Fatma BARBAROSOĞLU

Fatma BARBAROSOĞLU

Gözleri kapalı, öfkesi açık toplumda mesai saatlerini tartışamamak

Gözleri kapalı, öfkesi açık toplumda mesai saatlerini tartışamamak

I-

Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın gün ışığından daha fazla istifade etmek için sunduğu yeni mesai saatleri külliyen ret edildi.

Oysa mesai saatlerini daha insani olarak ve ülkemizin doğusu ve batısı için ayrı reçeteler hazırlayarak yeniden değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Mesai saatleri birkaç seçenekli olabilir pek ala. Mesela saat 7.00 gibi iş başı yapanların mesaisi saat 14 civarında bitebilir.14.00'da mesaiye başlayanlar ise saat 21.00'e kadar çalışabilir. Bütün sektörler için söz konusu olmasa bile bazı sektörler için ikili ya da üçlü mesai sistemi pek ala yürürlüğe girebilir.

Bakanın itirazına insanlar uykusuz kalacak diye itiraz edenler hâlihazırdaki sistem yüzünden büyük şehirlerin asla uyumadığını fark etmiyor herhalde.

Mesai saatlerini uykusuz kalırız diyerek ret edenler insanların uyuması gerekenler saatlerde uyumadığı için mesai saatleri içinde patlamaya hazır bomba olarak dolaştığının ne kadar farkında?

II-

Eylül ortalarıydı. İlköğretimin yeni ders yılına başlayacağı, güneydoğuda okulların boykot edileceği günden bir gün önce Sabah Gazetesinin Pazar Ekinde Hasan Bülent Kahraman'ın "uyumaktan Utanmak" isimli yazısını okudum. Hislerime tercüman.

Ne zaman bir Avrupa ülkesinden dönsem onların aksam 20.00 sularında biten hayatlarından sonra havalimanından eve gecenin ikisinde dönerken akmayan trafiğin etkisiyle şok yaşıyorum. İstanbul uyumayan bir şehir. Uyumadığı için stresi gittikçe artıyor.

28 Mehmet Çelebi Paris'in Ziyalı sokaklarına imrenmişti. Şimdi yaşasaydı Hasan Bülent Kahraman'ın anlattığı gibi erken yatıp erken kalkan hayata dinç başlayan Batılıların bir saatten sonra ziyası sönen hayatlarına imrenir miydi?

Geçtiğimiz hafta sabahın erken saatlerinde karıştım gözleri mahmur İstanbul sokağına. Bakan Bey'in mesai saatleri ile ilgili olarak yaptığı teklife çok sert tepkiler verilmesi üzerine hatırladım Hasan Bülent Kahraman'ın yazısını.

Gün ortasında bir anlam veremediğim her yerin hızla börekçi ve poğaçacı olmasını anlayıverdim. İnsanlar gözleri kapalı ısırıyorlar aldıkları simiti ve poğaçacı. Gözleri kapalı bekliyorlar vapuru ve tramvayı.

Herkesin gözleri kapalı. Öfkesi açık ama

Başka şehirleri bilmem. Ama büyük şehirlerde uykusunu alamayan bir toplum ile karşı karşıyayız.

İnsanların uykusunu almamasında trafikte geçen saatlerin önemli bir rolü var. Çoğumuz daha işe gitmeden yorgun düşüyoruz.

Ama uykusuzluğun bizim sorumluluğumuzda olan bir boyutu da var. Mesela Almanya'nın Essen şehrinde saat 20.00'de karnımızı doyuracak tek bir açık dükkân, lokanta, büfe bulamadık. Çünkü onlar Pazartesi'den Cuma'ya işten eve evden işe bir hayat temposunu sürdürüyor. Çocukların yatağına gönderilme saatinin saat 19 suları olduğunu öğrendiğimde şaşkına döndüm. Bizde ilkokul çağındaki çocuklar bile 23.00'ten önce asla yatağa gönderilemiyor. Büyüme hormonları filan hiç kimsenin umurunda değil. Varsa yoksa senin dizin benim dizim. RTÜK istediği kadar 18 ve daha üzeri yaşlar diye uyarılar koysun. Herkes hep beraber ekran karşısında. Evin babası hariç.

Mesai saatlerine dair konuşacak isek, evvela toplumun uyku saatlerinin kalitesi hakkında bilgilendirilmesi gerekiyor.

Ahiren de uzun lakin kalitesiz ve verimsiz geçen mesai saatlerini nasıl kaliteli hale getirileceğini konuşmamız gerekiyor.

Diyorsunuz ki,konu çoktan kapandı.

Kapanmamalı.

Yeni Şafak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.