Metin KARABAŞOĞLU

Metin KARABAŞOĞLU

İlk

Dünyanın hangi ülkesine gidersek gidelim, gazetelerde dile gelen, halk arasında konuşulan meselelere baktığımızda, bir husus neredeyse bir sabite olarak yerinde durur. Diller, dinler, ırklar, renkler, rejimler değişir, ama iktidarı elinde tutanların bu iktidarı yakınlarına ve başkalarına aynı şekilde uygulamadıkları şeklindeki yakınmalar hep devam eder. İçinde bulunulan ülke hangi şekilde yönetiliyor olursa olsun, bir kuralın iktidar sahiplerinin yakınlarına farklı, yakını olmayanlara farklı uygulandığı şüphesi ve şikayeti bir sabite hükmündedir.

İnsanlığın herkesin kanun ve hukuk önünde eşitliğini temin etme; ayrımcılığın ve kayırmacılığın önüne geçme yönünde aramış ve bulmuş olduğu tedbirlere rağmen öylece ortada duran bu vâkıa ne zaman hatırıma düşse, hayalim Saadet Asrına doğru yol alır ve “Emrolunduğun üzere dosdoğru ol!” mealindeki âyet için “Benim belimi işte bu âyet büktü” buyuran kudsî nebînin bu kalıcı meseledeki müstakim duruşu üzerine düşünürüm.

Fâtıma isimli Medine’nin hatırı sayılır ailelerinden birine mensup bir kadının yapmış olduğu hırsızlık sabit olduğunda birileri araya girip verilecek cezanın iptali yönünde bir çabaya girdiklerinde, “Andolsun, kendi kızım Fâtıma bile bu suçla karşıma gelseydi, aynısına hükmederdim” demiştir kudsî nebî. Dahası, geçmiş ümmetlerin niye yoldan çıktıklarına bir de bu açıdan dikkat çekmiş; aynı hükmü zenginlere ve soylulara farklı, fakirlere farklı uygulamanın bu yozlaşma ve sapmanın sebeplerinden biri olduğuna dikkat çekmiştir.

Hukuk önünde eşitliğin erdemine bu şekilde dikkat çeken kudsî nebînin, akrabasını ‘ücret bakımından’ geride tutarken ‘hizmet ve külfet’ itibarıyla en önde görmek istemesi, ayrıca manidardır.

Bedir savaşının ilk dakikalarında yaşananlar, bunun bir örneğidir. Kureyş müşrikleri adına Rebia’nın oğulları Utbe ve Şeybe ile Utbe’nin oğlu Velid mü’minlere karşı ilk meydan okuyanlar olarak ön safa çıktıklarında Medine’li üç genç sahabi olarak Afrâ’nın oğullarının heyecanla öne atılmalarına karşılık, Resûlullah aleyhissalâtu vesselamın Rebia’nın oğulları ve torunuyla Afrâ’nın oğullarının değil, kendi ailesinden üç sahabinin çarpışmasını isteyecek ve bekleyecektir: amcası Hamza, amcası Ebu Talib’in oğlu Ali, amcası el-Hâris’in oğlu Ubeyde. Üç müşrikin de öldürüldüğü bu mücadelede aldığı yarayla, Ubeyde b. el-Hâris de az zaman sonra şehid olacaktır.

Seneler seneleri takip edip Allah’ın yardımıyla zafer gelip Mekke de fethedildikten sonra Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu vesselam Veda Haccını eda ederken, hac için Mekke’ye toplanmış yüz binin üzerinde mü’mine İslâm’ın hükümlerini tebliğ ve vasiyet ederken, akrabasını ücrette değil, ‘hizmet ve külfet’te öne çıkarmanın bir diğer örneğini de gösterecektir kudsî nebî:

“Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib’in oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir. Lâkin anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.

Ashabım! Dikkat ediniz, Cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib’in torunu Iyas bin Rebia’nın kan davasıdır.”

Resûlullah aleyhissalâtu vesselamın, hukuk önünde eşitliğin dersini verdiği gibi, insanların bir feragat gibi algıladıkları durumlarda ilk uygulamayı kendi akrabası içinde yapmasıyla verdiği derse bu zamanın yöneticilerinin, hüküm sahiplerinin de ihtiyacı var.

Hele ki, şu hadisin verdiği dersle birlikte düşünüldüğünde:

“Bir kavimde gulûl (devlet malından hırsızlık) zuhur ederse, Allah o kavmin kalplerine korku atar. Bir kavim içinde zina yayılırsa orada ölümler artar. Bir kavim, ölçü ve tartılarda (hile yaparak) miktarı azaltırsa Allah ondan rızkı keser. Bir kavmin (mahkemelerinde) haksız yere hükümler verilirse, o kavimde mutlaka kan yaygınlaşır. Bir kavm ahdinden dönüp gadre yer verirse, Allah onlara mutlaka düşmanlarını musallat eder.” (Muvatta, Cihâd 26).

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum