Hırs ve Azim: Biri haram, biri helal
Bir işteki gayret; azim midir, hırs mıdır? Azim ve hırs kelimelerinin benzer ve farklı yönleri nelerdir? Hırs göstermek günah mıdır?
Her ne kadar birbirine benziyor olsalar da hırs ile azim farklı şeylerdir.
Azim; çalışmak, çabalamak ve “nasip” deyip hakkına razı olmaktır. Azimde sabır, itina, çalışmak, gayret ve neticeye kanaat etmek esastır.
İnsan ancak azim ve sebat sayesinde umduğu ve arzu ettiği şeylere nail olur.
Bütün başarılar ve fetihler, hep azim ve sebatın neticesinde olmuştur. Beşerde meydana gelen terakkiyat ve medeniyet harikaları da hep bu güzel hasletlerin meyvesidir.
Hırs ise, kişinin hakkı olup olmadığına bakmadan, kimden alıp almadığını düşünmeden, daima daha fazlasını istemek ve neticeye kanaat etmemektir.
Bu yüzden, azim yapıcı, hırs yıkıcıdır.
Bir başka ifade ile hırs, bir şeyi ihtirasla, haram helal demeden istemek iken, azim ise zorluklara karşı metanetli, sabırlı ve kararlı olma durumudur.
İslam azmi emrederken hırsı men ediyor.
Azim, Allah’ın kâinata koymuş olduğu sebepler basamaklarını sabır ve sebat ile teker teker çıkıp neticeye ulaşmaktır.
Hırs ise, kişinin elinden geleni yapmadan, sebeplere teşebbüs etmeden neticeye kısa yoldan ulşama arzusu ve hastalığıdır.
Hırs; mal, mülk, evlat ve makam gibi şeyleri şiddetle istemektir.
Hırs; insanın istikametten uzaklaşıp gayr-i meşru yollara sapmasına sebep olan en kötü hasletlerden biridir.
Hırs, kişinin faiz, israf ve kumar gibi günahlara girmesine sebep olur.
Hırs, insanın kalbini yakan hased ve adavete götürür.
Hırs kişiyi felakete sürükler, hayatı zindan ettirir.
Hırs insanı doyumsuz ve şükürsüz yapar. Hırslı olan kişi elindekini kâfi görmez, gözünü hep yukarılara diker.
İnsanın fıtraten hırslı yaratıldığı bir ayette mealen şöyle ifade edilmektedir:
“Gerçekten insan, pek hırslı yaratılmıştır.” (Mearic Suresi, 70/19)
Resul-i Ekrem Efendimiz (SAV.) de hırsın ne kadar zararlı olduğunu şöyle ifade etmektedir:
“Bir koyun sürüsünün üzerine salıverilen iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsının dine olan zararından daha ağır değildir.”
“Âdemoğlu yaşlanır, fakat ondaki iki şey gençleşir: Mal üzerine hırs ve ömür üzerine hırs.”
“Âdemoğlunun iki vadi dolusu malı olsa, bir üçüncüsünü ister. Onun gönlünü (gözünü) topraktan başka bir şey doldurmaz.”
Evet, dünya bir imtihan yeri olduğu için Cenab-ı Hak (cc) kullarından bazılarını zenginlikle, bazılarını da fakirlikle imtihan eder. Elindeki nimetleri kifayetli görmeyen kimseler hırs gösterir ve şükretmezler.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bu hakikati şöyle ifade eder:
“Şükrün mikyası; kanaattir ve iktisattır ve rızadır ve memnuniyettir. Şükürsüzlüğün mizanı; hırstır ve israftır, hürmetsizliktir, haram helâl demeyip rast geleni yemektir. Evet, hırs; şükürsüzlük olduğu gibi, hem sebeb-i mahrumiyettir, hem vasıta-i zillettir.” (Mektubat)
İnsan maksuduna ulaşmak istiyorsa, hedefe götürecek sebepler zincirine dikkatlice ve hassasiyetle riayet etmelidir.
Mesela; zenginlik bir neticedir, ona ancak çalışmakla ve gayret etmekle varılır. Ticaret, zanaat, ziraat, sanayi gibi meşru yollar ile zengin olmak azim iken, kumar, hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, şans oyunları gibi gayrimeşru yollar ile zengin olmaya çalışmak hırstır.
Azim helal, hırs ise haramdır.
Azim ile hırsın farkı, ibadet ve marifet ile ölçülür. Yani hırs insanı harama götürürken, azim harama götürmez, bilakis marifet ve helale daha da şevklendirir. Nasıl iktisatlı olmanın alt sınırı mali ibadetler ise, azmin sınırı da gaflet ve haramlardır. Bir şeye olan istek ve gayret helal sınırını aşıyor, harama gidiyor ise, o şey azim olmaktan çıkıp menfi olan hırs sınırına girmiş demektir.
Hırs ile hareket eden adam maksada ulaşmada haram ve helale dikkat etmez, onun için mühim olan maksada ulaşmaktır. Azimde durum aksinedir. Maksada ulaşmada sadece helal noktasında hırs gösterir. Hırs ile azim zahirde birbirine çok yakın olduğu için, böyle bir hat çizmek mecburidir. Yani bir kişinin hırsla mı, yoksa azimle mi hareket ettiğini ancak helal ve haram parametresi ile ölçebiliriz.
Risale-i Nur'da hırs şu şekilde tarif ediliyor:
"Hem mala ve câha karşı şiddetli bir hırs gösterir. Bakar ki, muvakkaten onun nezaretine verilmiş o fâni mal ve âfetli şöhret ve tehlikeli ve riyaya medar olan câh, o şiddetli hırsa değmiyor. Ondan, hakiki câh olan merâtib-i maneviyeye ve derecât-ı kurbiyeye ve zâd-ı ahirete ve hakiki mal olan amâl-i salihaya teveccüh eder. Fena haslet olan hırs-ı mecazî ise, âli bir haslet olan hırs-ı hakikiye inkılap eder." (Mektubat, Dokuzuncu Mektup.)
Sorularla Risale
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.