Habip ARTAN
Faiz batağı, krediler, borçlar ve yardımlaşma geleneği
Bu haftaki yazımızda esas itibariyle faiz illetinin topluma verdiği zararları dile getirmeye çalışacağım. Gerçi herkesin yakından bildiği, bir kısım insanın, ailelerin veya işletmelerin az veya çok olumsuz etkilendiği faiz sarmalı toplumun temel yapısını derinden yaralamakta ve fakirleştirmektedir. Gerek araç ve ihtiyaç kredisi ve gerekse kredi kartı geri ödemelerinde, KYK kredilerinde hatta TOKİ’den ev alımlarında bile faiz uygulanmaktadır. Kredi kartıyla en ufak bir malzeme peşin fiyatına taksitle alınsa bile içine kesinlikle fiyat farkı yansıtılmış ve mutlaka örtülü bir fazlalık olduğunu görürsünüz.
Karz-ı hasen geleneği
Ne güzel bir tabir, karz-ı hasen: ‘güzel borç’ anlamına geliyor. Kadim Anadolu geleneğinin telâffuzu bile insana rahatlık veriyor. Allah için, hiçbir menfaat beklemeden insanlar arasında yardımlaşma ve dayanışma kültürü. Büyüklerimden hatırlarım, İnsanlar altmışlı ve yetmişli yıllarda borç alıp vermede cömert davranırlar, dost, akraba ve yakınlarının herhangi bir konuda, ev alma, evlenme gibi durumlarında nakit ihtiyaçları olması halinde borç verirlerdi. Verilen borçların süresi bazen bir bazen üç yılı bile bulurdu. Borç alanlar ise bir o kadar sözlerine sadık kalarak borcunu zamanında ödemeye gayret ederlerdi. Ödeme güçlüğü çekenlere ise durumu iyi olanlar ek süre verirlerdi. O zamanlar Allah korusun faizin zerresi bile kesinlikle telaffuz edilmezdi. Ne yazık ki ülkemizde 80’li yıllardan sonra meydana gelen ekonomik krizlerin başlaması ile TL değer kaybediyor ve enflasyon da bir o kadar artış gösteriyordu, durum böyle olunca 1980 yılı başlarından 2000 yılı başlarına kadar geçen 20 yıl süre zarfında insanlar birbirine mecbur olmadıkça borç vermiyor, bunun yerine verse de altın ve döviz karşılığında borç veriyorlardı. Ne zamanki enflasyon canavarı kontrol altına alınıp TL değer kaybetmeyi durdurunca yeniden insanlar TL üzerinden borç alıp vermeye başladılar. Yani paranız değer kaybedince aynı doğrultuda dostluklar da değer kaybediyordu. Borç bulamayan insanlar haliyle kredi çekerek veya altın ve döviz riskine girerek ihtiyaçlarını tedarik edebiliyorlardı. Günümüzde durum tam da 20 yıl öncesine döndü, yine enflasyon canavarı, yine düşük değerli TL, buna karşılık değerli döviz ve altın. Rabbim alacaklı olanlara sabır, borçlu olanlara ödeme kolaylığı versin.
Kredi kartı faizleri
Kredi kartları aslında ekonomik hayatı kolaylaştıran bir araçtır. Yerinde ve amacı doğrultusunda kullanılırsa bir problem yok ancak tedarik edemeyeceğiniz miktar kadar harcama yaparsanız faizin içine tepe taklak düşersiniz. Buna bazen vade farkı diyorlar, tabiri yumuşatmaya gerek yok, zamanında ödemediğiniz kredi kartı borcunun üzerine maalesef yasal faiz binmektedir. Bu sıkıntıya düşenler öyle bir sarmala giriyorlar ki üstesinden gelmek çok zorlaşabiliyor, yakinen gördüğüm ve duyduğum birden fazla vukuata denk geldiğim olmuştur. Bu durum öyle tehlikeli bir hal alır ki yuvaları bile yıkmakla kalmaz, bazen insanların canına kasta kadar varabilir. Allah muhafaza bir de borcunuz tefeciye varsa durumunuz daha kötü demektir. Borcunuz yasal faiziyle değil kat be kat artarak dayanamayacak hal alabilir.
KYK kredileri
KYK (Kredi Yurtlar Kurumu) kredisini almak da ödemesi de faizi de ayrı bir problemdir. KYK öğrenci kredisi veya bursu almak zor bir süreç haline gelmiş. Öğrencilik yıllarımda ben de KYK kredisi aldım. Okul bittikten iki yıl sonra geri ödemesini yapmaya başlamak gerekiyor, ister işe başlayın isterse başlamayın, derhal ödeme planınız önünüze indirilir, ödemeyi geciktirmeniz halinde yasal faiz çalışmaya başlıyor. O zaman aldığımız kredi üzerine herhangi bir faiz gelmezdi, tahakkuk eden borcunuzu zamanında ödemeye başlamanız halinde üzerine herhangi bir faiz gelmezdi, ancak iki yıllık süre aşılması halinde faiz uygulanırdı. Şimdi ise öğrenciler bin bir umutla KYK kredisine karşılıklı/karşılıksız seçeneği ile başvuruyor öğrencilerin bir kısmına burs, bir kısmına ise geri ödemeli kredi çıkıyor. Bir kısım insanlar seviniyor bir kısım öğrenci ise durumu zayıf olduğundan dolayı mecbur kalıp alıyor. Öğrenci ve velilerin birçoğu aldıkları kredinin üzerine TEFE veya TÜFE dedikleri faizin bineceğinden haberleri bile yok, her ne kadar küçük puntolu sözleşmeyi okusalar da insan ihtiyaç anında fark edemeyebiliyor. Asıl problem okul bittikten sonra veya ertelendikten sonra ortaya çıkıyor, mezun olan gencimiz yıllarca işe giremeyebiliyor, geri ödemede problem yaşayabiliyor. Buna rağmen bir şekilde ana ve babasından destek alanlar geri ödemesini yapayım derken bir de bakıyor ki aldığı miktarın iki katı kadar üzerine TÜFE/TEFE adıyla faiz yüklenmiş. Yani diğer bir ifade ile öğrenim boyunca almış olduğu rakam örneğin 23.000 TL olan birisi ödemenin başlayacağı iki yıl sonra önünde 33.000 TL borç olduğunun yeni farkına varıyor. Benim bu konuda sizlere tavsiyem KYK kredi/bursuna başvurun ama karşılıksız çıkarsa alınız, geri ödemeli çıkarsa dikkatli olun aldığınızın birkaç katı ile karşılaşmanız mümkündür. Ödemenizi aksatmasanız bile faiz ödemek zorunda kalabilirsiniz. En iyisi paranız varsa, ailenizden destek alabilirseniz bu borcu defaten, daha fazla faize girmeden ödeyerek kapamaya çalışınız. Hatta şunu ilave etmek gerekir ki; iki yıl geçtikten sonra defaten ödemeyi isteniz bile KYK kurumu geri ödeme talebinizi kabul etmiyor. Yani bu işin anlamı kısaca: ‘faiz ödemeye devam edin’ demektir. Devlet olarak öğrencilerimize öncelikli olarak KYK bursu ya da kredisi vermek takdir edilir bir durum, ancak geri ödemeye başlamadan üzerine TEFE/TÜFE adı altında faiz ilave edilmesini anlamak gerçekten zor. Bu anlamda öğrencilere; çiftçi, esnaf veya bir üretici-tüketici nazarı ile bakmak yanlıştır. Onların okul boyunca işe girene kadar desteklenmesi ve sübvanse edilmesi, aldıkları eğitim kredilerine faiz yüklenmemesi gerekir düşüncesindeyim.
KYK burs kriterleri
KYK burs kriterleri nasıl belirleniyor? Emin olun ben de tam olarak bilmiyorum, bu konuda yeterli bilgilendirme ve şeffaflık yok denecek kadar az. Bursların kime, nasıl, hangi kriterlere göre verildiği belli değil, bazen öğrencilere sorduğumda gerçekten muhtaç ve layık olana da çıkıyor, bazen malı mülkü, olan ailenin çocuklarına da çıkabiliyor. Örneğin emekli olana çıkıyor ama aldığı maaş tutarına, üzerine kayıtlı taşınmazlara bakılıyor mu? Çalışmakta olan birisine maaşı düşük olsa bile çıkmıyor olabiliyor, KYK burs kriterlerini bilgisayar programı/yapay zekâ nasıl işliyor, nasıl değerlendiriyor şahsen bilmiyorum, bu konuda toplum olarak yeteri derece bilgi sahibi olmadığımızı düşünüyorum. Devlet kurumlarını ve yetkiyi elinde emanet olarak bulunduranların her konuda olduğu gibi burs ve kredi konusunda da kriterleri adil bir şekilde düzenleyip vermesi gerekmektedir, böyle olması durumunda toplumun güvenini öncelikli olarak kazanacaklardır.
Ev ve taşıt kredileri
Taşıt ve ev kredileri başlangıçta cazip olsa da sonuçta dar gelirlileri zora sokan bir mekanizmadır. Toplum olarak ev veya taşıt sahibi olmak herkesin ihtiyacı ve dileği, fetva makamları ve din görevlilerinin bir kısmı ev ve taşıt gibi temel ihtiyaçtan sayılan kredilere cevaz verirken bazıları fetva vermiyorlar. Burada tüketici bazen fetva ile takva arasında kalabiliyor, artık bu durumda kendi vicdanının sesine kulak vermeli, içinde bulunduğu ekonomik duruma ve zorluklara göre tavır almalıdır. Şahsen bu konuda fetva amiri değilim, ancak bu gibi konularda cüzdanımın değil vicdanımın sesine kulak vermeyi tercih ediyorum.
Faiz kanunen yasal olsa da
Kanunen faiz yasal olarak biliniyor, yasal olunca sanki birçoğumuz bunu dinen helal olarak algılıyoruz. Dinimizce faiz vermek de almak kadar haram olarak bilinmektedir. Aslında faiz verirken çoluk çocuğumuzun nafakasını ve rızkını heba ediyoruz, fakirleşiyoruz, bir başkasını durduk yerde zengin ediyoruz, faiz alırken bir kişiyi sömürüyoruz, hakkımız olmayanı alıyoruz, bu da temelden yanlış ‘sen çalış ben yiyeyim’ mantığı. Faizin, alana da verene de bu dünyada uzun vadede bir şey kazandırmadığı ortadadır. Aksine kaybettirir. İşin manevi yönü ve vebali ise ayrı bir konudur.
TOKİ konut edindirme kredisi
Yine doksanlı yılların başındayız, TOKİ yeni yeni biliniyor, arkadaşlarımdan birkaçı TOKİ’den taksitli ev almışlar. Şunu diyorlar: ‘kira öder gibi taksitlerinizi ödüyorsunuz’, ‘ev sahibine ödeyeceğine kendi evine öde.’ İlk bakışta kulağa hoş geliyor, evet ama işin aslı bu mu? Evet kiracılıktan maddeten ve manen kurtulmak güzel, maddeten biraz daha rahatlıyorsunuz ama şu da var ki; o zamanlarda devlet ve toplum olarak yüksek enflasyon ve faiz kıskacında olduğumuzdan, TOKİ ödemelerinin enflasyon ve memur maaş katsayısına göre düzenleniyor olması ister istemez altı ayda bir ödeyeceğiniz taksitlerin artmasına hem de geri kalan borcunuzun bir o kadar faiz sebebiyle yükselmesine neden oluyordu. Çok iyi hatırlarım birçok arkadaş yüksek enflasyon ve faiz karşısında ödemede zorluk çektikleri için elindeki konutu satmak zorunda kaldılar. Diğer bir kısım arkadaşlarım bankadan ihtiyaç kredisi çekerek TOKİ’deki borcunu defaten ödemek koşulu ile üstelik indirimden de faydalanarak kapatıp sabit ödemeli kredi ile borçlarını ödemeyi tercih ettiler. Nereden bakarsanız bakın parası olmayan faiz ödemeye mahkûm oluyor. Ama şu var ki birisinde kolunuzu kaptırmışsınız diğerinde eliniz gitmiş. Şahsen bu gibi kredilerin caiz olup olmadığını tartışmaya açmıyorum, o benim alanım değil, fetva mercileri bu konuyu bizden daha iyi bilirler. Ama şunu söyleyebilirim ki çalışan kesim olarak çocuklarımızın rızkını ve geleceklerini boş yere faize vermeyelim derim. Helal para kolay kazanılmıyor, kazancımızı ve çoluk çocuğumuzun rızkını, faiz, tefe, tüfe veya vade farkı adı altında heba etmeyelim. Mümkünse kanaat edip gelirimizin bir kısmını her ay tasarruf ederek değerlendirip biriktirelim ve sonunda göreceksiniz ki damlaya damlaya göl olacak, kanaat ve iktisat edenin sonunda mal sahibi olacağını göreceksiniz, hele bir de kötü komşunuz ve ev sahibiniz varsa bu da sizin için avantaj olup mal sahibi olmaya gayretiniz artacaktır. Netice-i kelam ‘helal dairesi keyfe kâfidir, sabırla koruk helva olur.’
Borç yapılandırma kampanyaları
Vaktinde borcunu ödemeyenler için borç yapılandırma işlemleri belirli zaman aralıklarında ortalama dört beş yıl ara ile yapılmaktadır. Genellikle seçim öncesinde veya hazinenin nakit toparlaması amacıyla yapılagelen ve bundan sonra da muhtemelen yapılacağını tahmin ettiğimiz bir takvime bağlı ödeme sistemidir. Ne yazı ki bu gibi uygulamalar da suiistimale açıktır. Borcunu ve vergisini vaktinde ödeyen vatandaşlar bir yandan borçlarını zamanında verdikleri için sevinirken diğer yandan borcunu vaktinde ödemeyenlerin bunu fırsat bilerek göz açıklık yaptıklarını ve hazineyi bilerek zarar uğrattıklarına üzülüyorlar. Trafik cezası borcunu, vergi borcunu, sigorta keseneği borcunu, su borcunu, emlak vergisini velhasıl-ı kelam kamu borçlarını zamanında ödemeyerek yan gelip yatanlar bu ülkeyi zarara uğratmanın yanında borcunu vaktinde ödeyenleri de tabiri yerinde ise adeta enayi yerine koymaktadırlar. Elektrik tüketimi ve doğalgaz tüketiminde, haberleşme faturalarında bu sakat durumu göremezsiniz, bu kurumlar özel sektörün elinde olduğundan her tüketici tükettiği enerjinin borcunu ödemek zorunda olduğunu az çok bilir ve yaktığı doğalgazı ve elektriği ödemeyen birisinin 15 gün içinde elektriği ve doğalgazı kesileceği bilindiğinden borcunu zamanında ödemeyi ön plana alırlar. Kamu kurumları da özel sektör gibi su, emlak vergisi, vergiler, sigorta, cezalar gibi borçlarını ödemeyenlere bir takım önleyici ve teşvik edici yaptırımlar getirilmelidir. “Nasıl olsa bir düzenleme çıkar borcumun ya faizini ya da tamamını silerler” diye beklenti içerisinde durup borçlarını ödemeyen insanlar bir hayli yekûn tutmaktadır. Özellikle yerel yönetimlerde sadece su tüketim borçlarına bir baksanız eminim ki binlerce masumun ve doğmamış çocukların yarınlarının çalındığına benim gibi şahit olacaksınız.
Buraya kadar sizlere genel durumu aktardıktan sonra çözüm önerilerimi kısaca ifade edeyim:
1. Akraba ve tanıdık, eş ve dostlar arasında; ev, araç, evlenme vb. hayırlı işleri için nakit paraya acil ihtiyacı olanlara elinizde imkân varsa borç vermeyi göz ardı etmeyelim, onların isteklerini lütfen geri çevirmeyelim.
2. Kredi kartı ile yapacağınız harcamalara çeki düzen verin, karşılığı olmayan hiçbir gideri onaylamayın. Aksi takdirde faiz batağına düşmeniz an meselesi olabilir.
3. TOKİ kredisi ile TOKİ’den ev alacaksanız iyi düşünün ekonomik şartları göz önünde bulundurarak bu seçeneği tercih ediniz. İleride enflasyon canavarının kontrolden çıkması ile ödemeleriniz de kontrolden çıkabilir. Bu gibi durumla karşılaşacağınızı tahmin ediyorsanız en iyisi birkaç akraba veya arkadaş ile yapı ortaklığını tercih ederek bu şekilde konutunuzu birlikte daha ekonomik ve ucuza elde etmeyi tercih ediniz.
4. Tefecilerden kesinlikle kayıt dışı kredi veya borç almayın, elinizi verirseniz kolunuz gidebilir.
5. Öğrenim kredisi alacaksanız burs almayı tercih edin, ekonomik durumunuz iyi değilse kredi alacaksanız, size verilen süre içerisinde defaten faiz yüklenmeden indirimli ödemeyi tercih edin, defaten ödeme imkânınız yoksa taksitleriniz vaktinde ve aksatmadan ödemeye başlayın, aksi takdirde borcunuzun durduk yerde 2-3 katına çıkabileceğini unutmayın.
6. Zaruri olarak ev ve taşıt kredisine başvuracaksanız mutlaka ödemelerinizin sabit olmasını tercih edin. Peşin olarak taşıt almaya gücünüz yetmiyorsa bu isteğinizi erteleyiniz, bu sizin için daha hayırlı olabilir.
7. Devlete ve özel sektöre her ne türden vergi veya fatura borcunuz varsa mutlaka zamanında ödeyin, aksi takdirde hem faiz yüküne katlanmak durumunda olursunuz hem de aldığınız hizmetler durabilir. Bunun yanı sıra kul hakkı da yemiş olursunuz ki bunun faturasının ahirette ağır olacağını unutmayalım.
8. Kamu otoritesi olarak, kötü niyetli kişilere, vergi ve ceza gibi kamuya olan borçlarını ödemeyenlere karşı sıkı yaptırımlar getirilmesi, hali hazırdaki kanun ve yönetmeliklerin suiistimallere açık olmasının engellenmesi adına yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekir.
Bu anlamda, Rabbim borcu olan kardeşlerimizin borçlarına edalar, kazançlarına bereketler ihsan eylesin, her türlü zorluklara karşı bizlere sabır ve dayanma gücü versin, Âmin. Allah’a emanet olunuz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.