Şahin DOĞAN
Hekimoğlu İsmail
Yıllar önceydi. Urfa'da bir caminin arka bahçesinde garip bir hayatın içerisindeydim. Evden kopuk, aileden kopuk, okuldan kopuk, gerçeklerden kopuk bir hayatın içerisindeydim. Ne yaptığımı, neden yaptığımı, niçin yaptığımı bilmiyordum. Her şey bir talihin, bir kaderin neticesiydi belki.
Bir gün o cami bahçesinde öylesine dururken düzgün giyimli, hafif sakallı, başında kep, her halinden Urfalı olmadığı anlaşılan bir insan bahçeye girdi ve oradaki gülleri manalı bir şekilde derinden kokladı. "Ne kadar güzel bir bahçe değil mi? dedi. Yanına yaklaştım "merhaba hocam buyrun içeri geçelim" dedim. Büyük bir nezaketle kabul etti, burada neler yaptığımı sordu. Kısaca neler yaptığımı anlattım. Dikkatle dinledi ve şöyle dedi: "Maşallah, devam et kardeşim, bizim kitapları boşver, Risale-i Nur oku, inşaallah bir gün Risale-i Nur profesörü olursun" dedi.
Çok sevinmiştim. Ve yıllarca bu ideale ulaşmak için çaba harcadım. Kalkıp gittikten sonra arkadaşlar Hekimoğlu İsmail olduğunu söylediler. O akşam Urfa'da verdiği konferansına gittim. Sonra Minyeli Abdullah, Derdimi Seviyorum, Müslüman ve Para gibi kitaplarını okudum. Minyeli Abdullah filmini Milli Gençlik Vakfı'nda onlarca kez izledim. Her defasında gözyaşı döktüm. Çünkü anlatılanların bir film olduğunu henüz bilmiyordum.
Yıllarca onun gibi bir insan, onun gibi bir müslüman olmak istedim. Sonra bütün bu isteklerimin tatlı bir rüyadan ibaret olduğu gerçeğini kabul etmek zorunda kaldım. Dün akşam vefat haberini aldım. İçime garip bir hüzün çöktü. O sakallı masum hali canlandı gözümde. Ne yapacağımı bilemedim. Rabbim rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşaallah.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.