Habip ARTAN
‘Ata’'sözlerinde (!) Kafiye mi Sâfiye mi ?
Atasözleri kimin söylediği belli olmayan, bir toplumun asırlar boyunca geçirmiş olduğu tecrübeleri ve deneyimleri, bunlara dayanan düşünce ve görüşleri, dilden dile dolaşan, yol gösterici nitelikte olan, az kelime ile çok manalar ifade eden bir milletin kültürel birikimleridir. Şüphesiz bazı atasözleri topluma kazandırdığı ana fikir olarak bütün insanlığın kabul ettiği, benimsediği davranışları telkin etmede rolü vardır. Atasözleri bulunduğu toplumun kültür, inanç, duygu ve düşünce yapısını yansıtır.
Söylenmesinde kulağa ve nefse hoş gelen bazı deyim ve atasözleri dikkatsiz olarak kullanılırken mana bakımından maalesef çok yanlış sonuçlar doğurabilmektedir. Bir söz nerede, ne zaman, ne maksatla sarf edilmiş ona bakılmalı ve ona göre bu söze mana verilmeli, o manaya göre de yeri geldiğinde kullanılmalıdır. Her doğru her zaman ve her yerde söylenemeyeceği gibi her atasözü de her yerde ve her zaman kullanılamaz. Her kavimde, her kabilede, her şehirde dilden dile dolaşmakta olan bazı atasözü olarak kullanılan cümleler aslında insanları bencilliğe, menfaatperestliğe, atalete, karamsarlığa ve ümitsizliğe sürüklemektedir. Bununla beraber, bazı kişiler işine gelen atasözünü yerli ve yersiz maksatlı bir şekilde, kendi hatasına veya görüşüne dayanak noktası olarak kullanmaktadırlar. Esas itibariyle yerinde ve zamanında dile getirilen, maksadının dışında kullanılmayan atasözleri tabi ki dilden dile, kulaktan kulağa, nesilden nesle aktarılan bir kültür hazinesidir. Şunu ilave etmek gerekir ki bir atasözü farklı farklı kültürlerde farklı anlamlara da gelebilmektedir. Atasözleri ders almak veya öğüt vermek amacı ile kullanılmalıdır. Atasözlerimiz gelişi güzel kullanılmamalıdır, asıl anlamlarıyla birlikte doğru yerde ve doğru zamanda kullanılmalıdır.
Başta, sözümüz meclisten dışarı diyerek, genellikle toplumda atasözü olarak kabul görmüş ve hala dilden dile dolaşan, maksatlı kullanılan, farklı anlamlara gelebilen atasözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Aşağıda verdiğim atasözlerinin bir kısmı yöresel olarak kullanılmakla birlikte bir kısmında da hakikat payı elbette ki vardır. Ancak burada anlatmak istediğim konu, toplumun farklı manalara gelebilecek anlamlar ile yola çıkarak ahlaki ve kültürel yozlaşmasına vurgu yapmaktır.
□ Bacın ölüyor acından, ne umarsın bacından
□ Bu bana, bu da kör bacıma
□ Bana dokunmayan yılan bin yaşasın
□ Bir gözün diğer göze faydası yoktur
□ Koyun kendi ayağından keçi kendi ayağından asılır
□ Feriştahı da gelse bunu benden alamaz
□ Onun ancak, Allah bir dediğine inanırım
□ Yalandan kim ölmüş ki?
□ Düşenin dostu olmaz
□ Kendi düşen ağlamaz
□ Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
□ En doğru olan gölgemizdir, o da güneşli havayı sever
□ Dayak cennetten çıkmıştır
□ Almadan vermek Allah’a mahsustur
□ Elin iyisi, evin delisi
□ Bırak yeminde kalsın
□ Ker olursan binen çok olur
□ Aç it fırın yakar
□ Al gülüm, ver gülüm
□ Mayın eşeği
□ Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım
□ Denize düşen yılana sarılır
□ Tırnağın varsa başını kaşı
□ Parayı veren düdüğü çalar
□ Emanet malın canı az olur
□ Ekmeğini başkasının heybesine koymak
□ Aha yılan aha meses, ne halin varsa gör
□ En doğrusunu babamı gördüm baktım ki oda yalan söylüyor
□ Babama bile eyvallahım yok
□ Güvenme dayına peynir ekmek al yanına
□ Falandan evliya, bastırma avluya
□ Azıcık aşım ağrısız başım
□ Borç verme veresiye dost kalalım ölesiye
□ Besleme ile alışveriş yapma kusturur
□ Çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz
□ İstisnalar kaideyi bozmaz
□ Elle gelen düğün bayram
□ Babana bile güvenme
□ Devletin malı deniz yemeyen domuz
□ Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez
□ Bugün ölmem yarın gelmem
□ Ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü
□ Arap saçına döndü
□ Almaz isem Arap olayım
□ Ne İsa’ya yaranabildi ne Musa’ya
□ Atı alan Üsküdar’ı geçti
□ Fukara hırsızlığa gitmiş ay akşamdan doğmuş
□ Besle kargayı oysun gözünü
□ Üzümünü ye bağını sorma
□ Babadan mal kalır, kemal kalmaz
□ Bal tutan parmağını yalar
□ Esirgenen göze çöp batar
□ Para parayı çeker
□ Nabza göre şerbet vermek
□ Çevir kazı yanmasın efendimiz huylanmasın
□ Dinsizin hakkından imansız gelir
□ Eşek olduktan sonra semer vuran çok olur
□ Can çıkmayınca huy çıkmaz
□ Acı patlıcanı kırağı çalmaz
□ Huylu huyundan vazgeçmez
□ Acıkmış kudurmuştan beterdir
□ Armudun iyisini ayılar yer
□ Aklına gelen başına gelir
□ Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez
□ Paran varsa balın Bağdat’tan gelir
□ Fazla mal göz çıkarmaz
□ Varsa pulun herkes kulun
□ Verirsen veresiye, batarsın karasuya
□ Yemeyenin malını yerler
□ Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna
□ Kimi kime şikâyet edeceksin
□ Ye kürküm ye
□ Allah burunsuza hızma, kulaksıza küpe verir
□ Ölüyü keyfine bırakırsan tabuta pisler
□ Herkes yükünü boşaltacak bir eşek arar
□ Gelen gideni aratır
□ Önce can sonra canan
□ Ölme eşeğim yaz gelsin
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.