Serdar BİLGİN
Hayat Apartmanı
Nietzsche ve Babaannem, Ay Terapisi, Aynalar Koridorunda Aşk, Yakınlık, Giderken Bana Bir Şeyler Söyle, Dünyanın Üç Yüzü, Evlilikler Yalnızlıklar Umutlar adlı kitapları ile tanıdığımız Mustafa Ulusoy, son kitabı olan “Hayat Apartmanı” romanını okuyucuları ile buluşturdu.
“Ey dünyaperest insan! Çok geniş tasavvur ettiğin senin dünyan, dar bir kabir hükmündedir. O dar dünyada, bir musibetin tahrikiyle kımıldansan, başını, çok uzak zannettiğin duvara çarparsın.”
Okuyucu ile buluşan kitap; derdin, kederin, zulmün, acının içinde boğuşan ve hayata tutunamayan ruhlara bizleri şahit ediyor, hakikate dönük bir sorgulamaya zemin hazırlıyor. Hayat neydi? Yazar, pencereleri kapalı, perdeleri çekili, koridorları sessiz, odaları dilsiz bir apartmanda hayatı tarife tercüman olmaya çalışıyor.
“Onu endişe ediyorsun, bunu endişe ediyorsun.
Ötekine takıyorsun, berikine takıyorsun.
Şunu dert ediyorsun, bunu dert ediyorsun.
O niye oldu, bu niye olmadı diye gece gündüz mutsuzluğa gark oluyorsun.
Sonra, ölüyorsun.
Hepi topu bu mu yani?”
Melekler hoş geldin diyor, sonra Ölüm Meleği geliyor, “Tamam, buraya kadar,” diyor ve hayat bitiyor. Hepsi bu kadar mı? Hayat nedir? Bu soruların cevabını aramak için “Hayat Apartmanı”nda daire kapılarını aralıyor, çaldığımız her kapının ardında, bilinmedik âlemlere misafir oluyoruz.
Bu apartmanda evhamına evham katan, benliğinin çevresinde dönüp duran, varlık içinde yokluk çeken, aralarındaki beş metre mesafeyi beş bin metreye çıkaran, hakikat ile hayali birbirine karıştıran daire sakinleri yaşıyor. Önemsenmemiş, korkuları ile baş başa kalmış, yüreği sıkışmış bu insanların mutluluğa, hakikate dönük adımları var. İnsanın hayatı gibi eğri büğrü çizgileri andıran adımlar bunlar. Pürüzsüz değil; bir kalpte hem muhabbetin hem öfkenin hem de adavetin beraber yaşamaya çalıştığı adımlar bunlar. Ancak bu adımların da bir kıvamı olmalı idi. Kıvamı tutturmak hayati meselemiz. Bir kalpte hem muhabbet hem öfke ve adavet uzun müddet beraber yaşayamaz. Biri diğerini mutlaka alt eder. Muhabbetin, sevginin en büyük düşmanı kırgınlıkların, hayal kırıklıklarının sebebiyet verdiği kızgınlıktır, öfkedir. Küçük bir muhabbet, küçük bir sevgi, küçük bir iyilik ya da Allah ile her daim kurulan ilişki bütün dengeleri değiştirebilir. Zihnimizi boş kuruntulardan, gereksiz şekilde geçmiş ve gelecekle meşguliyetten kurtarır.
Bu bilinç ruha endişe, korku, huzursuzluk yerine büyük bir ferahlık, sınırlamalardan kurtuluş, özgürlük, hafiflik verir. Sebeplere müracaat etmenin, sebeplerin kapısını çalmanın yorgunluğundan ruhu arındırır. İnsan, sonsuzluğun görkemini duyumsar. Bir adım atar ve başka bir âlemin, üzerindeki tüm emanetlerden kurtulmanın sırrına vakıf olur. O âlemden gelen bir esinti, bir rayiha, bir ışık huzmesini hisseder. Muazzam bir sessizlik deryasında yüzer; kuytuluklara tünemiş, uykuya dalmış kuşların sessizliğinin huzuruna yakın bir huzur, bir battaniye gibi tüm hücrelerini sarıp sarmalar. O an insanların merak ettiği birçok sırra vakıf olduğu bir andı.
İşte, daha “hayat nedir ölüm nedir”den bihaber, dünyaya kazık çakacağını sanan bu çaylağa cevabımdır. Ha, ona ne kadar tesir eder, bilinmez.
Beni, yani Hayat Apartmanı’nı yıkıp daha sağlamını, daha gösterişlisini, daha para getirecek olanı yapın bakalım. Size tavsiyem, boşa heveslenmeyin.
Vay size vaylar size! Hayat denilen insan apartmanı gün begün yıkılırken, her betondan apartman da yıkılıp ölümü tadacak. Üzerinde yaşadığımız Dünya da yıkılıp harap olacak. Dünya’nın içinde misafir olduğu kâinat denilen âlem de yıkılıp harap olacak. Ve sonra ebedi âlem yaratılacak, sonsuzluk başlayacak. Hepsi bu işte. Başı da sonu da bu.
Yazar, hayat apartmanı sakinlerinin vehimlerindeki hayatın gerçeğinden bin kat daha zor, bin kat daha ağır olduğunu gözler önüne serer. Dünyanın dört bir yanına saçılmış hayatları, kederle sevincin; vedayla kavuşmanın birbiri içinde eriyip kaynaştığı, bir ve tek olduğu noktada birleştirir. Hayatımızı ve kalbimizi arındırmamızın gerekliliğini ortaya koyar.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.