Gel ey Osmanlı! Gel ve toparla, ruh üfle şu çivisi çıkmış dünyaya!

Gel ey Osmanlı! Gel ve toparla, ruh üfle şu çivisi çıkmış dünyaya!

Zorlu bir tarihî dönemeçten geçiyor medeniyet coğrafyamız… Zorlu ama zorunlu bir uyanış ve direniş, silkiniş ve diriliş sürecinden…

Yeniden insanlığın vicdanı olmaya aday olduğumuzun ipuçlarını, işaretlerini sunuyoruz bütün insanlığa, bütün dünyaya…

Filistin'e yardım eli uzatmaya giden insanlığın vicdanı inanmış yüreklerin, önlerine duvar gibi örülen uydu ve uyduruk Mısır rejiminin Firavun askerlerine karşı verdikleri, gösterdikleri el-Ariş'in kış mevsiminin tam orta yerinde soğuk, dondurucu kış gecesinde, sabaha kadar sürdürdükleri soylu direniş, köleleri, köle ruhlu uydu Arap rejimlerini korkuttu...

İnsanî Yardım Vakfı İHH'nın, efsaneleşen başkanı Bülent Yıldırım'ın soğukkanlı, soğukkanlı olduğu kadar da basiret, feraset dolu ve zekice öncülüğünde el-Ariş'te gerçekleştirilen derin varoluş ve kardeşlik ruhu, Batı kâbusunun İslâm dünyasının başına musallat ettiği uydu Arap rejimlerinin ne kadar uyduruk, ne kadar dayanıksız olduğunu göstermeye yetti.

Batı kâbusunun uydusu Mısır'ın firavun ruhlu ruhsuz “askerleri”, İHH'nın öncülüğünde dünyanın dört bir tarafından gelerek Gazze'li kardeşlerinin yardımlarına koşan diriliş ve direniş erlerinin gösterdikleri vicdan yürüyüşü karşısında şaşkına döndüler, dünyaya rezil kepaze oldular…

Uydu Mısır rejimi, kendi elleriyle ördüğü el-Ariş'teki duvara tosladı… Bu duvar da, İsrail'in Gazze'yi açık hapishaneye dönüştüren vahşî, barbar duvarı da yıkılacak bir gün… O gün yakındır artık…

El-Ariş'teki duvara toslayan sadece uydu Arap rejimleri değil… El-Ariş'te asıl duvara toslayan Batı emperyalizmidir… Bir taraftan demokrasi, insan hakları, özgürlükler nutukları atıp, öte taraftan da Osmanlı medeniyet coğrafyasında ihdas ettiği uyduruk uydu Arap rejimlerinin her ne pahasına olursa olsun yaşaması için olağanüstü çaba gösteren iki yüzlü Batı hegemonyasının nedenli vicdansız, ruhsuz ve vahşî emellere ve temellere dayandığı el-Ariş'teki direnişle bir kez daha deşifre edilmiş, beyaz maske düşmüştür…

El-Ariş'teki direniş, Afganistan'da, Irak'ta ve şimdi de Yemen'de İslâm dünyasına karşı sürdürülen küresel savaşa gösterilen bir isyandır… İsrail'in yarım asırdır Filistinlilere cehennem hayatı yaşatan vahşîliklerine bir isyandır… Batılı sömürgecilerin İslâm dünyasının tabiî kaynaklarını yağmalamalarına bir isyandır… Ve demokrasi, özgürlükler, insan hakları sloganıyla Batılıların dünyanın dört bir tarafında insanlığa karşı işledikleri cinayetlere, gerçekleştirdikleri işgallere ve saldırılara bir isyandır…

Arap dünyasının öndegelen Baasçı, Arap milliyetçisi yöneticileri bile, İslâm dünyasının toparlanmasının ancak yeni bir Osmanlı ruhu ve misyonuyla mümkün olacağına inanıyorlar… O yüzden, Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki “one minute!” çıkışı ve ardından gerçekleştirilen vizelerin kaldırılması, ortak bakanlar kurulu toplantıları, yakın ticarî, kültürel ve siyasî işbirliği projeleri gibi somut adımlar, Türkiye'yi yeniden İslâm dünyasının vicdanı yapmaya yetti…

Sadece İslâm dünyasını mı? Elbette ki, hayır! Yüzyıllardır Batılı emperyalistlerin insanlıkdışı katliamlarına, yağmalamalarına, yıkımlarına, kültürel sömürgelik biçimlerine maruz kalan Afrika, Latin Amerika ve Güney Asya ülkelerinin ve halklarının da vicdanı yaptı Türkiye'yi, Türkiye'nin dürüst, çaplı ve kucaklayıcı girişimleri…

Batı kâbusunun Asya'nın, Latin Amerika'nın ve Afrika'nın üzerine kara bir bulut gibi çöktüğü sömürgecilik ve emperyalizm çağlarında Osmanlı medeniyeti, zor zamanda, o zorlu zamanda, çöküş asrında bile “insanlığın son adası” olduğunun bilincindeydi… O yüzden Afrika'da İngilizlere, Fransızlara direnen masum insanlara yardım elini uzatan Osmanlı olmuştu… Yine o yüzden toplumların kimyasını bozan, insanları hormonlaşmış yaratıklara dönüştüren “ölümcül” İngiliz sömürgeciliğine karşı taa İrlandaların imdadına koşan yine Osmanlı olmuştu…

Tarihin yeniden yazıldığı ve yapıldığı yepyeni bir şafağın arefesindeyiz… Arap dünyasında son 7-8 yıldan bu yana Osmanlı medeniyetiyle ilgili yayınlarda büyük bir patlama yaşanıyor… Ciltler dolusu kitaplar, birkaç sayıyla yetinilmeyen Osmanlı özel sayıları yayımlayan onlarca entelektüel, akademik dergi yayını… Gazete köşelerinde art arda yayımlanan Osmanlı medeniyetini, Osmanlı medeniyetinin etik, estetik ve adalet ilkelerinin kaynağı olan insanlığın vicdanı özniteliğini hatırlayan ve hatırlatan yazılar, araştırmalar…

Batı hegemonyasının kabusa dönüşüşüne ve Osmanlı'nın yepyeni bir ruhla, bedeli ağır ödenmiş bir hâlet-i ruhiye ile yeniden gelişine tanık oluyoruz… Evet insanlık “gel ey Osmanlı!” diyor artık… Gel ve toparla! Esaslı, kanatlandırıcı, herkese hayat ve varoluş imkânı sunan kalıcı bir ruh üfle şu çivisi çıkmış dünyaya!”

Yeni Şafak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.