İsmail BERK
Huzur albümünüzü incelediniz mi?
İsterseniz mutlu başlayalım yazımıza:
“Mutluyum, mutlusun, mutlu.”
Bir de çoğulundan gidelim:
“Mutluyuz, mutlusunuz, mutlular.”
Demek ki, ben, sen, o, biz, siz, onlar hepimiz mutluyuz.
Bunu diyebilmek, bunu düşünmek ve bu ifadelerle yaşamanın hayali bile cihan değer.
Mutluluğumuzu böylesine ortak değer yapmak, mutluluk inancı ile yaşamak, mutluluğu parsellemeyip bütün öznelere yaymak ne güzel?
Mutluluk, beklentimizin karşılandığı değil, karşılananın bizi kabullenmeyle yüzleştirip şükrettiğimiz anların bileşkesidir belki de.
Mutluluk için, bir iç haz/sevinç/rahatlık diyebiliriz.
Mutluluk, huzurun davet ettiği sonucun ve sürecin adıdır aynı zamanda
Ferahlatan, dinlendiren, kalbi tebessümü yansıtan, fikri hassasiyeti perçinleyen, varlığımıza varlık, ruhumuza ruh, canımıza can katan bir lezzet ağı.
Bağlandıklarımızın, ebediyet tutkusu kadar değer kazandığı ve her anın lütuf ya da kahr ayırımına girmeden anlamlandığı, vicdanımıza teneffüs aldırdığı her an ve lahza, bir mutluluk muştusudur.
Düşünün bir kere… Hatta defalarca… Gözünüzün önüne getirin o mutluluk kesitlerinizi… Şimdi canlanan ve gözünüzde çerçeveye oturan kareleri… O huzur demlerindeki coşkunun kaynaklarına gidin ve kendi kendinize sorun:
Bana bu tadı, ferahlığı ve tekrar yaşama hasretini hatırlatan o huzur anının özelliği nedir?
Neden o anı bir daha yaşarken mutlu oluyorum? Tekrarı bıktırmıyor, hatırası gitmiyor ve işareti bile tetikliyor.
Nereden geliyor bu potansiyel sevgi anı?
Nereden besleniyor ve kaynaklanıyor ki, bütün kuşatması bana beni hatırlatıyor ve yaşama zevki katıyor?
Eğer bu mutluluğun kaynağını, devamlılığını, hatırlandığında kendini yaşatan enerjisini doğru okuyabilsek neyi fark edeceğiz?
Neyin mutluluk rehberi, sevinç adresi ve büyüyen volkanik bir muhabbet patlaması olduğunu fark edeceğiz.
İşte iyi tahlil edilmesi gereken ve esasının bilinmesi zaruret olan mutluluğun kökleri ve daimiliği.
Bekaya, baki olana yönelmiş ve O’nun rızası ile beslenmiş her an daimleşiyor, kaimleşiyor. Özü, sözü, ruhu ve hatırası emaneten bir daha geri geliyor.
Tek şartı, bu günü dünün devamı sayıp, hayatınızın pozitif karelerinin peşine düşmeniz. Onları çoğaltmanız.
Sahi, bir fotoğraf serginiz yok mu?
Eğer yoksa, hala oluşturmadınız mı?
Bütün müspet fotoğrafları, mutlu kesitleri, hayal hakikat denemeleri gösteren zihin haritanızın en sabit bandına yerleştirdiğiniz huzur galerileri belgeseliniz ve serginiz hala yok mu?
Eminim ki vardır.
Bütün mesele, negatifleri ayırıp, olumlu olanları ardı sıra dizmek, aralarına vecizeler yazmak, günü hatırlatan duygu desenleri yerleştirmek ve bugüne getirmek.
Eğer şu anımıza, bu kadar mutluluk elçisini zihnimizden ve kalbimizden alıp irademizle hayata ve lezzetlenmeye davet etsek ve bunları büyük bir coşkuyla karşılasak, neler olur neler?
İnanılmaz buluşmalar olur.
Her gün ve her an dünün aziz hatıraları, hizmet heyecanları ve vicdanımızın rahatlıkla ifadesinden şereflendiği anlardan şu anımıza bol bol pencereler açsak ve onlarla arkadaş olsak, güzel düşünmenin ve güzel görmenin hayatımızdaki lezzetini, bir daha, bir daha yaşamaz mıyız?
Hakiki lezzeti elde etmenin bir yolu da hep pozitifle düşünmek, onları davet etmek, başkaca zihnimizi kemiren gereksiz ve anlamsız karelerden, hatalardan uzak durmak bir yana, hatırlamayacak kadar bu zamana getirmemektir. Olan olmuştur ve geride kalmıştır. Üzüntüsü dahil elem lezzete dönüşmüştür artık. İşte bu son satırlar bile olmayabilirdi. Yani sadece pozitif kareler ve onlardan yeni karelere geçmek ve albümlerde bir araya getirmek.
Ne güzel değil mi?
Şimdi elimizde huzur albümümüz, onları sırayla inceliyoruz, onlardan lezzet alıyoruz cennette tekrarlanacak asıllarıyla ve daha iyisiyle ümitlenip keyif alıyoruz.
Biliyoruz ki helal dairesi keyfe kafidir. Huzur albümü de mutluluğun bütün reçetelerini bize sunuyor.
Ebede ait her şey ebedinin sadık dostudur ve ebedle taçlanıp inkişaf edecektir.
Şükür Rabbime… Albümün hakiki sahibine… Bize yaşattığı bu güzel fotoğraflara… Hayallere… Hakikatlere… Muhabbetlere… Muavenetlere…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.