İftira isyanı: İslamcıyı da, Nurcuyu da, Nakşiyi de geri çevirmedim
Ergun Yıldırım: Hayat iman ve mücadeledir; iyiler ve kötülerin, imanlı ve imansızların mücadelesi.
Risale Haber-Haber Merkezi
Prof. Dr. Ergün Yıldırım, kendisine iftira atanlara sert çıktı. Yıldırım, "10 yıldır Anadolu'yu baştan başa geziyorum. Muhafazakar, dindar, İslamcı, Nurcu, Nakşi, camiaların taleplerini geri çevirmedim" dedi.
Yeni Şafak'taki "İftiracı haysiyetsizler!" başlıklı yazısında Türkiye'de bu dönemlerde "İftiraname" türünün başını alıp gittiğine dikkat çeken Yıldırım, "Heybeleri insanlarla ilgili iftiralarla dolu, kalpleri eğri, gözleri kör ve kulakları sağır güruhlar iftiranameler yazıp duruyor. Onların mesleği bu. Gazeteciliği de iftiranameler yazma diye belliyorlar" dedi..
"Bu yazı, bir savunma yazısı değildir. Bu toprakların rahmani nefesiyle beslenmiş, okuma yazmayı öğrenmeden Kur'an kursuna gitmiş, kendini bildiğinden bu yana İslami bir iklimde yetişmiş birinin hesabı vereceği tek makam, Cenab- ı Allah'tır. Bizi bilen biliyor. Eskiler der ya “Abdestimden şüphem yok ki namazımdan olsun…” Burada yapılmak istenenin, FETÖ'nün deşifre edildiği günden bu yana yapıldığı gibi, bütün İslami kesimleri birbirine kırdırmak planı olduğunu iyi biliyoruz" şeklinde yazan Yıldırım, "karanlık oda adamı" dediği ve isim vermediği şahsa cevap verdi.
Yıldırım yazısını şöyle sürdürdü:
"10 yıldır Anadolu'yu baştan başa geziyorum. Hakkâri'den Mardin'e, Bursa'dan Adana'ya, Ankara'dan Malatya'ya onlarca şehirde onlarca vakıfta, onlarca camiada konuşmalar yapıyorum. Muhafazakar, dindar, İslamcı, Nurcu, Nakşi, camiaların taleplerini geri çevirmedim. Bilgimle, sesimle, varlığımla onlara bir nebze de olsa nefes olmaya çalıştım. Siyaset Akademisi'nden Sivil Dayanışma Platformu'na, Anadolu Platformu'ndan ÖNDER'e, Ensar Vakfı'ndan Birlik Vakfı'na, Hakkari Üniversitesi'nden Mardin Üniversitesi'ne, Risale-i Nur Haber'den (Risale Haber) Hüda-i Vakfı'na, İSTAM'dan TÜRGEV'e… Bütün bu insanlara ve çevrelere İHL'de edindiğim “çoğul islam” kimliğimle katıldım. Birçok meşreple beraber yetişmenin bilinciyle hareket ettim. Kendimi milletin ve ümmetin evladı olarak gördüm. Evlatlarını çağıranlara icabet etmeye çalıştım.
"Bu ülkede devlet ile beraber çalışmış bir grup, daha sonra ihanete yöneldi. FETÖ örgütü adını aldı. 15 Temmuz'da da silahlı terör örgütü olduğunu ilan ederek 248 vatan evladını tanklar, tüfekler, helikopterlerle şehit etti. FETÖ Terör Örgütü, “STK maskesi” kullanırken düzenledikleri Abant toplantılarına da katıldım, bununla ilgili kitap da yazdım. Bunu hiçbir zaman inkâr da etmedim. 2010 yılında yazdığım bu kitap, grubun “zahiri” dünyasına, olgusal yönlerine, metinlerine dayanıyor. Sonra ihanet ederek FETÖ haline gelen bu yapı için gerekli ve net tavrımı da koydum. “Komümkras”i, “cemaat cuntası” adlı yazıları 15 Temmuzdan çok önce yazdım. Bundan dolayı dekanlık atamamda bu hainlerin medyası beni hedefe koyarak iftiralarda bulundu.
"Ulusalcılar ve Ergenekon artıkları ve içimizdeki işbirlikçileri muhafazakârları, dindarları, İslamcıları ve velhasıl AK Parti'de bir araya gelerek Türkiye'nin siyasi kaderini eline alanların içine fitne salıyorlar. Onları birbirine düşürmek, birbirine küstürmek ve parçalamak için can atıyorlar. En büyük tutamakları bir dönem Fetullah Gülen Cereyanı ile beraber olan bu camiayı suçlu sandalyesine oturtmak. FETÖ'yü Kemalist laiklikleriyle kendileri üretenler şimdi FETÖ ile bizleri vurmak peşinde. Bu strateji işlemez! Tarih sizden yana değil bayım! Bu devlete zorla el koyanların dönemi bitti! Milli irade tecelli ediyor.
"12 yaşında köyden kente İmam Hatip Lisesi'ni okumaya gittim. Okuma yazmayı askerde Ali Okulunda öğrenen bir çiftçi babanın oğlu. Hem okusun hem de dinini öğrensin diye tenbih edilen bir çocuk. İmam Hatip Lisesi'nde Tolstoy'u, Fanon'u, Şeriati'yi, Meriç'i okuyan bir gencin bütün hayaline İstanbul düştü. Okumak, memleketi kurtarmak ve yazar olmak… İyi bir sosyolog olmak. Bütün hayatı blokajlarla geçti. 19 yaşında gözaltına alındı. Yurt dışı doktorayı kazandı, engellendi. 28 Şubat'ta beş yıl üniversiteye alınmadı. Senelerce işsiz kaldı. Profesörlük ataması bile ertelendi. Dekanlık atamasında yemediği iftira kalmadı. İngiltere'ye dil okulu için gitmek istediğinde çocuklarının iaşesi ve eğitim giderlerinin temini için neler yaşadığını dostları ve çevresi iyi bilir. Bunu dahi iftira malzemesi yapacak kadar alçaldı Karanlık Oda'ların karanlık tipi! Şimdi de başka iftiralar…”
Bir arkadaşın dediği gibi “kaderimi seveyim.” Hayat iman ve mücadeledir; iyiler ve kötülerin, imanlı ve imansızların mücadelesi.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.