrafı anlamaya yetmemektedir.
Veballi kuşak 40’ın üstündekilerin ekseriyetidir. Oldukça seküler bir modda, nasihatçi, sosyal realitelerden kopuk, elindeki yetki/etki silahını fütursuzca kullanan, istediğini yok sayan bir de buna kutsal gerekçeler izafe ederek dijital kuşağa direnen ve gençleri anlayan kendi kuşağındakilere de komplolar kuran üst kuşakların çok ciddi veballeri var.
Herkes iki elinin arasına başını koyup, sessizce ve kendi başına vicdanını kanatacak itiraf ve sorgulamalarla yeniden düşünmeli ve davranış biçimini gözden geçirmelidir.
Olayların siyasi, sosyal, ekonomik boyutları birer sonuçtur. Esastan sorgulamakta fayda var.
Konuya devam edelim inşallah.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.