Ahmet AKCAN
Ene-Nefis-Şeytan-II
“Senin en zararlı düşmanın nefsindir” [1] rivayetinden hareketle; düşmanını tanıma, kuvvetli ve zayıf yönlerini bilme ona galebe çalmanın önüdür. Bu yazıda insanın sukutuna ve suuduna vesile olan nefsin mahiyeti, hakikati, hüviyeti ve hususiyetleri anlatılacaktır. Bununla; insanı tehdit eden düşman-ı şedit olan nefsin tehacüm ve tahakküm cihetlerini teşhis, zafiyet cephelerini tespit, insanın savunma kalelerini tekid etme hedeflenmiştir.
Nefis; zatıyla ulûhiyet, sıfatlarıyla rububiyet, sevdası cihetiyle malikiyet, gayesi itibarıyla hâkimiyet davasında bulunan bir nankör; hâlihazırdaki bir dirhem zevki istikbaldeki binler batman zevklere tercih edecek kadar peşinin peşinden giden bir kördür. Ücrette peşin külfette veresiye çalışmak onun değişmez vasfıdır.
Mütekebbir bir mahiyeti, mağrur bir hakikati, mütemerrid bir hüviyeti, hain bir hususiyeti olan nefis; heva ve hevesi ile akıl ve kalbe galip gelmeyi, keyfemâyeşa istediği gibi hareket etmeyi, cebir ile âleme hükmetmeyi isteyen vâsi bir fihristedir.
Nefis; şeytan tarafından verilen emirleri (lümme) dinleyen bir memur, kötülüğü emreden[2] bir amir, hayır çarşısında şerri (riya-ucub) satın alan bir tacir, mesuliyet cihetiyle kendini sağir, fazilet itibarıyla zatını kebir gören mütenevvi bir şahsiyet sahibi câmi bir listedir.
Nefis; fahre meftun, şöhrete müptela, medhe düşkün, hodbinlikte bihemta ve sersem[3] olup; medih onun maksudu, dünya onun matlubu, kendi kendinin mahbubu, menfaat onun mabududur.
Niyeti şöhret, nazarı servet, adresi şehvet, hedefi şiddet olduğundan; iffetin yerine şehveti, kanaatin yerine serveti, şefkatin yerine şiddeti, hacaletin yerine şöhreti önceler. Şehvet ve şiddet yönüyle hayvanlarla ortak olan nefis, idraki ciheti ile hayvanlardan ayrılır. Kendini hayvanlardan ayıran idrak vasfını, şerrin hasını elde etmede kullanarak şeytani sıfatlar hâsıl eder.
Tevazu kulvarında yürümeyi sevmeyen, ubudiyet yularıyla bağlanmayı istemeyen nefis, bütün ilimlere vâkıf olmaya imrenen, ilme nailiyeti riayet/aklanma için değil rivayet/aktarma için dileyen bir echeldir. İlme nispet edildiği zaman övünme, cehle nispet edildiği zaman üzülme nefsin hayattar olduğuna işarettir.
Nefis lehte olanı aleyhte, aleyhte olanı lehte zanneden bir eblehtir. Bu yüzden ubudiyeti neticesiz, ameli gereksiz, ücreti yetersiz, külfeti lüzumsuz görür. Hayatı tatlı görüp gaflete dalma, hakikati örtüp dalalette kalma, ahireti unutup dünyaya kanma, ölümü unutup kendini ebedi sanma, nefsin emmare olduğunun alametlerindendir.
Kötülüğü emredip işletmesiyle emmare, seyyiattan muzdarip olmaya başlamasıyla levvame, manevi varidatlara nail olmasıyla mülhime, malikine muhabbet edip hasenat ile itminana ermesiyle mutmainne, tasarrufat-ı celaliyeden memnun olup boyun bükmesiyle radiye, taltifat-ı ilahiyeye muhatap olması cephesiyle mardiye, mele-i âla sakinlerinin dikkatlerini çekmesiyle safiye vasıflarını yanına alan ve cami bir nüsha olan nefsin, ifnası (öldürülmesi) değil iknası esastır.
Çünkü nefis, taşıdığı vüs’at-ı hissiyat ve camiyet-i fıtratı cihetiyle arş-ı hakikate yükseltecek kanat olma istidatını taşır. Asıl olan bu kanadın kesilmesi/ifnası değil, marifet-i ilahiye, muhabbet-i rabbaniye, ubudiyet-i sübhaniye ve marziyat-ı rahmaniye ile terbiye ve ikna edilmesidir.
Elhasıl; nefis kendisinden bahsedilmesine bayılır, insanı Rabbisinden ayırır, ancak hakikatin yumruğu ile ayılır. İhtar-ı amel, ısrar-ı ibadet, ihbar-ı azap ile onu yenmeye çalışmak gölgesini dövmek sayılır.
Nefsi yenen iman ilim ve marifet ile yenilenen tahkiki iman, nefse yenilen iman taklid ve cehalet ile eskiyen imandır.
[1] Keşfü'l-Hafâ, İhya-u Ulumi’ddin
[2] Yusuf, 53 “Nefis daima kötü şeyleri emreder.”
[3] Sözler, 230
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.