İçtimaî Tevhid: Uhuvvet

İslamî bir farzı, hizmet adına insanî bir tarzı temsil eden uhuvvet, içtimaî bir tevhid sayılır. Hak adına çıkan sesi kendi zikri, hakikat adına söylenen hak sözü kendi fikri, hakka kuvvet veren her hareketi kendi fiili kabul hissiyatının tezahürü olan uhuvvet; din kardeşini dili damağı, gözü kulağı, eli ayağı görmek demektir.

Uhuvvet; müminler için hem silah, hem siper, hem kal’a-i kudsiyedir. Hayy isminden istimdadı temin eden ihlâs ile, Kayyum ismine istinadı teyid eden uhuvvet; müminler için Kur’anî bir örgü, din adına ebede uzayan bir köprü hükmündedir. Uhuvvet; başka bir şey için değil, sadece iman sebebiyle kardeşine değer atfetmek, var olan kusurlarını affetmektir.

İlahî bir kanun, rabbanî bir namus hükmünde olan uhuvvet; kevnî ve şer’i olarak tasnif edilebilir. Kâinat binası kevnî (fizikî) uhuvvet ile kıvamını bulur, kıyam durur. Kâinatın heyet-i mecmuasındaki teavün (yardımlaşma), tesanüd (dayanışma), teanuk (kucaklaşma) ve tecavüb (cevaplaşma) olmazsa âlem hercümerç olacak, kıyamet kopacaktır.

Öyle de, İslamî cemaatlerin devam ve kıvamı da şer’i (dini) uhuvvet ile tesis ve temin edilebilir ancak! Kesrete bir nevi hayat veren vahdet, vücuda da bir nevi beka vererek daimi kılar. Hayat-ı maneviyenin vesilesi olan uhuvvet ve muhabbet dahi, kesrete bir nevi vahdet vererek fenayı bekaya inkılâp ettirir.

Her dava hakkaniyetine külli bir delil ister. Bu dava-yı Kur’aniyenin hakkaniyetinin bürhan-ı azamı, hiçbir şeye feda edilmeyen bir uhuvvet ve muhabbettir. Vahdet ve tesanüt bozulsa cemaatin tadı kaçar, rıza-i ilahi de çabuk elde edilemez.

Bugün dine hizmet eden cemaatler, öncelikle şu soruyu sormalılar kendilerine: Biz ampulü mü paylaşıyoruz, ışığı mı? Işık paylaşılıyor ise, müsademe ve müzahemeye medar bir ahval olamaz. Eğer ampul paylaşılıyor ise, ışıktan da mahrum kalınacağı tarihin şehadeti ile yeniden hatırlanmalıdır.

Uhuvvet hakikatini ateş, hava, toprak, su ve nur unsurlarından mülhem, beş merhalede tahlil edebiliriz. Ateş ihtilafı, hava ihtilatı, toprak ittifakı, su ittihadı, nur imtizacı temsil eder. Ateş, bir-birini yutma; hava, bir-biri ile durma; toprak, birlik olma; su, bir olma; nur, bir adına yok olma manalarına gelir. (Yok, yok olsa var olur.)

İhtilaf: Nefislerin ateş misali bir-biriyle savaşması, bir-birini yakıp yutmasıdır. İhtilaf çıkarmak, manevi yangınlara sebebiyet verip birbirini yok etmeye çalışmak, vahdet dini olan İslam’ın esasına zıt bir hareket olduğu tariften varestedir. İhtilafın sayı değeri “0”dır.

İhtilat: Bedenlerin hava misali bir-biri ile uzlaşması, bir-birinin karşısında durmasıdır. Müminlerin ihtilaf çıkarmaması, manevi yangınlara sebebiyet vermemesi uhuvvet hakikatinin tam temsili olamaz. Uhuvvetin en basit merhalesi ve nüvesi olan ihtilatın sayı değeri “1”dir.

İttifak: Akılların toprak misali bir-biriyle yardımlaşması, aynı vazife için bir-biriyle çalışmasıdır. İttifak; vazife birliğinin ifadesi olup, gaye ve maksat birliğini temsil etmez. Hazine bulma niyetiyle toprağı kazan birine, su çıkarma gayesiyle başka birinin yardım etmesi ittifaka misaldir. İttifakta maksat birliği bulunmadığından, gayelerden birinin tahakkuku ittifakı bozacaktır. İttifak, ittihadın bir önceki merhalesi olup sayı değeri “2”dir.

İttihat: Kalplerin su misali bir-biriyle dayanışması, birtek maksat için birleşmesidir. İki kişinin su bulma maksadıyla birlikte toprağı kazması ittihada misaldir. İttihat, bir-birine zıt iki farklı unsurun su olma uğruna irade beyanıdır. İttihat, imtizacın bir önceki merhalesi olup sayı değeri “11”dir.

İmtizaç: Ruhların nur misali birbiriyle kucaklaşması, bir tek gayeyi tahakkuk için birbiriyle eşleşmesi, Bir’e erişmesidir. İmtizaç, zirve-i uhuvvetin temsili olan “tefani” kavramı ile ifade edilir külliyatta. Bedenler ayrı, ruh tek… İmtizaç aynı zamanda izdivaç olup, manevi tevellüde kabil hale gelmek demektir. İmtizacın sayı değeri “111”dir.

Kâinat ayinesinde temessül eden cemal, kemal, hüsün ve ihsan, farklı unsurların ittihat ve imtizacından hâsıl olmuştur. Kıyamet, Kayyum-u Zülcelalin kâinatın tedbir ve tedvirinde istihdam ettiği unsurlara “ayrılın” emrini vermesi ile başlar.

İlahi ferman ile kardeş kılınan müminlerin tefrikaya (ayrılığa) düşmeleri, manevi kıymetlerini tenzil ile beraber, içtimaî kıyametlerini kendi elleriyle hazırlamaları manasına gelir. Bu itibarla uhuvvete ihanet, dine karşı işlenmiş bir cinayet hükmündedir.

Elhasıl; her veled, validesi cinsindendir... Veled-i adavet valide-i husumetten, veled-i uhuvvet valide-i muhabbetten tevellüd eder. Hakikati inkâr ve dalaleti ikrar dışında, hiçbir hata imandan daha büyük olamaz.

Bir araya gelen taşlar nakışlı bir yol, gelemeyenler ise yürüyenlere hep çelme taşı olmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum