Hasan Akar’dan Risale-i Nur’a göre ehvenişer açıklaması
Bediüzzaman Hazretlerinin Emirdağ ve Kastamonu Lahikasından ehvenüşşer hakkında mektuplarını...
Sevgili kardeşlerim,
Mühim bir meseleyi bahsetmeden evvel, biraz kendimden bahsedeceğim. Neden mi?
Çünkü bir kelamın tesir etmesi için;
Kim demiş?
Kime demiş?
Ne makam ve ne maksatta demiş? Yani bu dört tane ölçüyle değer kazanır kelam..
Adım Hasan Akar ve 54 yaşındayım. 17 yaşımdan beri Bediüzzaman hazretlerinin medresesinin çorbasını içiyorum. Yani nur dairesi içinde vakf-ı hayat dedikleri, hayatımız Risale-i Nur’a vakfedilmiştir. Kendi özel hayatımız yoktur, sözümüze ona göre bakılsın.
Risale-i Nur’u ölçü yaparak konuşacağım. Risale-i Nur iki kanatlıdır biri imani mevzu, diğeri de Lahika Mektupları.
Lahikalar; kim, kime, ne, ne zaman, nasıl ve niçin, makam ve maksat gözetilerek, mecra vermek, yön vermek, toplumun ihtiyacında kılavuz olmak için yazılmıştır… Yani kimin yanında olacaksın, kimin yanında olmayacaksın… Neyin doğru ve yanlış olduğunu gösterir Lahika mektupları.
Şimdi piyasada Bediüzzaman Hazretlerinin talebeleri gibi görünen fakat Risale-i Nur’a muhalefet eden, ihanet eden kişilerin yazıları ve televizyon ekranlarındaki boy boy gösterilerine şahit oluyoruz. Onun için bu konuşmayı anlatmaya ihtiyaç duydum.
Kimi Risale-i Nur adına konuşuyor kimi de Risale-i Nur adına konuştuğunu söyleyip ihanet ediyor, yalan söylüyor. Risale-i Nur’da olmayan ölçüyü gösteriyor ve çarpıtıyor ve cerbezeyle başka maksat gözetiyor. Bunları biliyoruz. Başka bir şey anlatırken o kaideyi kullanıyor. Risale-i Nur’u bilmeyen kardeşlerimize Risale-i Nur’dan hem kitap söylüyor hem sayfa söylüyor… Cerbezeli bir zekavetle aldatıyor.
Üstad Bediüzzaman hazretleri iki yönetim sistemine iki ayrı çözüm getiriyor.
Birinci yönetim sistemi olan Padişahlıkla yönetildiği dönemine ait.
İkinci çözüm yöntemi ise çok partili dönemine ait tercih metodu.
Rahmetli Abdülhamit Han Hazretlerine tavsiyeleri, çözüm yolları göstermiş. Bir de 1950 ve 1960 tarihleri arasındaki (vefat tarihine kadar olan zamanda) çok partili döneme ait tercih yöntemi.
Siz kalkıp sanki şu zamanda padişahlık yönetimi varmış gibi Abdülhamit Han Hazretlerine gösterdiği tavsiyelerini getirip çok parti dönemi olan bu zamandaki insanlara söylerseniz yanlış yaparsınız. Oysa şimdi çok partili dönemde olduğumuzdan Rahmetli Adnan Menderes'e gösterilen tavsiyeler gösterilmeli.
Aldanmamanız için Risale-i Nur’da çok partili dönem için ortaya koyduğu ehvenüşşer kaidesini anlatacağım.
İlk önce şeriatta, İslam anayasası var, ona mecelle deniyor. Onun 29. Maddesinde; ‘’büyük zararı küçük zararla def edin’’ kaidesi var.
“Azamî şerre göre ehvenüşşeri tercih edin” gibi kaideler var.
Nedir o?
Büyük şer olmaması için küçük şer tercih edilir. 29. maddedir. Yani misal verirsem; kolu kangren olmuş parmağı kesersen kolu kurtarırsın. Yok parmağı düşününce sırf parmak hakkında konuşunca bu sefer kolun da gider. Kol gitmemesi için parmağın gitmesini nazara alın diye geçiyor. Yani büyük zararı, küçük zararı kabul ederek def ediniz. Büyük şerri küçük şerle bunun için; hayır denmemiş, ehvenüşşer denmiş. Bu da şer ama a’zami şerre göre küçük şerle telafi edin. Mutlaka ikisinden bir tanesi olacaksa ki mümkün değil olacak. O zaman bir Müslüman büyük şerrin karşısında olur, küçük şerri tercih eder. Yani; takdir etmiyor, tercih ediyor büyük şerre göre.
Ehvenüşşer, o da şer, hayır değil, şerdir ama azamiye göre ehvendir. Bir Müslüman, potansiyel azami şerrin karşısındadır. Karşısında durmasa otomatik olarak o ehvenişşer de şerdir zannıyla cerbezesiyle tercih etmese büyük şerrin gelmesini fiilen desteklemiş olur. Onun için Müslüman fiilen azami şerrin karşısındadır. Bunu Üstad hazretlerinden, külliyatından tek tek maddeledim onların hülasasını vereceğim ilk önce kaynakları söyleyeyim.
Ehvenüşşer konusu Bediüzzaman Hazretlerinin külliyatından 2. Emirdağ lahikası sayfa 245 şöyle diyor:
“Umum Nur talebelerine Üstad Bediüzzaman’ın vefatından önce vermiş olduğu en son derstir.” Nur talebelerine (bize) Üstad şöyle demiş;
Büyük şerre karşı ehvenüşşeri tercih edin… Madem siyasetçilerin bir kısmı Risale-i Nur’a zarar vermiyor, az müsaadekardır (Yani mutlak müsaade etmiyor ama zarar vermiyor müsaadakardırlar); ehvenüşşer olarak bakınız. Daha azam’ül şerrden kurtulmak için onlara zararınız dokunmasın, onlara faideniz dokunsun. (Demek ki azami şerrin karşısında ehvenüşşeri tercih edin ehvenüşşerin aleyhinde bulunmayın onlara zararınız dokunmasın onlara faideniz dokunsun diyor.)
Şimdi Nur adına çıkan kişiler azami şerri konuşmasında hiç gündeme getirmeden ehnevüşşerin eksikliklerini anlatsa anlaşılır ki bu Nur’un adına haindir. Çünkü Üstad Bediüzzaman onlara zararınız dokunmasın diyor. Peki Ehvenüşşer partisinin zararı yok mudur? Vardır tabii bir sürü parmak kesiyor ama nazara vermek ve azami şerri unutturmak cerbezedir.
Ortada bir vaka var, hadise var mesela 2017 referandum seçimi gibi evet ve hayır gibi. Bu vakayı unutturuyor sanki, Risale-i Nur’da ölçü yokmuş gibi. Farzedelim diye hayal dünyasında yeni bir parti ihtimaliyatları kurup, onun üzerinde mantık yürütüp, bu azami şerri unutturmak yöntemi yapılıyor. Bu da Risale-i Nur adına hain olduklarını gösteriyor. Hain tabirini kullanıyorum çünkü Risale-i Nur adına çıkmasaydı bir şey demezdim. Ama Risale-i Nur ve Bediüzzaman hazretlerini dillerine aldıkları için yazılarında ve konuşmalarında kullandıkları için Risale-i Nur’a bilerek yanlışlık yaptıkları için onlar Nur’un hainleridirler. Risale-i Nur’a bilmeden değil bilerek zarar veriyorlar. Efkar-ı Ammeye de yanlış gösteriyorlar Risale-i Nur’u.
Şimdi ben Bediüzzaman Hazretlerinin Emirdağ ve Kastamonu Lahikasından ehvenüşşer hakkında mektuplarını okudum, tek tek uzun olmasın diye 9 tane ana başlık altında hülasalandırdım.
Bediüzzaman hazretlerinin hayatı ve hizmetinin seyri ve çıkış tarihi malum Cumhuriyet Halk Partisi, M. Kemal karşısında ömrünü bununla mücadeleyle geçirmiş. 28 sene hapis, sürgün 28 defa zehirlenmelerle geçirmiştir. Ve CHP’nin zulmüne ve zalimine karşı -dine verdikleri zararı anlatacak değilim, herkesçe malum- mücadele etmiştir, ömrünü ona adamıştır. Ve Üstad hazretleri bize İkinci Emirdağ Lahikasının 206. sayfasında azami şerrin Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu, kemalizm rejiminin olduğunu gösteriyor ve Emirdağ-1 264’te Kemalizm rejiminin yine Emirdağ-1’de 208’de Kemalizmin, CHP’nin bu millete azami şer olduğunu gösteriyor.
Buna karşı çıkacak olan parti hangisidir?
Bir kere ölçü şu: Duvara çivi çakıp Kur’an asarlar. Bu misal gibi CHP partisi azamişer olarak sabitle.. Azami şerrin karşısındaki ehvenüşşer karşına çıkar. Eğer azami şerri kaçırırsanız ehvenüşşeri de göremezsiniz. Hz. İbrahim’i (as) en iyi gösteren Nemrud olduğu gibi... İmam-ı Şafii hazretlerine demişler ki “Efendim fitne fesad olduğu zaman doğru-yanlış, iman-küfür, karanlık-aydınlık birbirine girdiği zaman biz doğruyu nasıl bulacağız?" İmam-ı Şafii "Düşmanın okunu takip edin, o sizi dostunuza götürür” demiş.
Herkes piyasada "İbrahim benim, Musa benim" diyor. Hangisinin İbrahim olduğunu bilmiyoruz. Nemrutun okuna bakın sizi İbrahim’e götürür. Firavunun okuna bakın sizi Musa’ya götürür. Azami şerrin okunu takib edin, o sizi ehvenüşşere götürecek. Onun için a’zami şerri kaybederseniz hem İbrahim (as)’ı hem de Musa (as)’ı kaybedersiniz. CHP, Müslümanların ve İslamiyet’in karşıtıdır. Bu azami şerdir, onun okuna bakınız. Böyle olduğu zaman CHP’yi nazara vermeyip; konuşmalarında Nur adına çıkan birisi ehvenüşşer partisinin kusurlarını eksiklerini söylüyor ve hiç CHP’ye dokunmuyorsa bilinki bu Nur’un hainidir, aldatıyor.
Ben şimdi Emirdağ 1 ve 2 Lahikasını ve Kastamonu Lahikasını ve Tarihçe-i Hayat’ı okudum. Ehvenüşşer maddesini 10 maddeye topladım onu büyük bir çalışmadan sonra hülasa yaptım size takdim ediyorum. Ehvenüşşer maddelerinden birisi şeriattakini söyledim hukuk-u İslamiye kamusu kavaid-i külliye madde 29’du. Büyük şerri küçük şerrle def ediniz vardı. Şimdi Risale-i Nurda Ehvenüşşer şartlarından; Ehvenüşşer partisi kimdir? Azami şer Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Onun karşısında dindar gözüken, Demokrat gözüken, müspet gözüken partiler var. Hangisi ehvenüşşer?
1-Dine dost olması lazım, manevi değerlere hürmetkar olması lazım.
2-Hürriyet-i Şeriyye’ye vesile olması lazım. Yani; dini hayatı yaşamamıza karşı olmayacak ve halkın dini hayatına müdahale etmeyecek.. Allah’ın verdiği farz gibi emirleri yaparken devlet ona müdahale etmeyecek..
3-Şeair-i İslamiye’yi ihya etmeye gayret etmesi, Kur’ana serbestiyeti getirmesi. Mesala cemiyette şeair-i İslamiye ve sünnet-i senniyeyi ihya etmeye gayret gösterecek. Okullarda Kur’ani derslerle beraber Peygamberimizi (asm) anlatmaya müsaade edecek.
4-Tek başına ayakta duramayacağını bilip İttihad-ı İslam’ı gaye edinip İslam Birliğine güç vermesi. İttihad-ı İslamı kendine nokta-i istinad yapması lazım. Yaparsa bu milleti anarşilikten ve komünistlikten kurtarabilir.
5-Birisinin hatasıyla başkalarını mesul etmeyecek, yoksa zulüm damarı çalışır ve o parti zulüm yaptığı için yıkılır. Yani hata yapanın çoluk çocuğunu, yakınını hatta cemiyetini de mesul etmeyecek. Hatayı hata yapana has kılacak, yoksa zulüm damarı genişler ve onlar da payimal olur.
6-Menfi milliyetçiliği terk edecek, İslamiyet milliyetçiliğini esas alacak.
7-Memuriyet hakikatte bir hizmetkarlık olduğu halde bir hakimiyet bir ağalık birer Nemrutçuluk ile nefse gayet zevkli bir hakimiyet mertebesini bir kısım memurlara rüşvet olarak vermeyecek. Memuriyet hizmetkarlıktır ağalık ve tahakküm vasıtası değildir. Memurlarına dikkat edecek halka ağalık ve tahakküm vesilesi yaptırmayacak. Küçük nemrutçuluk haline memurların gelmemesi lazım. Halkı rüşvetlerle ezdirmemesi lazım.
8-İslami ilimlerle fen ilimlerini cem edip dava adamları yetiştirmeleri lazım. Mekteplerinde fen ilimlerinin yanında din ilimleri ile de donatılmalı.
9-Şahsi ihtiraslarıyla değil, halkın temayülatlarının ekserisine göre davranacak. Azınlığın isteklerini değil halkının ekseriyetini teşkil eden tarafın isteklerini yerine getirmeli.
10-Azami şer olan CHP’yi durdurabilecek kemiyette (sayı çokluğuna) karşılık lazım.
Bir parti düşünün ki uçuyor, kaçıyor, evliyay-ı azime! İçlerinde çok değerli alimler de olsa bir avuç.. Azami şerr olan CHP’yi sayı bakımından durduramazsa bu partiye oy verilmez. Ehvenüşşer neydi? Bu azami şerri durdurabilecek sayı çokluğunda olmalı. Çünkü şeyh-ül İslam seçmiyoruz. Azami şer olan CHP’yi durdurmaya çalışıyoruz.
Şimdi eğer Nur adına konuşurken, azami şerden bahsetmiyor, sırf ehvenüşşerri tenkid ediyorsa bunun Nur adına hain olduğu bellidir. Zira; Münazarat’ın 17. sayfasında şöyle geçiyor: “Zerratı günahlardan mürekkeb bir hükumet tamamıyla masum olamaz. Demek nokta-i nazar hükumetin hasenatı seyyiatına tereccühtur. Yoksa seyyiesiz hükumet muhal-i adidir. Ben öyle adamlara anarşist nazarıyla bakıyorum. Zira onlardan birisi –Allah etmesin – bin sene yaşayacak olsa, adeta mümkün hükumetin hangi suretini örse hülya ile yine razı olmayacak. Şu hülyanın neticesi olan meylüt tahrib ile o sureti bozmağa çalışacak.”
Bu cemiyetten çıkan bir partinin içinde sen, ben varız. Yani bozuk insanlardan müteşekkil. Uyduruk adamlarla bir araya gelen bir partide yani günahlardan mürekkeb bir parti tamamiyle masum olur mu? Tamamıyla masum, hatasız lider dört halifedir. Ömer bin Abdülazizi Emevi, bir de o var beş. Hükumet değil insan da öyledir. Dinimizdeki ölçüde: Bir sevabı var Allah cennete koymuyor. Bir günahı var cehenneme koymuyor. Ne yapıyor? 13. Lem’ada diyor Muvazene-i amal yapıyor. O kişinin hasenatını, seyyiatını, iyiliğini, kötülüğünü muvazene ediyor. Hangisi galipse ona göre muamele ediyor. Yüzde 51 bir kulunun haşir meydanında iyiliği fazlaysa yüzde 49 kötülüğü varsa bu adam iyi adamdır. Demek ki hükumet de böyledir, insan da böyledir. Hataları da olacak günahları da olacak ama iyilikleri fazla olmalı.
Günahlardan meydana gelmiş bir parti, partiyi oluşturan sen, ben oluşturuyoruz bu partiyi. Biz ne kadar temiziz ki bulunduğumuz parti de temiz olsun! Demek böyle bir şey tamamen masum olamaz.
Peki ne diyor Bediüzzaman? Nokta-i nazar hükumetin hasenatı seyyiatına mı, seyyiatı hasenatına mı, hangisi galib? Yoksa seyyiesiz bir hükumet muhal-i adidir. Yoksa eksiksiz, kusursuz, hatasız, zulümsüz bir hükumet olamaz. Beş tane halifenin dışında böyle bir şey yok. Kusursuz bir hükumet arayan kusur arıyor, eksik arıyor, onları öne çıkarıyor. Kusursuz bir hükumeti arayanlar kimlerdir? Kusursuz parti arayanlara ‘’ben böyle adamlara anarşist nazarıyla bakıyorum” diyor Üstadımız.
Kusursuz hükumet arayanlardan biri başa geçse kim geçerse geçsin kimseyi beğenmez. Mutlaka kusur bulur. İyilik yapılsa “mecburdur yapmaya” derler. Çünkü bunlardan -Allah göstermesin- bu kusursuz hükumet arayanlardan bir tanesi başa geçse kim geçerse geçsin beğenmez. Böyle tipler var yani ille kusur bulur.
Azami şerre hiç dokunmuyorsun. Köprü, yol yapmış diye bahsedilse vazifesi diyorsun. CHP bunu da yapmıyordu. Tam tersine camileri yıktı ahıra çevirdi. Hiç köprü fabrika da yapmadı neden ona vazifesi olduğu halde yapmıyor niye demiyorsun? Bu taraf yapınca zaten vazifesidir yapacak diyorsun ama yapmayan vardı. Niye vazifesini yapmayanlara toz kondurmuyorsun?
İşte bunlar kimdir Bediüzzaman’ın tabiriyle anarşist tipli insanlardır. Şu hülyanın neticesi olan meylüttahrib ile o sureti bozmaya çalışacak. Böyle bir zannediyor kafasında bir şey kurguluyor. Kusursuz bir adam arıyor, kusursuz bir hükumet arıyor bulamayınca da ona hücum ediyor. Azami şerri diline bile almıyor. Bundan anlaşılıyor ki Risale-i Nur’un ölçüsü değil ama Risale-i Nur adına konuşuyorsa o zaman Risale-i Nur’u çarpıtıyor. Çünkü Risale-i Nur "ehvenüşşeri esas alın, onlara zararınız dokunmasın, onlara faideniz dokunsun. Asayişe dokunmayınız" diyor. "Biz Nur talebeleri manevi asayiş memurlarıyız" diyor. Bir de kesinlikle bir nur talebesi asayişe dokunmayacak. Eğer asayişe dokunuyorsa kesinlikle Nur talebesi değildir. Nur talebeleri iman hizmetiyle meşguldür. Siyasetle alakaları yoktur. Seçim geldiği zaman ehvenüşşeri ölçü yapıp a’zami şerre karşı ehvenşerri fiilen desteklerler.
Üstad hazretlerinden bir misal verip mevzuyu kapatacağım. Üstad hazretleri seçime gidiyor. Seçime gitmemek suçtur. Bir Müslüman potansiyel olarak iki şeyin karşısındadır. Azami şer, ehvenüşşer. Bir Müslüman ehvennüşşeri tercih eder azami şerre göre. Eğer oy kullanmaya gitmezse otomatik olarak azami şerri desteklemiş olur. Çünkü gitseydi azami şerre oyuyla bir tokat vuracaktı, vurmadı. Yani bir kantar düşünün iki kefede taş var bir kefenin havaya kalkmasını istiyorsan ya öteki kefeden taş kaldırırsın veyahut öteki kefeye taş koyarsın. Aynen bunun gibi…
Rahmetli Adnan Menderes döneminde aziz Üstad Hazretleri seçime gidiyor, sandık tek. Üstad bilmiyor mu? Sandıkçılara soruyor “evladım ben Demokrat Partisine atacağım onların sandığı nerede” diye soruyor. "Efendim hepsi aynı kutuya atılıyor" diyorlar. Üstad da "öyle mi" diyor. Üstad oradaki saftirik insanlara ve memurlara ‘ihsas-ı rey’ ediyor. Çünkü CHP o zaman seçimi şöyle yapardı: Alenen açık oy kullandırıyor ama sayımı gizli yapılıyordu. Zulmü görüyor musunuz… Hiç rey atmamak İslam’a ve Risale-i Nur’a zıttır. Eğer oyunla azami şerrin karşısında olmazsan başımıza CHP gelir. Sen de oy kullanmamakla CHP’nin gelmesini şuursuz olarak desteklemiş olursun.
Azami şerri nazara almadan da ehvenüşşeri bulamazsın. Ehvenüşşerin böyle 10 tane maddesi var. Yani, herkesçe Nemrud ortada. İşte onun karşısındaki de İbrahim (as) gibi olur. (Bu bir misaldir.) Netice; 16 Nisan 2017 referandum seçiminde, Cumhuriyet Halk Partisi ve o safta olanlarının tümü azamüşşer’dir. Bunlar Hayırcılardır…
Bu azamüşerrin karşısında olan Ak Parti ve bu safta olanlar da ehvenüşşer tarafındadırlar. Bunlar da Evetçilerdir.
Hayır tarafında olanlardan numune için, İslam’ın ezeli düşmanı olan İngilizler, Almanlar, Hollandalılar, Avrupanın haçlıları, Ruslar, ABD, İsrail, CHP, PKK, FETO, Haydar Başçılar, Doğu Perinçek’çiler... Dünyada İslama düşman olanların alayişi..
Evet tarafında olanlar ise; İslam coğrafyasındaki mazlum ve mağdur veya bir ümit diye bekleyen garibanlar… İstikametli tüm dini cemaatler... Nakşiler... Kadiriler… Nurcular… Ve istikametli tüm tarikatlar...
Kardeşiniz Hasan Akar…www.nurdersi.com
Allah (cc) istikametten ayırmasın..amin…