Hayat arındırıyor

İnsan, çekilmezin tahammüle döndüğü dinamik ve dayanıklı sistemin ilahi kurgusudur. En aşılmaz yolda birde yol kaybedersiniz, feleğiniz şaşar ama birazdan sizi yeni bir müjdenin beklediğini düşünemezsiniz bile o anda.

Sonra karın üstünde yürürken altında ayağınızı kaydırır buzlanmış alt tabaka ve derinleşmiş buzullar. Yine düşersiniz, kafanız kırılır, belki de belinizi incitirsiniz, ama yine kalkar yürürsünüz, kendinize gelirsiniz, bir an için afallarsınız, gerçekten "feleğiniz şaşar", tam da "Felek bi rahm" diyecek noktada birde içinizde ferahlama arzusunun meltemsi diyaloğu sizi sabırsızlığınızla ve çekilmez dediğiniz anınızla yüzleştirir.

İnsan, sabır küpü olacak kadar mütehammil, en ufak bir diyalogdan köprüler atacak kadar dayanıksız ve aynı zamanda yeni bir diriliş destanını o anda yazıp zihin formatından kalbin derinliğine akıtacak yeni bir inkişafı besleyecek kadar muazzam ve anlaşılmaz bir ruhun serencamına sahiptir. Sahibi ona bu emaneti "geçici sahiplik" olarak vermiş.

İnsan, acılarının sevincidir. Hüznünün umududur. Sabrının mükafatıdır. Teyakkuzun ızdırabıdır. Vicdanın dokusal refleksidir. Aklın sorgularken bitap düşen çaresizliğinin ilacıdır.

Kalbin yumuşak ama bir o kadar katı değişkenliğinin sermayesidir.

Bilinmezin açılımıdır. Bilginin işleticisidir. Hayatın işçisidir. İşi verende alanda hakiki sahibidir.

İnsan yorulduğunda bitap düşmez ama dinlenmek ister, tekrar dinlenmeyi hak edecek bir yorgunluk için.

İnsan şükürle su testisini çatlatsa da suyun bir kısmını çeşmeden eve yetiştirecek kadar hızlı, tekrar kaza yapmadan ve yara almadan dikkatle taşıyacak kadar bir çift sistem, yedekleme ve tedbire sahiptir.

Hayatın çilesi kalibresidir aynı zamanda. Sıkıntısı bir lütuf, fedakarlığı bir ihsan, meşakkati bir ikramdır insana.

Bunlarla pişer, arınır, arındırır, yoğrulur, feleğin çarkından geçer. Kendi geçici ve suni varlığından sıyrılır, kabuklarından kurtulur. Bu kurtuluş, vücuda yapışmış kabuk yerini ve bağlanmışlığının yara izini bıraksa da birbirini tasfiye eden sistemdir bu süreçler.

Kimse kendi keyfinin kahyası, iradesinin belirleyicisi ve mutlak varlık zemininin ev sahibi veya kiracısı bile değildir.

Herkes işçidir, ırgattır, üstünde model biçilen bir figürandır ve cüzi iradesiyle bu sürece liyakat kesbetmek için çabalayan bir varlıktır.

Arındığınız kadar zihni ihatanız ile barındırır, kuşatır ve yekdüze formatların kıskacından kurtuluşunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum