Hilmi ÖDEMİŞ
Hutbe-i Şamiye konferansı izlenimleri
Büyük bir heyecanla genç ve dinamik bir ekiple Diyarbakır’dan -bir otobüs tutup- akşamüzeri yola çıktık. Akşam mevlid kandiline tevafuk edince otobüsümüz adeta bir “medrese-i seyyareye” dönüştü. Uzun bir yolculuk sonunda “Hutbe-i Şamiye Ekseninde İslam Birliği ve Küresel Barış” konulu konferansın yapılacağı Kızılcahamam Asya Termal Tesislerine vardık.
Programa Türkiye’nin dört bir tarafından (her kesimden) Risale-i nur davasına gönül verenlerin salonu doldurmuş olması yalnız olmadığımızı hatırlattı. Birçok akademisyenin/yazarın iştirak ettiğini de görmemiz bizi ayrıca heyecanlandırdı.
Programın açış konuşmasını yapan İsmail Benek, Risale-i Nurların farklı dersler ve farklı anabilim dalları ile incelenmesi gerektiğini anlattı. Her akademisyenin kendi dalına göre Risale-i Nurları incelemesi gerektiğini, bu da bizim birbirimizle uğraşmamızı da önleyeceğini söyledi. Ayrıca 165 üniversitede Risale-i Nur ile ilgili çalışmaların başlatılması gerektiğini söyledi.
Üstadın talebelerinden Mustafa Sungur, Mehmet Fırıncı ve Abdullah Yeğin programa katılamadıklarından, görüntülü mesaj ile katıldılar. Abdulkadir Badıllı ve Salih Özcan ağabeyler ise bizzat katıldılar.
Konferansın protokol konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr Mehmet Görmez’in konuşması salondakileri adeta coşturdu.
Mehmet Görmez, “Yaşasın sıdk, doğruluk. Ölsün, gebersin yeis, ümitsizlik. Muhabbet daim olsun. Şura hep güçlü ve kuvetli olsun. Levm ve itab, nefret heva ve heveslere tabi olanlara olsun. Selam da hidayete tabi olanlara olsun” ifadesinin kendisini çok etkilediğini söyledi. Hutbe-i Şamiye’nin Arapçasını okuyunca adeta Arapçasını test etmiş olduğunu, Üstadın kullandığı tabirlerin çok farklı ve muhteşem olduğunu söyledi. 35 yaşında bir gencin Emeviye Camiinde 10 bin kişiye hutbe okuması ve bu hutbenin 100 yıl sonra da güncelliğini korumasının müthiş bir olay olduğunu ifade etti.
Görmez, günümüzde imaj ve görüntünün sözlerin önüne geçtiğini, Üstadın sözleriyle davranışlarının birbirine uyduğunu hatırlattı. İslam âleminde İslam âleminin geri kalması ile ilgili birçok yazı yazıldığını, bunları “Geri kalmışlık edebiyatı” olarak niteledi ve daha önce yazılanlarda bir aşağılık kompleksi/kendine güvenmeme olduğunu, zamanın “doğu neden geri kaldı, Batı neden ilerledi” tartışmalarıyla geçtiğini anlattı. “Bediüzzaman’da müthiş bir özgüven, ümit var” diye sözlerini sürdüren Prof. Görmez, “Bediüzzaman 6 hastalık ile asıl sorunun dışarıda değil içimizde olduğunu anlattı. Fen ve dinin ayrı düşmediğini anlattı” sözlerinden sonra “Eğer Üstad hazretleri mütevazilik etmemiş olsaydı Din ilimleri ile Fen bilimlerini ben barıştırdım diyecekti” cümlesi salonda alkış aldı. Ayrıca Mehmet Görmez, Hutbe-i Şamiyede geçen ifadelerin birer levha olarak evlere asılması gerektiğini, özellikle “Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalatını efalimizle izhar etsek sair dinlerin tabileri elbette cemaatler halinde (fevc fevc) İslâmiyet’e girecekler” sözünün altın levha ile asılması gerektiğini söyledi.
Öğleden sonra program farklı oturumlarla devam etti. Oturumlarda akademisyenler çalışmalarını bizlerle paylaştılar. Soru-cevaplarla konunun daha iyi anlaşılması sağlandı.
Konferansın kapanış oturumunda konuşan Mustafa Özcan, Arap baharıyla birlikte İslam âleminde yeni bir “tasavvuf” arayışın başladığını, Risale-i Nurun bir model olabileceğini söyledi. Ayrıca Mehdilik meselesinin çok tartışılmasını doğru bulmadığını, herkesin kendi üzerine düşen görevi yapması gerektiğini açıkladı.
Gazeteci-yazar M.Ali Bulut, Bediüzzaman’ın talebelerinin -daha vefat etmeden- Risale-i Nur’un hadd-i vasatının bulunması için bir çalışma yapmaları gerektiğini, böylelikle ifrat-tefrit görüşlerin oluşmasına mani olabileceklerini vurguladı.
Konferansın yapıldığı ortam çok iyiydi. Oturumlarda bazı eksikler olsa da genel olarak iyiydi. Yapılan anketlerle bundan sonraki konferansların daha iyi olacağını düşünüyorum.
Bu konferansı düzenleyen Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı’nı (AKAV) tebrik ederim.
Mardin Artuklu Üniversitesinde yapılması planlanan “Münazarat Sempozyumu”nda buluşmak üzere selam ve dua ile…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.