Ömer ÇELEBİ
‘Gerger Zazaları’
Geçen gün Gerger’e ve Gerger’in köylerine misafir oldum.
İlk kez…
Gerger; Adıyaman’ın en gizemli ilçelerinden biri… Demografik yapısı, dışa göç verme özelliği ile çok garip ve farklı bir yerleşim alanı…
Tüccarlığı ve esnaflığı çok iyi biliyorlar.
Hatta dünyada ticaretin denge iksiri olan Çinlilere sormuşlar: ‘Sizin en büyük rakibiniz kim?’ diye.
Çinliler de; ‘Biz ne Amerika ne de Rusya’yı ticari rakip olarak görmüyoruz. Gerger Cumhuriyeti diye bir ülke varmış, onlar bizi dünya pazarında oldukça zorluyorlar. Onlara yetişemiyoruz’ demişler.
Tabi bu bir fıkra…
Evet, tüccarlığı çok iyi biliyorlar. Özellikle İstanbul’da tekstil sektöründe adeta lokomotif görevi görüyorlar.
Çoğu göç etmesine rağmen köy sayısı ve köylerde yaşam oldukça yoğun.
Adıyaman genel olarak Kürtlerin yoğun yaşadığı yer olarak bilinmesine rağmen Gerger’in kozmopolit bir özelliği var.
Geçen Antalya’da D&R’da rast geldiğim ve okuduğum, ‘Adıyaman’da Süryanilerin tarihi: Soğan Kabukları’ adlı kitapta Gerger hakkında çokça bahsediyor.
Bu bölgelerde Süryaniler ve Ermeniler oldukça hâkimiyet kurmuş. Zazalar da oranın en köklü halkından biri. Kürtler ve Türkler de Gerger’in belli bölgelerinde yaşamışlar.
Kitap öyle diyor.
Neyse asıl konuya Gerger’i ziyaretimden bahsetmek istiyorum.
Tabi Zazalardan…
Gerger’in içinden Kuzey Batı yönünde yol almaya başlıyoruz. Kutsal Fırat nehrinin oluşturduğu o güzelim görselliği temaşa ede ede yol alıyoruz. Baraj setinden uzaklaştıkça Fırat’ın kapladığı alan oldukça daralıyor ve tamamen bir nehir görüntüsünü alıyor.
Gerger’den uzaklaştıkça rast geldiğimiz köylerin çoğu Zazalardan oluşuyor. Zazalar Fırat-Dicle havzasında yoğun yaşayan sayıları 4-6 milyon oldukları tahmin edilen köklü bir millet.
Gerger Zazaları da Malatya, Elazığ, Diyarbakır ve Adıyaman sınırlarının kesiştiği bölgelerde yaşıyorlar.
Önce Ortaca sonra da Tillo köyüne gittik. Tillo Gerger şehir merkezinden 45 km uzaklıkta, Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesine oldukça yakın ve Karakaya Baraj’ının hemen karşı cenahında bulunan büyükçe bir Zaza köyü.
Bize mihmandarlık eden köy muhtarı da bendeki meraklı hali sezmiş olmalı ki her sualime içtenlikle cevap veriyor.
Ve bizi köy kahvaltısına davet ediyor.
Köy içerisinde yanımıza gelen masum Zaza çocukları, bizi görünce edebinden peçeleri ile yüzünü kapatan onurlu-iffetli Zaza kadınları, selam ve muhabbet için gelen Zaza ihtiyarları bizi görünce çok sevindiler.
Evet, ilk kez Zaza köyüne ve de kahvaltısına misafir olmuştum.
Muhabbet ve çay eşliğinde ben peş peşe sorularımı sormaya başlıyorum.
Geçim kaynaklarından, yaşam şekillerinden ve her şeyden…
Gerger Zazaları vatanına, milletine sadık bir millet…
Zazaca da tamamen farklı olduğu için oradakilerle ortak konuşma dilimiz Türkçe…
Bildiğim tek Zazaca sözcük; ‘Sekene, dincu?’
Muhabbet ve sohbet almış başını giderken ayrılık vakti gelip çattı tabi ki…
Bu enfes günün akşamına doğru ilerlerken Gerger’e ve akabinde Kâhta’ya doğru yola koyuluyoruz.
Bu samimi ve candan olan kadim topluluğu ilk kez yakinen görmenin ve sofrasına misafir olmanın son derece keyfini aldım.
Türkiye her türlü farklılığı ve çeşitliliği ile dünyanın en güzel ülkelerinden biri…
Türküyle, Kürdüyle, Zazasıyla, Arabıyla… Her şeyi ile…
Bu coğrafyada, bu izzetli ve onurlu insanlarla beraber yaşamaktan ötürü çok mutlu oluyorum.
Ha; bu arada, ‘Zazaların neden soğanı çok sevdiğini’ sormayı unutuvermişim.
Belki başka bir yazıda ‘Zazalar neden soğan sever?’ diye bir yazı yazarım.
Zira Gergerli Zaza kardeşlerimi çok sevdim.
Twitter: https://twitter.com/omercelebiresmi
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.