İsmail AYBEY
Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmak…
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 32. Yıldönümündeyiz. Elbette ona sadece şair demek haksızlık olur. Yazar, mütefekkir, aslında hepsinden ötesi bir dava adamıdır Necip Fazıl.
Necip Fazıl’ın hayatının gençlik yılları, bohem hayatıyla geçer. Bohemin kelime anlamı, yarınını düşünmeden günü gününe, tasasız, derbeder bir yaşayış sürmektir. Paris’e giden Necip Fazıl orada kumar hastalığına tutulur. Kumar, içki, kadın… Fakat bunların hiç biri onu tatmin etmez. . Bu hayat süresince bunalım, ruh sıkışması, kendinden kaçma gibi sıkıntılara düşer. Manevi dünyasında bir tatminsizlik vardır. Öyle ki, şiir hayatında gösterdiği başarılar bile bu tatminsizliği gidermez. Kaldırımlar şiiri ile şöhreti yakalar. Yaşayan genç şairlerin en büyüğü olarak anılmaya başlar. Mesela Nurullah Ataç, onu yarına kalacak tek şair olarak gösterirken Yaşar Nabi ondan, "bir mısraı bir millete şeref verecek şair" şeklinde bahseder.
Onu bunların hiç biri tatmin etmez. Hayattan bir türlü aradığını bulamaz. Ta ki 1934 yılında Allah Dostu Abdulhakim Arvasi Hazretleriyle tanışıncaya kadar. Onunla tanışması şöyle anlatılır:
Necip Fazıl, İstanbul'da 1934 yılında bu bohem hayatına devam edip hafakanlar, bunalım ve buhranlar içinde yaşarken bir akşam, çalıştığı bankadan çıkar, vapura biner. Beylerbeyi'ne, evine gitmektedir. Vapurda devamlı ona bakan bir adamla tanışır. Sohbet etmeye başlarlar, sohbette söz dönüp dolaşıp tasavvufa gelir. Necip Fazıl bu garip adama derdini açıp, "zamanımızda irşada ehliyetli bir kimse var mı? Böyle birini tanıyor musunuz?" diye sorar. Adam da ona Beyoğlu Ağa Camii'nde cumaları ders veren "Abdülhakim Arvasi'yi" tavsiye eder. Necip Fazıl, kendi ifadesiyle, bu "Hızır tavırlı adamı" ömrü boyunca bir daha görmez. Bu hadiseden bir süre sonra Necip Fazıl, ressam arkadaşı Abidin Dino ile beraber Beyoğlu Ağa Camii'ne gidip, Abdülhakim Arvasi ile tanışırlar.
İşte bu tanışmadan sonra Necip Fazıl gerçeği bulur ve şu beyti yazar:
Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum.
Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.
Evet sevgili dostlar, bir Allah dostu ile tanıştıktan sonra artık Necip Fazıl gerçeği bulur ve hayatı tabiri caizse 360 derece değişir. İslama, kurana hizmet etmeye çalışır. Şiir hayatı ve sanata bakışı da değişmiştir. Şöyle der bir beytinde de:
Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış. . .
HÜLASA: Üstad Necip Fazıl’ı anarken, onun Üstadı Abdülhakim Arvasi Hazretlerini unutursak haksızlık etmiş oluruz diye düşündüm. İslam alimleri, sönmeyen yıldızlardır. İnsanoğlunun gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmaması için, Allah’tan habersiz yaşamaması için irşat eden kişilerdir. Allah onlardan ebeden razı olsun, şefaatlerine nail eylesin.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.