Davut ŞAHİN
Domuz gribi ve kavimlerin helakı
Domuz gribin nasıl yayıldığı konusunda haberler ürkütüyor.
Virüs, dünya ülkelerini tehdit ediyor. Meksika’da insanlar sokağa çıkamıyor. Amerika, Avrupa ve Afrika hızla yayılıyor. Rusya’da tedbirler sıklaştırıldı.
Hayvanlardan insanlara bulaşan Batı Nil virüsü, Ebola, Sars, Deli Dana, Maymun Çiçeği, Kırım Kongo kanamalı ateşi, Kuş Gribi, Hanta Virüsü, Domuz Gribi, Tüberkülöz, Kuduz Şap, Şarbon ve Leishmania gibi birçok hastalık şu anda yeryüzünde mevcut…
Dikkat edilirse, insanlarda görülen salgın hastalıkların yüzde 66’sı hayvanlardan bulaşmış.
Antalya Veteriner Hekimler Odası Başkanı Muammer Saygılı diyor ki, “Şimdi bu oran yüzde 75 oldu. Gıdaların yol açtığı hastalıkların yüzde 90’ı ise hayvansal gıdalardan bulaşıyor.” (a.a)
*
Bu gibi vak’alar aslında bize geçmişte olan bazı kavimlere gelen musibetleri hatırlatmıyor mu?
Misal: Nuh Tufanı…
Öyle bir musibet ki, hemen her kültürde yer aldığını gördüğümüz Nuh Tufanı, Kur’an’da anlatılan kıssalar arasında, üzerinde en çok durulanlardan biridir.
Ankebut Süresi, 14’e bakıyoruz:
“Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine gönderdik, o da içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulmetmekte devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.”
Ardından Mü’minun Süresi’nde (23,26), Nuh Kavmi’nde gelişen olaylar detaylı anlatılır…
“Musibet” kavramının “kavimlerin helakı” yahut “azab”landırılması ile ilgisi var mıdır diye akla geldiğinde bu soruya “evet” diyebiliriz.
Neden?
Çünkü Kur’an ayetlerine baktığımızda bu konuda yeterli açıklamayı bulmamız mümkün:
Hud: 81. ayette, Lut (a.s.)’ın kavminin başına gelecek olan felaketin, onun karısının da başına geleceği ifade edilmekte… Yine Hud: 89’da, Şuayb (a.s.), kendi kavmini uyararak, Nuh, Hud ve Salih kavimlerinin başına gelenlerin benzerlerinin, kendilerinin başına gelebileceğini söylemekte… (İktibas Dergisi)
Nitekim sapkın kavimler felakete davetiye çıkarmış neticede, kendi helâkına sebebiyet vermiştir.
Günümüze baktığımızda, bütün kavimlerin helakına sebebiyet veren “fitne” ve sapkınlıkların bütününün yaşandığını görüyoruz.
Zaman zaman yeryüzünün “ihtizaza” gelmesi bundandır. Arada bir insanlığa gelen şefkat tokatlarını tahattur etmiyoruz.
*
Bediüzzaman Hazretleri Şualar’da şöyle der:
“Tarih-i beşer ve kütüb-ü mukaddese, tevatürlere ve külli ve kati hadisat ve malumat ve müşahedat-ı beşeriyeye istinaden bilittifak, sarih ve kati bir surette haber veriyorlar ki,
sırat-ı müstakim ehli olan peygamberlere (aleyhimüsselam) binler vakıatta istimdatlarına harika bir tarzda gaybi imdat gelmesi ve onların istedikleri aynen verilmesi ve düşmanları olan münkirlere yüzer hadisatta aynı zamanda gazap gelmesi ve semavi musibet başlarına inmesi, kati, şeksiz gösterir ki,
bu kâinatın ve içindeki nev-i beşerin Hakim ve Adil ve Muhsin ve Kerim ve Aziz ve Sahhar bir Mutasarıfı, bir Rabbi var ki, Nuh ve İbrahim, Musa ve Hud ve Salih gibi (aleyhimüsselam) çok nebilere pek harika bir surette tarihi ve geniş hadiselerle muzafferiyet ve necatları vermiş ve Semud ve Ad ve Firavun kavimleri gibi çok zalimlere ve münkirlere dahi, peygamberlere isyanlarına mukabil, dünyada dahi bir ceza olarak başlarına dehşetli semavi musibetler indirmiş.” (On Beşinci Şuâ, s.534)
Ezcümle:
İlahi adalette adaletsizlik olmaz!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.