Güney Afrika’da Said Nursi enstitüleri var

Güney Afrika’da Said Nursi enstitüleri var

Sultan Abdülaziz'in Güney Afrika'ya gönderdiği İslam alimi Ebubekir Efendi'nin torunu Dr. Rasheed Begg

Seda Şimşek'in röportajı:

Ebu Bekir Efendi'nin torunu: Sultan Abdülaziz'in Güney Afrika'da yaşayan Müslümanlar'ın dini eğitimi ve bilgilendirilmesi için bölgeye gönderdiği İslam alimi Ebubekir Efendi'nin torunu Dr. Rasheed Begg. "Begg" soyismi aslında Türkçe "Bey"den geliyormuş. Stellenbosch Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesi. Afrikan Kalvinizmi ile Kapitalizm Ruhu arasındaki ilişkiyi Weberyen bakış açısıyla analiz etmiş.

Akademik çalışmalarını ağırlı olarak Afrika toplumunda İslam ve Hristiyanlık etkileri üzerine yapmış. Büyük babası Ebubekir Efendi bir Kürt. Bir Osmanlı Kürdü, İslam'ı öğretmesi için Güney Afrika'ya göndermiş. Onun torunlarından Begg, ilk kez geçen sene Türkiye'ye gelmiş. Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü (KDK) ile IMPR'ın düzenlediği "Türkiye Afrika İlişkileri: Ortak Kader, Ortak Gelecek" konulu toplantının konuğu olarak geldiği Ankara'da konuştuk kendisiyle. "Osmanlı'daki Kürt" ile "Cumhuriyet'ten sonraki Kürt" arasındaki değişime dair çarpıcı tespitleri var.

Ebubekir Efendi, Güney Afrika için ne ifade ediyor?

Ebubekir Efendi, İslamtarihindeki en saygın alimlerden birisidir. Güney Afrika’ya geldiğinde insanlar İslam’ı anlamadan uyguluyorlardı. O Cape Town’da okul kurduğunda, çocuklara ve yetişkinlere sadece Kur’an-ı, hadisleri öğretmedi, aynı zamanda İslamtarihini ve Arapça’yı da öğretmeye başladı.

Sultan Abdülaziz neden Ebubekir Efendi’yi Güney Afrika’ya göndermiş?

Cape Town’daki insanlar Sultan’dan, İslam’ı öğretmesi için bir alimi kendilerine göndermesini istemişlerdi. İngiltere o dönemde Cape Town’ı kontrol ediyordu. İngiltere bile Sultan’dan yardımistedi.

İSLAM DÜNYASININ DA ÖNDERİYDİ

Osmanlı’nın Güney Afrika’ya kadar bir İslamalimini göndermesi size göre politik bakış mı?

O zaman Osmanlı devleti aynı zamanda İslam dünyasının da önderiydi. Osmanlı sultanları halifeydi. Size çok çarpıcı bir örnek vereyim, 1919 yılında Osmanlı çökerken Cape Town’da insanlar kendi aralarında para toplayıp, ekonomik yardımda bulunmak istediler.

Osmanlı’nın dini liderliğinin korunması için yardımtoplanıp gönderildiğine dair kayıtlar arşivlerde var. Hindistan’da bile, Osmanlı’nın dini liderliğini korumak için Hilafet hareketi ortaya çıkmıştı. Hindistan’daki bu hareket Güney Afrika’daki Müslümanlar’ı da etkiledi. Osmanlı’nın dini liderliği yüzyıllar sürdü, sadece 1919’dan sonra, onlarca yıllardır Osmanlı’nın bu liderliği yok.

İYİ BİR EĞİTİM ALIYORLAR

Türkiye’nin yeniden Afrika’yla ilişkiler kurmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin gelişimi için mutlaka Afrika’da olması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle son 2 yıldır Türkiye’den öğrencilerin Güney Afrika’ya gelmelerini destekliyoruz.

Güney Afrika’da şu anda 10 tane Türk okulu var, Türkiye’den İngilizce öğrenmek için gelen ve üniversitelerde öğrenim gören 200 Türk öğrenci var. Türkiye aslında Türk okulları ile geri döndü Afrika’ya. Bir çok yerel öğrenci bu okullarda öğretim görüyorlar. Güney Afrika’da Fethullah Gülen okulları, Said Nursi enstitüleri var. Bu okullara giden öğrenciler dinlerini öğreniyorlar, Türkçe öğreniyorlar, iyi bir eğitimalıyorlar.

1919 Osmanlı yıkıldı ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin ilişkilerinin sınırlı olması ne gibi değişikliklere yol açtı?

1940’larda İngiltere Afrika’da kontrolünü kaybettikten sonra Türkiye’nin Güney Afrika ile ilişkilerini yeniden kurmasına izin verilmedi. Nelson Mandela’nın serbest bırakılmasından sonra, 1994 yılında bu ilişkileri geliştirmek için kapılar tekrar açıldı. Güney Afrika’da yüzlerce insan Türk orijinli. Onlar, “Benim büyük babam Türk orijinli, geçmişim Türkiye” der, “Ben bir Afrikalıyım” diyemez. İlişki kurmak, yeniden kültürlerini keşfetmek için hazırlar çünkü tarihleri, kökleri, kökenleri Türkiye’de.

OSMANLI’DA IRK YOKTU

Ebubekir Efendi bir Kürt, Sultan Abdülaziz’in bir Kürt’ü İslam’ı öğretmesi için Afrika’ya göndermesini nasıl yorumluyorsunuz?

Ebubekir Efendi bir İslam alimiydi, onun ırkına, Kürt olup olmadığına kimse bakmıyordu. Ebubekir Efendi’nin ailesi, bugün Irak’ta, Kürdistan olarak bilinen bölgedeki Erbil’den ayrılarak, Erzurum’a gelen.Osmanlı’nın güçlü destekçilerinden bir aileydi. Ebubekir ailesi 10 nesil boyunca kendi kurdukları medresede eğitim vermişler.

Sanki evime gelmiş gibiyim, köklerimi buldum

Türkiye’ye gelince ne hissettiniz?

Türkiye’ye ilk defa geçen yıl geldim. Köklerimi buldum. Sanki eve gelmiş gibiydim. Kanada’da yaşadım, ABD’ye gittim, oralarda sıradan bir insandım, siyah değil, beyaz değil, sıradan bir insan ama Türkiye’ye geldiğimde, burası benim evimdi. Büyükbabamla bir kez daha gurur duydum.

Geçen seneye kadar niye köklerinizi merak edip, hiç gelmemiştiniz Türkiye’ye?

Çünkü finansal bir desteğimiz yoktu. 70 yaşındaki annem de Türkiye’ye ilk defa geçen sene gelebildi. “Neden yıllar önce gelmedik” diye sordu. Kuzenlerim var Türkiye’de, onlar Güney Afrika’ya geri dönmediler, Türkiye’ye yerleştiler.

Bugün

Röportajın tamamı için tıklayınız