‘Duydun mu?

‘Neyi?’

‘Onu, bunu, şunu… O böyle demiş, öteki şöyle…’

Desinler… Diyecekler…

Dün olduğu gibi, yarın olacağı gibi.

Hayat devam ettiği müddetçe birileri bir şey söyleyecek, öteki yalanlayacak. Birileri bazı icraatlar yapacak, ötekileri karşı çıkacak.

Zenginin malı, züğürdün çenesi hesabı yani. Biraz amiyane oldu amma kusura bakılmaz inşallah.

Ben sonuca bakarım.

Sonuç şu:

Gündem Bediüzzaman…!

Sosyal paylaşım sitelerinde ard arda ‘Bediüzzaman’ paylaşımları var.

Artık Risale-i Nur’lar daha sık açılmaya başlandı. Kitaplar karıştırılıyor. Bilmem hangi sayfada şu konu hakkında şöyle bir ifade var.

Karşıdaki de boş durmuyor:

O da başka bir kitaptan başka bir paragraf ile karşımıza çıkıyor.

İlk emir ‘Oku’…

Şükür okumaya başladık.

Her daim okuyanları tenzih ederek, çoktandır okumayı bırakmıştık.

Lüzumsuz paylaşımlar, gereksiz atışmalar nihayet bitti. Artık daha ciddi ve önemli konularda fikir jimnastiği yapıyoruz. Fikir alışverişi içerisindeyiz.

Zaman yaşlandıkça tazelenen Kur’an’ı anlamaya yönelik çalışmalardan son derece memnunum.

Neredeyse zoraki okuduğumuz kırmızı kitaplar her daim masamızda açık. Telefonlarda birbirimizi, ’Yahu kardeş o bahsettiğin mevzu hangi kitaptaydı’ diye arıyoruz.

Kur’anın sönmez ve söndürülemez bir güneş olduğunu bir kez daha hatırladık.

Ölçü, çare, çözüm hepsi Kur’an’da.

Kur’an’ın tefsirlerinde.

Emevi camii hitapları hanelerimizde yeniden okunuyor. Şerh ede ede… Üzerinde derin mütaalalar yapıla yapıla.

İçtimai, siyasi, idari çıkmazlara kapıları Bediüzzaman açıyor.

Kavuran susuzluk insana damlalar aratır.

Uzun zamandır tartışılması, üzerinde konuşulması zinhar tabu olan herşey konuşulur hale geldi. Ne güzel.

İllâ ki edeb sınırları aşılmadan…

İllâ ki kardeş hakkına girilmeden…

İllâ ki masumiyet ihlâli yapılmadan…

Evet; gündem Bediüzzaman.

Ürkek bir talebe gibi ellerimi semaya açıp dua ediyorum:

‘Ayb örtücü Settar hürmetine Rabbim…! Kullarının cürmünü afeyle, onları doğru yola yönelt. Bizi de bu vesile ile Risale-i Nur’u anlayan ve anladıklarını yaşayanlardan eyle!’