Göç zihin, hicret kalp

Günleri aynı görmek, her günü eşit saymak, anları farklı görmemek; ülfeti büyütüyor, gafleti kalınlaştırıyor, hezeyanları çoğaltıyor.

Eşya sıradanlaşıyor, hadiseler uyarıcı olmuyor, okumalar derinleşmiyor; günlük gündemlerin ayartıcılığında hızlanılıyor ve gazlanılıyor!

Futbol takımı tarafgirliğinde partilileşme, siyasallaşma, hizipleşme, izmleşme; damlada boğduruyor, bir bakışta batırıyor, bir histe uyutuyor.

Sanallaşma, sığlaşma, karmaşa başlıyor; zihinde, dimağda, kalpte; fiilde içerik, amelde sahihlik kaybolup gidiyor.

Halbuki güneş aynı güneş ama durduğu yer aynı değil; aktığı mecra devamlı değişiyor. Ay aynı ay fakat kaç hale bürünüyor, yürüdüğü yörünge boyunca.

Günler, aylar, anlar, fikirler, hisler nasıl aynı olabilir? Tefekkürün renkleri, tezekkürün hisleri de ay ve güneş gibi değişiyor.

Bir tecelli bir daha tecelli etmiyor; tekrar yok kâinatta, zamanın seylinde. Afakta ve enfüste celali ve cemali tecelliler yaşanıyor an be an, gün be gün. Bazen oluyor koca asrı savuruyor Celal; bazen de gül bahçesine çeviriyor Cemal.

Gülü görürken dikeni, dikeni görürken gülü görmemek olur mu? Günün küçük bir hadisesinde ve asırların akışında bu iki akışı görmek; okumaları canlı kılıyor, tefekkürü hızlandırıyor, tezekkürü kuvvetlendiriyor; ülfeti yıkıyor, gafleti kırıyor...

Bir nehirde iki defa abdest alınamayacağı yalın gerçekliği; atomun göğsünde, Kehkeşanların kalbinde de geçerli.

“Eve giderken hep aynı yoldan gitmeyin” tembihi dikkate almağa değer tembih. Keza Camiye giderken aynı şekilde.

Aynı kitabı tekrar be tekrar okurken aynı şeyler anlaşılıyorsa yerinde sayılıyordur.

“İki günü eşit sayan ziyandadır” Nebevi (asm) uyarısı kulaklarımızı, gözlerimizi, kalbimizi devamlı yenilememizi, imanın canlılığı ile dirilmemizi de hatırlatıyor olmalı. Daha bilmediğimiz nice hikmetler gizli kim bilir.

Tuğlaları üst üste koymak tekrar değil tesistir; günde yüz defa Fatiha okumak da tesistir, iman binasını yükseltmek ve yenilemek tesisi.

Yine günde yüz ihlas-ı şerif okumak; kalp binasını küfür ve ifsat rüzgarlarından korumak için yapılması gereken salih bir amel değil midir?

Fırat'ın batısında operasyon olacak mı? Seçimler yaklaşıyor, geçimler zorlaşıyor vs... bütün bunlar icmali bilgi ile yetinilecek şeyler, yok sayılamaz! Bunlarda boğulmak tehlike; gafleti büyüten, tefekkürü azaltan, zikri bıraktıran tehlike.

Dünyada yaşıyoruz fakat dünyalı değiliz. Yalın gerçek gölgeyiz ve bir ağaç gölgesinde dinlenecek kadar zaman diliminde dünyadayız.

Zamanı, eşyayı sabit görme zannı; hazır zaman mahkûmu nefsin ürettiği bir zan.

Onun için olsa gerek bir yerde fazla durmak gafleti arttırır demişler. Seyahat eden sufilerin sıhhat arayışları böylesi bir sıhhat olmalı.

Bir odadan diğer odaya geçmek, hatta bir müddet okuduktan sonra diğer koltuğa geçmek bile dikkat hislerini uyardığı tecrübe edilmiş bir gerçeklik.

Göç zihne, hicret kalbe sahip olmak umulur ki hakikat tavafına daha çabuk ulaştırır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum