Bediüzzaman Said Nursi’nin gaye-i hayalim dediği ve “Medreset’üz Zehra”  namını verdiği eğitim modelinin felsefesi için Van'da Risale Akademi, AKAV, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Van Valiliği işbirliğiyle 12-14 Ekim tarihlerinde düzenlenen sempozyuma izleyici olarak katılmak bana da nasip oldu. Bu sempozyumda edindiğim izlenimleri sizinle paylaşmak istiyorum.

İnsanlar temelde üç şey üzerine konuşabilir. İnsanları, olayları, fikirleri… Ve konuşulanlar konuşanlar hakkında fikir verir. Bu cümleler, sahibini bilmediğim bir vecizeden esinlenerek yazıldı ve o vecizenin sonu şudur: “Büyük beyinler fikirleri tartışır.”

Bediüzzaman Said Nursi’yi konuşmaktan vazgeçiyoruz artık. Ne kadar büyük, ne kadar kahraman, ne kadar zeki ne kadar basiretli olduğunu anlatmaktan vazgeçiyoruz. Belki zamanla fark ettik ki; biz onu konuştukça aramızdan biri olan bir insan, olağanüstü bir kimliğe bürünüyor ve biz Said Nursi’yi aramızdan çıkartıp yükseklere çıkarmaya çalıştıkça Said Nursi’den önemli olan fikirleri değer kaybediyor.

Said Nursi değil de Said Nursi’nin fikirleri, Risale-i Nur konuşuldukça insanlar kime, neye, ne kadar değer vereceklerini kendileri seçiyorlar.  Fikirler(i) konuşuldukça insanlara söz hakkı tanıyoruz. Bildiklerini paylaşabileceği bir ortam sunuyoruz. Oysa kutsiyet atfettiğimizde, ya konuşamıyoruz ya da konuşturmuyoruz.

Medresetüzzehra Sempozyumunda doksan kişinin üstünde bilim adamı ve araştırmacı konuyla ilgili fikirlerini dile getirdi. Birbirine çok yakın düşünen insanların karşısında bambaşka düşünen insanlar da yer aldı. Risale-i Nur’a ciddi taraftar olan bu insanlar çağın ilerisinde ve ihtiyaç duyduğu bu eğitim modelinin ne olduğunu, nasıl uygulamalarla hayata geçirile(bile)ceğini konuştu, tartıştı.

Fikirlerin çarpışmasından ve farklı düşünen akıllardan hakikat ortaya çıkar prensibiyle her fikir Medrezetüzzehra hayali içinde bir değer kazandı. Bir kilometre taşı oldu.

Van Valiliği’nin organizasyona yaptığı katkıda çok güzel bir anlam taşıyor. Halkın sahiplendiği fikirlere hizmet etmek için “devlet, elinden gelen desteği veriyor” mesajı içeriyor. Van Valiliği’nin taşıdığı “hizmet” hassasiyetinin her ilde yaşandığını düşünürsek; devlet, devletin halkın manevi ihtiyaçlarına da “hizmetçi” olduğunu anlayıp hareket ettiğinde maddi ve manevi dirilişimizi de başlatmış olacağız.

Bununla birlikte bir valinin kürsüden cesurca Risale okuduğuna şahit olduk. Devletin, insanların Risale-i Nur’lara olan ihtiyacını keşfedip Risale-i Nur’u devlet eliyle dağıtması artık hayal değil.

Akademik bir faaliyet olan sempozyuma izleyici olarak katılanlardan da bahsetmek istiyorum kısaca. Türkiye’nin her bölgesinden katılımın olduğu sempozyumda katılımcıların yaş dağılımı dikkat çekiciydi. Katılımcıların neredeyse yüzde elliye yakını genç nüfustu ve geçerken uğrayan, yanlışlıkla gelen insan sayısı da oldukça azdı.

14-15 yaşlarında bir genç grubun ellerinde sempozyum programını ders çalışır gibi işaretleyerek eş zamanlı devam eden oturumları takip etmesi, salondan salona geçmeleri, ertesi gün için plan yaptıklarını görmek gelecek için ümit vericiydi. Ağır meselelerin derinlemesine işlenildiği bu ortamlarda kıpır kıpır bir genci rızasıyla tutmanın tek yolu herhalde büyük bir fikirden bahsetmektir.

Medresetüzzehranın eğitim programı/planı/vizyonu hükmünde olan Risale-i Nur’u gündemimize getiren herkese çok teşekkürler.