F.Gülen’e Mehdi, İsa dediler hep reddettik
Mehmet Fırıncı ağabey ile Ümit Şimşek ve Latif Erdoğan Fethullah Gülen için konuştu
Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey, FETÖ için “Ona Mehdi dediler, İsa dediler, şöyle dediler, böyle dediler. Biz onları hep reddettik” dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin “15 Temmuz Destanı” özel sayısında Mehmet Fırıncı ağabeyin yanı sıra Ümit Şimşek ve Latif Erdoğan FETÖ’nün toplumun dini yapısında ve duygularında oluşturduğu tahribatı anlattı.
MEHMET FIRINCI: FETÖ MADDİ MANEVİ BÜTÜN VARLIĞIMIZI HEDEF ALDI
Fethullah Gülen’i nasıl bilirsiniz?
Vaktiyle Hamdi ağabey ile Musa Koçbüyük diye bir arkadaş İskenderun’da bir bahçeye gidiyorlar. Musa bahçede gezerken lif kabaklarını görüyor. Lif kabakları ağaçta bulunur, salatalık gibi görünür. Onlardan bir tane koparıp ısırıyor. Bakıyor ki içinden lif çıkıyor. Hamdi ağabey de uzaktan Laz şivesiyle, “Hamdiii, dışından bakıyorsun hıyar, içi dolu üstüpü yani iplik” diyor. Dışından bakıyorsun başka bir şey ama içi başka bir şey. Bu hadiselerde de bu göründü. Akşam Genelkurmay Başkanı’nın başyaverinin savcılıktaki ifadesini gördüm. Çocukluktan beri alıp o insanı yetiştiriyorsun, kaç sene Genelkurmay Başkanlarının yaveri olarak hizmet ediyor ama nihayetinde Genelkurmay Başkanı’nın elini, ayağını bağlıyor. Bu nasıl düşünülebilir, nasıl olabilir? Ben vallahi çıldırıyorum bu hususta. İnsanları, memleketimizi, vatanımızı, milletimizi böyle bir şeyden Allah korusun. Biz Müslümanlar herhangi bir camide vaaz eden bir hocayı Allah rızası için, insanlara din-i İslam’ın hakikatlerini anlatmaya çalışan ve saadet-i ebediyeyi kazanmaları için nasihat eden biri olarak görürüz. Ama ortaya çıkan hadisede artık ne diyeceğimizi şaşırdık. Dehşetli bir terör örgütü ve her şeyi mahveden, maddi manevi bütün varlıklarımı zı heder eden bir şey olarak ortaya çıktı.
“GÜLEN’İN NURCULUKLA ALAKASI YOK”
Siz on yıllardır Nur cemaati içerisindesiniz. Tabii evvelden beri Fethullah Gülen’in gelişimini, cemaatinin nasıl büyüdüğünü de izlediniz. 70’leri, 80’leri, 90’ları, 2000’leri gördünüz. Bugüne nasıl gelindi?
Onu 1963’ten beri tanıyorum. Kırklareli’nde vaizdi, sonra Edirne’de oldu, sonra İzmir’e gitti. Daha ABD’ye yeni gittiği zamanda Tempo mecmuasına bir beyanat vermiştim. Çünkü 70’ten sonra tam belli etti kendisini. “Bir din adamı olarak onun tarzı ayrı, Said Nursi’nin bize verdiği terbiye ayrı bir şey. Nurculuk ayrı, o ayrı” diye belirtmiştim o zaman da. Dolayısıyla bu zatın 1972’den sonra farklı bir tavır içine girdiğini gördük. Ona Mehdi dediler, İsa dediler, şöyle dediler, böyle dediler. Biz onları hep reddettik. Peygamber olmayan birisine peygamber sıfatı yakıştırmak küfürdür. “Dinini, imanını heder edersiniz” diye bunları ikaz ettik. Ama bu son zamanlarda gördüğümüz manzarada çok daha farklı bir şey çıktı ortaya. Her Perşembe günü peygamberle görüşen falan böyle acayip şeyler. Bunları dile getirmek bile yanlış ama neyse. Yani böyle bir acayip, garaip, din-i İslam’ın ve hadis-i şerifin bize gösterdiği terbiyenin dışında böyle bir şey. İkiyüzlülük yani bir taraftan güya dine hizmet ediyor bir taraftan başka bir hedef, gaye peşinde olduğu ortaya çıkmış oldu.
“TAKİYECİ VE İKİYÜZLÜLER”
Bir de 7 Şubat 2012’de MİT kriziyle beraber başlayan bir süreç var aslında. Sonra 17-25 Aralık gerçekleşti. Burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Paralel Yapı’yla mücadelesini nasıl buluyorsunuz?
Yani onun bütün gücüyle bunlardan kurtulmaya çalıştığı bir vakıa ama tabii bu hukuk çerçevesi içindeydi. Mesela silahlı terör örgütü diye karar çıktı kırmızı kitapta. Bunlar takip edildi falan ama insanlara anlatamıyorsun. “Nasıl silahlı bunlar, gayet müsamahalı, şefkatliler. Bunlara nasıl silahlı diyeceğiz” diyorlar. Yani devlet burada bunların yaptığı şeylere karşı tedbir almakta zorlandı. Çaresiz kaldı adeta ama yapabildiği kadar yapmaya çalışırken işte önümüze gelen manzara malum. Yani insan hayret ediyor. E, tabii bu takiyecilik ve ikiyüzlülük, dini, namazı terk etme hakkını veriyor, orucu bozma hakkını veriyor, içki içme hakkını veriyor. Böyle bir Müslüman olamazsın.
ÜMİT ŞİMŞEK: GÜLEN HAREKETİ ULUSLARARASI BİR PROJE GÜLEN
Fethullah Gülen hareketi uluslararası bir projedir. Aslında eskiden beri devam eden, daha önce Kadıyanilik, Bahailik şeklinde meyve veren bir hareketin en son ve gelişmiş uzantısı. İslamiyet ile bir alakası yok. İslam itikadı üzerinden hareket ederek dünyaya yayılmaya çalışan bir inanç bu. Daha evvel Bahailik de aynı şekilde dış mihraklar tarafından yönetilen, bütün dünya dinlerini birleştirmeyi öngören bir din modeli olarak ortaya çıkmıştı. Aynı gayelerin burada da takip edildiğini görüyoruz. Burada Kur’an ve hadis bir kenara itilmiş, bu kaynakların kodları üzerinde oynanmış, kavramlar alt üst edilmiş, insanlar uyuşturulmuş ve İslam’dan başka bir inanç sistemine insanlar esir olmuş durumdadır.
Son örnekte de gördüğümüz gibi bir emirle eşlerini boşamalarını başka neyle izah edebilirsiniz? Bunun hangi dinde, hangi mezhepte örneği var? Bunları her türlü şeyi yapabilecek hale getirilmiş bir Haşhaşiler güruhu olarak niteleyebiliriz. Bunlar Allah’a da akıl öğretmeye kalkan kimseler. Beddualarının kabul edilmediğini gördükten sonra neredeyse, “Niye bizim dualarımızı kabul etmiyorsun?” diye Allah’tan hesap soracak hale gelebilen kimseler bunlar. Bir kutsallık inancı var ama bu kaynağını İslam’dan alan bir inanç değil. Tamamen bir kişinin kendi uydurduğu şeyler. Bunların yurtlarına giden çocuklar daha adım atar atmaz uydurma rüyalarla ve daha başka söylentilerle ilk birkaç gün içerisinde havaya sokuluyorlar. Bir süre sonra da kendilerine ne anlatılırsa sorgusuz kabul ediyorlar. Onun için bunları İslam’la ilişkilendirmek doğru değil.
LATİF ERDOĞAN: GÜLEN, ALLAH İLE GÖRÜŞTÜĞÜNÜ SÖYLEYEN SAPKIN BİRİ
Her ne kadar bu hareket kendini Risale-i Nur’la ilişkili göstermeye çalışsa da esasında Risale-i Nur’daki birleştirici potansiyeli kullandı. Yoksa Gülen’in ifadelerinde veya yazdığı şeylerle bir cemaat tekevvünü mümkün değil. Onu bir zemin olarak kullandı. İslam devleti kurmak, şeriatı getirmek, Halife-i Ruy-i Zemin olmak gibi argümanlarla etrafındakileri motive etmeye çalıştı. Gelinen noktada ise Gülen’in sürekli Allah’la görüştüğünü, konuştuğunu kabul eden bir zihniyet var. Bunu Gülen kendisi de söylüyor: “Allah benimle konuştu, kainatı Muhammed için yarattım ama senin için devam ettirdim” gibi. İşte bunlar hep sapkınlıktır. Bu itikadi düşüncede bir sapma kabul edilebilir. Tabii devamlı Allah’la görüştüğünü kabul ettiği bir insandan gelecek emirler de doğrudan haşa Cenab-ı Hak’tan gelmiş emirler sayılıyor. Dolayısıyla da itiraz olmuyor tabii. Bu noktadan sonra tavan-taban ayrımı da artık dillendirilemez, hepsi ihanet içerisindedir. Yani bu kadarını gördükten sonra hala ona bağlılığı olan bir insanın din ve diyanetle bir alakası olmaz. Sempatizan kesim zaten dağılır bu süreçte. Artık onları ayakta tutan veya irtibat temin edecek bir şey kalmadı.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.