Hindistan’da 100 binler Risale-i Nur dinledi
Hindistan’ın çeşitli eyaletlerinde üç farklı üniversiteyle işbirliği içinde Bediüzzaman konferansları düzenlendi
Mustafa Çalışan'ın haberi:
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Hindistan’ın çeşitli eyaletlerinde üç farklı üniversiteyle işbirliği içinde Bediüzzaman’ın fikirlerinin tartışıldığı üç farklı konferans düzenlendi.
Türkiye’den giden heyetle birlikte takip ettiğimiz sempozyum Hindistan tarihinde bir ilk niteliği taşıyordu.
Hindistan tarihinde ilk kez Bediüzzaman’ın fikirlerinin anlatıldığı konferansların ilki 29 Ocak pazar günü Karela eyaletinin önemli üniversitelerinden Darul Hüda İslam Üniversitesi’nde binin üzerinde yüksek lisans, doktora öğrencisi ve akademisyenlerin katılımı ile gerçekleştirildi.
Kur’an tilaveti ve dua ile açılan konferansın açılış konuşması Darul Hüda Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahaüddin Nadwi tarafından yapıldı ve Türkiye’den Abdullah Yeğin, İhsan Kasım Salihi, Ali Katıöz, Rıza Akçalı, Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, Prof. Dr. Faris Kaya, ABD’den Prof. Dr. Thomas Michel, Prof. Dr. Irfan Omar, İngiltere’den Prof. Dr. Colin Turner, Kanada’dan Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, Dubai’den Prof. Dr. Abdulhakim El-Enis, Hindistan’dan Dr. Onampilli Muhammad Faizy, Dr. Faisal Hudawi, Dr. Bahauddin Hudawi, Dr. Said Hudawi Nadapuram, Prof. Dr. Sayed Abdul Muneem Pasha birer tebliğ sundu. Konferansa kayıt yaptıran bütün katılımcılara sertifika verildi.
Üniversitenin kampüsünde gerçekleştirilen konferansın ikinci bölümüne öğrencilerin yanı sıra bölge halkı da katıldı. Akademisyenler beş binin üzerinde katılımcıya hitap ederek Risale-i Nur ve Bediüzzaman hakkında birer konuşma yaptı. Kerala Eyaleti eğitim bakanının da katıldığı bu açık hava konferansının son konuşmacısı Abdullah Yeğin İhlas Risalesi’nden bazı pasajlar okudu ve üniversiteye İİKV adına birer takım İngilizce ve Arapça Külliyat takdim etti.
Konferanslar zincirinin ikinci ayağı, yine Kerala’nın en büyük üniversitelerinden Jamia Markazu Saquafathi Ssunniyya’da düzenlendi. Konferansın birinci bölümünde yaklaşık on bin kişiye hitap edildi. Sri Lanka milli eğitim bakanının yanı sıra beş bin öğrenci arasından seçilen en başarılı beş yüz yüksek lisans ve doktora öğrencisinin ve çok sayıda akademisyenin hazır bulunduğu bu konferansta Eski Bakan Rıza Akçalı ve Prof. Dr. Abdulhakim el-Enis Türkiye’den selamlar iletti Risale-i Nur ve Üstad Bediüzzaman Said Nursi hakkında bilgi verdi.
Yüz binlerce kişi katıldı
Daha sonra Mevlid-i Nebevi münasebetiyle üniversite tarafından Kerala’nın geneline hitap eden büyük bir program gerçekleştirildi. Peygamber Efendimizi (SAV) anma ve anlama adına sabah saat 9.00’da başlayan program gece 24.00’e kadar devam etti. 500 bin kişi Peygamber efendimizin sakal-ı şerifini ziyaret etmek ve efendimizle ilgili sunumları dinlemek üzere toplantıya katıldılar. Yüz binlerce insanın on stadyum büyüklüğündeki dev bir alanda salatü selamlar ve tekbirlerle olağanüstü bir güzellik oluşturdukları bu atmosferde Türkiye’den gelen misafirlere de söz imkanı verildi.
Dünyanın en büyük ikinci ülkesi olan Hindistan’da yüz binlerce insanın ilgi ve dikkatle dinlediği, Risale-i Nur külliyatındaki kâinatın efendisi ile alakalı bölümler katılımcıların Allahuekber nidalarıyla karşılandı. (Hindistan’da yaşayan Müslümanlar arasında alkış adeti yok; beğenilen cümleler ve kelimeler Allahuekber nidalarıyla ifade ediliyor.)
Büyükelçi de ilgi gösterdi
Konferansların üçüncü ayağı Yeni Delhi’deydi. Jawahurul Nehri Üniversitesi ve İİKV işbirliği ile 1-2 Şubat günlerinde yapılan Nursi konferansa beş yüze yakın yüksek lisans, doktora öğrencisinin yanı sıra ve çoğunluğu Hindistan’dan olmak üzere çeşitli ülkelerden 43 akademisyen katıldı. Bu konferans Hindistan’da ilk defa gerçekleştirilmesi yönünden önem taşımaktadır.
Üniversitenin Arap ve Afrika Çalışmaları dekanı Prof. Dr. M.A. Islahi açılış konuşmasında “Yüz yıl önce fikirleriyle dünyaya gelen bu zatı yeni tanımanın sevinci içerisindeyiz. Ona Bediüzzaman ismi verilmesi boşuna değildi çünkü kendisi bu ismi hak etti ve çok sıkıntılar çekti. O İslam’ın bir şiddet dini olmadığını öğretti” dedi.
Hindistan Devlet Bakanı Janab Arif Muhammad Khan ise “Jawahurul Nehri Üniversitesi bugün sadece bir iki ülkenin değil bütün insanlığın ihtiyacı olduğu bir konuda konferans düzenliyor ve çözüm önerileri sunuyor. Bu konferans vasıtasıyla Risale-i Nur-u araştırdım, okudum ve onu ‘Bereket-ul Kuran’ olarak tanımlayabilirim. Yani Bediüzzaman yazdığı risalelerin hakikatlerini Kuran’dan almıştır.”
İİKV İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya ise konuşmasında Hutbe-i Şamiye’de Bediüzzaman’ın yüz yıl öncesinden günümüze çözümler sunduğunu ve bugün hala bu çözümlere insanlığın çok ihtiyacı olduğunu belirterek Hutbe-i Şamiye’deki altı hastalığı anlattı ve bu hastalıklara Bediüzzaman’ın nasıl çözüm ürettiğini açıkladı. Ayrıca Bediüzzaman’ın risalelerinde en çok kullandığı ayetin “Vela veziratun vaziratun vizra uhra” (Kimse, başkasının günahıyla suçlanamaz/ günahlanamaz) olduğunu ve bunun günümüz için çok ayrı bir anlam ifade ettiğini belirtti.
Jawahurul Nehri Üniversitesi, Edebiyat ve Kültür Çalışmaları dekanı Prof. Dr. R. N. Menon ise konuşmasında “Bugün maalesef din adına öldürülen insanların din adına kurtarılanlardan fazla olduğunu görmekteyiz. Bunun sebeplerinden birisi vahiy kaynaklarının yanlış tefsir edilmesidir. Bediüzzaman’a bu konuda çok ihtiyacımız var, o altı bin sayfalık eserlerinde Kur’an’ı akıl ve kalbin işbirliği ile tefsir etmiş ve insanlığa sunmuştur. Bediüzzaman’ı ben de bu konferans vasıtası ile yeni tanıdım. Onun ‘En büyük düşmanlarımızdan birisi cahillik ve bu düşmana ilimle karşılık vereceğiz’ demesi beni çok etkiledi ve bu yüzden konferansı düzenleyenlere çok teşekkür ediyorum” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Yeni Delhi Büyükelçisi Burak Akçapar sempozyumun kapanış oturumunda Türkiye’den gelen akademik heyete teşekkürlerini ifade ederek ülkemizin tanıtımı adına çok önemli bir hizmet ifa edildiğinin ve Türkiye-Hindistan arasındaki sosyal ve ekonomik diyaloğun gelişimine katkı sağlandığının altını çizerek katılımcılara çeşitli hediyeler takdim etti.
Risale-i Nur onlara da ulaştı
Hindistan’ın üç farklı üniversitesinin işbirliğiyle düzenlenen konferanslar Bediuzzaman’ın bu ülkede tanıtıldığı ilk etkinlik olması açısından büyük bir öneme haiz. Bunlar sayesinde binlerce yüksek lisans ve doktora öğrencisi ve akademisyenin yanı sıra halktan insanlar Risale-i Nur’la tanışma fırsatını elde etmiş oldu.
Dünyanın en büyük İslam ülkesi
Kerala’daki otelimiz tropikal bitki örtüsünün her türünün bulunduğu, altından nehir geçen, yeşilliğin her tonunun renk cümbüşü yarattığı, dünya gözüyle görülebilecek muhteşem manzara tabirine uygun güzellikteydi. Ama caddeler, meydanlar, yer, gök insan kaynıyor. Her yer pislik ve koku içinde. Sokakta yürürken maske takmak gerekli. Trafik tam felç. İstanbul’a şükür dedirtiriyor! Kural diye bir şey yok.
Hindistan’ın insan zenginliği kadar lisan zenginliği de ilgi çekici. Milli paranın üzerinde tam 15 ayrı dilde yazı var. Bunun anlamı 15 resmi lisanın bulunması. Yüzlerce mahalli dil kullanılıyor. Neredeyse 50 kilometre ötedeki bir yerleşim alanında farklı bir dil kullanılabiliyor. Bunun için de insanlar kendi mahalli lisanını konuşan eşle evlenmeyi tercih ediyor. Hindistan’da hemen herkes ana dilinin yanı sıra İngilizce biliyor. Eğitim sistemi buna göre dizayn edilmiş.
Bugünkü verilere göre Hindistan’da yaklaşık 300 milyon Müslüman yaşıyor. Dünyanın en kalabalık İslam ülkesi kabul edilmektedir. Kerala, Delhi, Mumbai, Kalküta Müslümanların çoğunlukta olduğu eyaletler. Hindistan’ın en ünlü anıtı olan Tac Mahal Müslüman Gürkanlı imparatoru Şah Cihan tarafından yaptırılmış bir İslam külliyesi.
Tac Mahal Hindistan’ın en büyük şehirlerinden Agra’da bulunmaktadır ve dünyanın yedi harikasından birisidir. ‘Mahal’ ‘saray’ demektir. Ama Tac Mahal ismi, Şah Cihan’la evlenen kuzeni Mümtaz Mahal’ın kısaltmasıdır. Dayısının kızı, tahta çıkmasından çok önceleri onun sadık yoldaşı ve üçüncü eşi olmuştur. 19 yıllık evliliklerinde ancak yedisi yaşayan 14 çocuk dünyaya getirmiş ve 1631 yılında sonuncusunun doğumunda vefat etmiştir.
Hindistan’daki İslam etkilerinin bir sembolü Yeni Delhi’deki Kutup Minare’dir. Delhi’nin ilk sultanı olan Kutbettin ile başlamış ve damadı İltutuş tarafından tamamlanmış olan 73 metre yükseklikteki minare kule, Türklerin Delhi’yi fethini kutlamak için inşa edilmiş sembol bir eserdir.
Star