Fiyat istikrarı ve enflasyonla mücadele

Ekonomiyi yakından ilgilendiren üç temel parametre enflasyon, döviz kurları, faiz oranlarıdır. Bu üç parametre birbirine hem bağımlı hem bağımsız olarak artış veya azalış gösterebilirler. Genelde yüksek faizin enflasyona neden olduğu söylense de bazen yüksek enflasyon da faiz ve dövizin yükselmesine neden olabilmektedir. Uzun yıllar tecrübelerimize ve yaşadığımız ekonomik krizlere baktığımızda bunların her üçü de birbirini olumlu veya olumsuz etkileyebilmektedir.

Fiyat istikrarı
Fiyat istikrarı genellikle iki şekilde kontrol dışına çıkabilir. Birisi dış dünyadaki tedarik zinciri ve arz-talep dengelerinin sarsılması, diğeri ise iç piyasalardaki manipülasyon ve güvensizliktir. Dünya, şu anda ekonomik olarak küçük bir köy görünümündedir. Dış dünyada meydana gelebilecek en küçük bir ekonomik dalga dışa bağımlı ve gelişmekte olan ülkeleri yakından etkilemektedir. İç piyasada ekonomiyi olumsuz etkileyen en büyük neden güvensizlik olup bunun ardından fiyat istikrarına vurulan kasıtlı şoklardır. Güveni sağlamak hükümetlerin ve devletin işidir. Halkın hükümete ve dolayısıyla devlete olan güveni sarsılınca bu güveni tekrar sağlamak çok zordur. Ha keza fiyat istikrarını sağlamakta yine yürütme erkinin başlıca görevleri arasında yer alır. İdari yaptırım gücünü elinde bulunduran yürütmenin ekonomi kurmayları tüm enstrümanları gecikmeden devreye almalı ve uygulamalıdırlar. Müdahalede az bir gecikme veya seyirci kalmak ekonomide ileride telafisi mümkün olmayan yaralar açması kaçınılmazdır. Bu yaralar ister döviz kuru artışı isterse yukarı doğru enflasyon olsun orta gelirli vatandaşı derinden etkileyecektir. Buna bağlı olarak yüksek faizlerde bunun tuzu biberi olacaktır.

Enflasyon ile mücadele
Ekonomik dengenin sağlanması en başta fiyat istikrarına bağlıdır. Fiyat istikrarını sağlayan ekonomiler yüksek enflasyon ve yüksek döviz kurundan kendilerini korumuş olurlar. Global dünyada 1980’lerden sonra döviz ve bankacılık sisteminin gelişmesine paralel olarak ticaret hacmi dışa bağımlı ve gelişmekte olan ülkeleri negatif olarak etkilemeye devam etmektedir. Bundan en az zararla çıkmanın yolu üretime dönük ekonomik politikaların uygulanmasıdır. Fiyat istikrarının bozulmasına neden olan bir diğer temel unsur ise özelleştirme ve serbest piyasa ekonomisidir. Bundan takriben elli yıl öncesinde demir, çimento, bakır gibi ürünler ile şeker, yağ, çay, buğday gibi temel gıda maddelerinin devlet tarafından üretilip arz edilmesi ile bir şekilde fiyat istikrarı sağlanabiliyordu. Devlet yeri geldiğinde zararına bile olsa enflasyonun artmaması adına fiyat artışına gitmiyordu. Şimdilerde özelleştirme ve serbest piyasa ekonomisinin tercih edilmesi sonucu ekonomide fiyat artışlarını kontrol altına almak zorlaşmıştır. Bir işletme veya fabrika ürünlerine zam yaparken girdilerin artışına bakarak bunu ayarlamalıdır. Durduk yerde sırf keyfi olarak veya tekel olmanın verdiği avantajı kötüye kullanarak fiyatlara zam yapması hırsızlık ve soygundur. Ülke olarak son zamanlarda en çok yakındığımız konulardan birisi de budur. Devlet üretimden azami derecede elini çekmiştir. Elinde sadece vergi ve harçlar ile bir takım hizmet kalemleri kalmıştır. Devlet vergi ve harçları da normal piyasa normları üzerinden değerlendirerek fiyat artışına gitmelidir. Vergi ve harçlara gelen anormal zamlarda ekonomik istikrarı bozacaktır. Özel sektör ise ürettiği mal ve hizmetin maliyetini belirlerken piyasa değeri üzerinden kıymetlendirmelidir. Bir tek kalemden örnek verecek olursak; 2025 yılı Ocak ayı itibariyle resmi vergi, harç ve kiralara gelen zam oranları gelecek yıldaki hedeflenen enflasyon oranları ile uyumlu olmasına gayret edilmesine rağmen özellikle zorunlu trafik sigortalarında bu zam oranı yüzde 120’leri geçmiştir. Peki, bu zam oranı ile devlet nasıl enflasyon ile mücadele edecek, tek haneli enflasyon rakamlarına ne zaman ulaşacaktır? Ülkemizdeki zorunlu trafik sigortası mükellefleri bir hayli fazladır. Buna yapılan zamlar otomatikman işçilik ve oto yedek parça fiyatları ile birlikte birçok sektörü olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle devletin ve yürütme erkinin enflasyon ile mücadelede ciddi adımlar atması, etkin bir şekilde, yerinde, zamanında kontrol ve denetim mekanizmalarını devreye koyması, enflasyon, faiz ve döviz kurlarını birbiri içinde dengede tutması, enflasyonu tek rakamlara, faizleri sıfırlara çekmeye gayret etmelidir. Enflasyon ve faizin birlikte gerilemesi ile döviz kurlarının da kendiliğinden stabil olacağı görülecektir. Aksi takdirde orta direk dediğimiz vatandaş hayat pahalılığı altında göz göre göre ezilmeye devam edecektir. Bu manada kısa ve uzun vadede alınan tedbirler ümit ve sonuç vermektedir. Bakalım görelim, hep birlikte devlet ve millet ele ele, kamu ve özel sektör kol kola vererek, gereksiz israf kalemlerini de azaltarak, tasarruf tedbirlerine uyarak bu problemlerde aşılacaktır inancındayım. Müreffeh yarınların sizlerin olmasını dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum