Said ÖZADALI
Filipinler'de Bediüzzaman Sempozyumu
FİLİPİNLER-Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu sabah 08:30'da Filipinli bir hafız kardeşimizin muhteşem Kur'an tilaveti ile başladı. Hafız kardeşimizin okuduğu Kur'an-ı Kerim ayetleri manidardı. "Emaneti ehline verin" diye başlayan Ayet-i Kerimenin son ayeti ise "Allah'a tevekkül edin, müminler Allah'a tevekkül eder" şeklindeydi.
Cagayan, başkent Manila'nın yaklaşık 1000 km güneyinde, muhteşem karadenizi andıran, sürekli yağmurun yağdığı bir yer. Ülkenin en güzel tarihi ve kültür merkezlerinden biri.
Filipinli kardeşlerimizin gayretleriyle gerçekleştirilen sempozyumun açış konuşmasını Filipinler Risale-i Nur Enstitüsü Başkanı Muhammed Rıza Dalkılıç yaptı. Filipinler Risale-i Nur Enstitüsü'nün hizmetlerini kısaca özetleyen Dalkılıç, power pointile yaptığı konuşmasında Risale-i Nur'un menbaı, menşei olan Türkiye ve Anadoluyu, İstanbul'daki camileri çok güzel resimler ve görüntülerle anlattı.
Dalkılıç, Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur'un Filipinler'e ilk gelişini anlattı.
1999 senesinde Mehmed Fırıncı ve İhsan Kasım Salihi ağabeyler Malezya'ya bir sempozyum vesilesi ile gittiklerinde orada Filipinler Cemaati Müftüsüyle görüşüyorlar. Müftü İhsan Kasım ağabeye "Filipinler'e neden gelmiyorsunuz, Filipinler'in Risale-i Nur'a çok ihtiyacı var" demesi üzerine İhsan Kasım ağabey Malzeya'da bulunan Muhammed Rıza Dalkılıç ve diğer kardeşlere "Filipinler'de böyle bir zat davet ediyor" deyip adres ve telefonlarını veriyor.
İlk defa 2003 yılında iki kardeşimiz Malezya'dan Filipinler'e geliyor. Filipinler'de verilen adresi arıyorlar bulamıyorlar. Zira müftü Allah'ın rahmetine kavuşmuş. Daha sonra kendileri bir araba kiralayıp rehber eşliğinde iki gün boyunca Filipinler'de nerede müslüman varsa onlara Risale-i Nuru dağıtıyorlar, konuşuyorlar. Ardından Manila Üniversitesi'ne gidiyorlar. Üniversitede kime gideceklerini bilmedikleri için koridordaki ilk odaya selam verip giriyorlar. Oda da Prof. Dr. Zülkif Elvadi isminde bir zatın odasıymış. Kendilerini tanıtıyorlar. Risale-i Nur'u anlatmak istedklierini belirtiyorlar. O da memnuniyetle kabul ediyor ve "Bediüzzaman'ı duymuştum ama kitaplarının olduğundan haberim yoktu" diyor. Ona Risale-i Nur'u takdim ediyorlar.
2003 yılından bugüne aradan geçen altı yılda Filipinler'de Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu düzenleyebilecek duruma gelmişler Elhamdülillah. Muhammed Rıza Dalılıç konuşmasında Filipinler'i Ayasofya'ya benzetti. Geçici olarak müzeye çevrilmiş olan Ayasofya'nın bir gün mutlaka camiye dönüşeceğini söyledi. Filipinler'de 100 sene önce yüzde 65'ün üzerinde bir müslüman çoğunluk varmış. 1905 yılında Sultan Abdülahmid ağaçtan bir cami yaptırıp gemiyle Filipinler'e gönderiyor ve burada monte ediyorlar. O cami hala hizmet görüyor.
Muhammed Rıza Dalkılıç'ın Türkiye'deki kardeşlere de bir çağrısı var; "Mutlaka Filipinler'e sahip çıkın. Filipinliler fıtraten çok yumuşak, merhametli, şefkatli insanlar oldukları için Risale-i Nur'lara müheyyadırlar."
Bunun en güzel örneğini de dün gece Mi'rac gecesini dersanede ihya ederken şahit olduk. Daha önce papaz olan üç Hıristiyan kardeşimiz Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldular. Hıristiyanların burada iddiaları ve taassupları yok. İnsanlar sarılacak bir hakikat arıyorlar. Herkes, her şey hazır. Çok cüzi imkanlarla çok büyük hizmetler yapmak mümkün. Hayat da ucuz ama fukaralık da var. İnsanlar da bu mesajı almaya hazırlar.
Filipinler 105 milyon nüfusa sahip. Kardeşlerimiz 2003'te buraya gelinince Filipinliler serzenişte bulunmuşlar; "Sizin ecdadınız 1905'te buraya cami gönderip unutmadıkları halde siz neden ancak 100 yıl sonra geliyorsunuz? 100 sene ara vermişsiniz."
Ama Elhamdülillah Risale-i Nur vasıtasıyla hizmetlerin buraya gelmiş olması hayırlı bir faaliyettir.
Buradaki insanların fıtratı ile ilgili olarak şunu da belirtelim. Yıllardır burada bulunan kardeşlerimiz herhangi bir kavgaya şahit olmadıklarını ifade ettiler. Yoğun nüfusa sahip olmalarına rağmen trafikte veya çarşıda ne ufak bir kavga, tartışmaya şahit olmamışlar. Biz de burada bulunduğumuz zaman zarfında herhangi bir tartışma görmedik. Bu temiz fıtratlı insanlara Risale-i Nur nasip olur, oluyor inşallah.
Son olarak enteresan bir olayı da belirtelim. Geçen aylarda bir kabile reisi mensuplarıyla birlikte Müslüman olmuş. Bu zatın da 60 hanımı varmış. Müslüman olunca demişler ki "en fazla 4 eşin olması gerekir." Bu da tercihini islamiyetten yana yapmış.
Yazıyı yazdığımız anda bu eyaletin Türkiye'deki YÖK'e mukabil gelen başkanı Nora Şerif konuşuyordu. Ve şu an itibariyle sempozyum devam ediyor.
Gelişmeleri bildirmeye devam edeceğiz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.