Selahattin GEZER
Hava tarlası
Yürürken, otururken, çalışırken, yanımızda yöremizde havada ki sesler ve görüntüler… İyisini de kötüsünü de alıcısı bulunan yürekler hisseder. Belki ani sevinçlerimiz, ya da hüzünlerimiz etrafımızda oluşan güzel görüntü ve seslerden, ya da kötüsünden kaynaklanıyor. En güçlü alıcı olan kalp, asit yağmuru gibi çirkin ses ve görüntülerden etkileniyor da biz başka rahatsızlıklara veriyoruz.
Kaç kez geçmişten bugüne tazeliğini yitirmemiş güzel sözler ve görüntüler içimizi ferahlatmışta hiç farkında değiliz. Kaç kulağa farklı frekans olduğu için, anlamadığımız ama Efendimiz ( s.a.v.)’in merhem sesi girmiştir de, ya da O’na gelen ilk Vahiy: “oku”sesi, havayı çınlatıyor da biz bilememişiz.
Hava tarlasında hiç kış yok, ayaz yok, hep ılık bir bahar olan cıvıl cıvıl bir tarla. Etrafımızı saran hava dopdolu, öyle harika ürünler var ki… Melekler ve temiz ruhlar bu tarlayı her daim seyretmekteler… Zeminle yarışan muhteşem bir güzellik, belki bu güzelliği duyguları kalbi pırıl pırıl olanlar, hayata bakışı duyguları kirli olmayanlar izleyebiliyorlardır...
Bozulmayan çiçekler, meyveler, kelam bülbüllerinin ağızlarından çıkan kelimeler süzülüyorlar o boşlukta... Kocaman binaları yerle bir eden, ağaçları kökünden söküp deviren kasırgalar, hortumlar, görüntüleri bozmadan karıştırmadan, en küçük teferruatına kadar Allah’ın izni ile cihazlarımıza ulaştırıyor. Fırtınaların, boraların hükmedemediği bir avuç hava içinde sesler, görüntüler şekil değişmeden bizlere ulaştıran Allah, görüntülerimizin seslerimizin dikkat etmemiz gereken değerde olduğunu bizlere hatırlatıyor.
Bütün o ses ve görüntüler içinde baş solist Kur’an bülbülü ve kâinatın gülü olan Efendimize ait sesler görüntüler… Etrafımızı saran havada Hz. Bilal’ın yürekleri yakmış ezanı, Hutbedeki Hz. Ömer’in çok uzaklara emir verircesine: "Ya Sâriyetu, el-cebele, el-cebele!" seslenişi var. Ulu batlı Hasan’ın surlarda ki ve Bedirde’ki kahramanların Allah Allah haykırışları… Ahhh! En önemlisi Kuran’nın baş bülbülü Efendimizin dudaklarından dökülen Kur’an ayetleri var… Melaikelerin yiyecekleri içecekleri her daim işittikleri bu mübarek sesler, görüntüler…
Keşke ağzımızı filtrelesek, dilimizin arıtması olsa da bizlerden çıkan sesler görüntüler, hava âlemi içinde çirkin ve arızalı kalmasa. Etrafımızı saran hava güzel görüntüler ve seslerimizle ebedi âlemde ocak batıran mahsul olarak önümüze konulmasa. Her güzel söz, sevgi dolu sesler, Kuran hakikati dolu cümleler, hava tarlasına hâsılatı ebedi âlemde olacak güzel ekin ekmelerdir…
Şükürler olsun ki ağzı filtreli, arıtmalı olanlar, dili hakikat konuşanlar varda hava âlemi bayram yerine dönüyor, melaike ve ervah için resmigeçit oluyor… Hakikat rençperleri, dilleriyle hava tarlasına serperler cennette meyvesini yiyeceği tohumları… Milyonlarca ağızdan çıkan Kur’an ve iman hakikatleri, okunan cevşenler, çekilen tespihler, yürekten gelen dualar kırılmamamız için, dağılmamamız için bize ve duygularımıza güvenli ambalaj, kırılacak eşyayı koli içinde muhafaza eden köpük gibi.
Bu kadar emniyet altına alınan insan, kendini bile bile tehlikeye, garanti dışına, söylemiyle çirkin görüntüsüyle nasıl atar? İnsan hava tarlasına nasıl güzel mahsul ekmez, havayı kirletir ervahı ve melaikeyi rahatsız eder? Diller nasıl hak ve hakikati savunan kelimeleri değil de ehli küfürü sevindiren söylemi ile hava tarlasına dikeni, çalıyı çırpıyı, taşı kayayı gönderir? Hiç mi ağzımızdan çıkan kötü söz ve bize ait kötü görüntü yok? Elbette var. Ama Allahın da sansürü var, tövbe gibi muhteşem bir kapı var. Tövbelerimizle sansüre uğrayıp, inşallah tertemizce Levh-i Mahfuz’a öylece kaydedilir. Allah hava tarlasına arkada güzel görüntüler, hakikat dolu sesler bırakarak gitmeyi nasip etsin inşallah.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.