Diyarbekir Risale-i Nur talebelerinden Ali Akgündüz Hoca vefat etti

Diyarbekir Risale-i Nur talebelerinden Ali Akgündüz Hoca vefat etti

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun

Alim ve fazıl, ömrünü iman ve Kur'an hizmetine adayan, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz'ün Ağabeyi Ali Akgündüz Hakk'ın rahmetine kavuştu.

Ali Akgündüz ağabeyin cenazesi bugün (19 Ekim Cumartesi) İstanbul Güngören'de Mareşal Fevzi Çakmak Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Eyüp Sultan mezarlığına defnedilecek.

Ali Akgündüz Hoca, hayatını şöyle anlatmıştı:

Diyarbekir’in Çüngüş kazasına bağlı Malkaya köyünde 3 Mart 1940 tarihinde dünyaya gelmişim. Merhûme validem Nazife Hanım’dır. Merhûm pederim Molla Cuma Efendi’dir.

1950’den sonra köyümüze Risâle-i Nur’lar geldi. Çermik’in Hamambaşı Camii’nde vekil imam olarak görev yaptım. Daha sonra İmam-Hatip Okulu’nu bitirince Çermik’in en büyük camisine Handanbaşı Camii’ne imam olarak tayin edildim. Tabi ben o dönemde Çermik’in Sinek Köyü’nde vekil imamlık yapmıştım. Orada müthiş komünist, ilkokul öğretmeni İsmet Bey vardı. Elhamdulillah Nurları tanıdı. Daha sonra Çermik’te Bahattin hoca ve emsali 30-40 öğretmen, Risâle-i Nur’u tanıdı. Böylece bir medrese açıldı. Yani Çermik’teki hizmetler Anadolu’daki çoğu vilayetlerin kat kat ilerisindedir. Biz her zaman camilerde namazlardan önce ya da sonra Risâle-i Nur dersi yapıyorduk.

Nitekim 1980 İhtilali yapıldığı zaman bizim gereksiz bir müftümüz Risâle-i Nur okuyorum diye beni mahkemeye verdi, sıkı-yönetime şikayet etti. 55 gün gözaltında tutulduk, Elhamdulillah sonra salıverildik. Yani Çermik çok münbit bir Nur hizmet yeri oldu ve şu anda da aynı hizmet aşkla, şevkle devam ediyor. Evet Diyarbekir’de iki büyük camide imamlık yaptım. Biri tam çarşının ortasında Dağkapı’daki Nebî Camisi bir de Ulu Camii’de imamlık yaptım. Buralarda hep Risâle-i Nur okuduk. Medreselerde derslere gittik. 10 Numara’daki derslerimiz meşhûrdur.

Bir de Hakîkat Kitâbevi’ni açtım. Bu kitâbevi çok sayıda subayın, devlet memurunun gelip de Risâle-i Nur’u tanımasına vesile oldu. Hala da devrettiğim kardeşlerim bu Hakîkat Kitâbevi’ni devam ettiriyorlar. Bu Hakîkat Kitâbevi'nin Ömer Öngüt denen adamın Hakîkat Kitâbevi ile hiçbir alakası yoktur. Yani Çermik bu manâda Diyarbakır’daki Risâle-i Nur hizmetinin merkezi haline geldi.

Risâle-i Nur talebesi olmam askerlik ile başladı. Orada Arif Bingölî diye icazetli bir âlimden iki buçuk sene Arapça dersi aldım. Aynı zamanda Risâle-i Nur dersi aldım. Hakiki manâda Nur talebeliğini onun yanında öğrendim. Tabi Diyarbekir’de tüm ağabeyler ile tanıştık. Başta Mehmet Kaya ağabey Diyarbekir’deydi. Dişçi Kadri ağabeylerden Sıddık hocalarıma kadar, Selahattin Kaplan hocalarıma kadar… Burada da başta Mustafa Sungur ağabey olmak üzere ağabeylerin tamamı ile ve Mehmed Kırkıncı, Osman Demirci hocalarım ile tanıştık. Tabi bu ağabeyler ile hatıram çok. Risâle-i Nur bütün problemlerimizi çözdü. Ağabeylerden de Risâle-i Nur’un hizmet düsturlarını teker teker öğrendik.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum