Tahsin GÜLHAN
'İnternet Nesli' diyorlar
Çağımız insanı seküler ve dijital bir dünyanın hakim ve baskın etkisi altında hayatlarını devam ettirme durumuna maruz kalmıştır. Özellikle de bu dünya içinde hayata gözlerini açan son dönem nesil, bu dalganın birinci derecede muhatabı ve belki de kurbanı durumundalar. "İnternet nesli" de denilen bu sanal nesil, içinde doğduğu çağın şekillendirici enstrümanlarıyla yetişiyor, şekilleniyor.
İşte ne oluyorsa bu sanal dünyanın ilişki ağında ve bağında oluyor. Orada fiziki hayatta ulaşamayacağı kadar geniş içeriğe, hazza, hızlı, sanki de sermayesiz, zahmetsiz olarak, herşey avucunun içindeymiş gibi bir gerçeklikle, parmağının ucunun dokunuşuyla ulaşılabilmektedir. Henüz inanç ve zihin dünyasını ve tam karakterini bulmamış bir çocuğun veya bir ergen için buranın ne kadar tehlikeli olacağı izahtan beridir.
Fiziki alemden çok sanal alemde çevrimiçi zaman geçirerek şekillenmektedir. Çevrimiçi ekran zamanı-saati olarak sanal dünyada olma, orada vakit geçirme, oradaki içeriğe muhatap olma, oradaki şahıslarla olma, oradan dolma, oradan kendini bulma durumları olarak anlayabiliriz. Hani önceki kuşaklar olarak yetişkinliğimizi de işin içine katarak internet, sosyal mecra ile olan etkileşiminizi bir düşünelim. O konuda yetişkinler olarak dahi paçayı tam kaptırmasak da nasıl ayartılıp zorlandığımızı bir düşünürsek, oradan hareketle empati yaparsak meselenin çocuklar üzerimizdeki etkisini bir nebze daha iyi anlamış oluruz.
İnternet neslinin grubu sanal alemin sakinlerinden oluşmuş bir cemaattir. Oranın kendine has portatif kuralları ve değerleri var. Oradaki içerik ve paylaşımlar, orada var olması, oradan onay alması, tarzını belirlemesi, oradan şekillenmesi, orada mutlu ve ya mutsuz olması gibi cazip bir dünya.
Hayatın normal akışının dışında bir anlayış ve bir yaşayış, bir kavrayış biçimiyle karşı karşıyayız. Fiziki mekan iletişiminde olduğu gibi yan yana, yüz yüze değil daha çok sanal alemin şartları içerisinde olup biten bir ilişki ve iletişim biçimi var.
Yaşamımız için vazgeçilmez bir özellik olan “hareket” kapsamlı ve gerekli bir eylem olmaktadır. Dışarıda atlayıp zıplaması gereken çocuklar mekana bağlı kalıyor. Mekana bağlı kalmanın, hareketsizliğin insanın bedenine olan zararlarını biliriz. Ferdi gelişime dair birey zihinsel, dil, sosyal-duygusal, fiziksel ve teknik tabirle “psikomotor” denilen hareketlerimiz olmak üzere çeşitlilik arz eder. Ama gel gör ki, yetişkinlik ve bilinç ölçeğinde insanlarda bedensel, zihinsel, ruhsal hastalıklar baş göstermesi kaçınılmaz oluyor.
Fiziki hayattan çalıp sanal internet başında, sanal hayatta kaldığı oranda bedensel ve zihinsel ve ruhsal hastalıkların arttığını ilmi çalışmalar ortaya koyuyor. Bu cümleden olarak ekran başında kaldıkça, ekran saati arttıkça iki saatten dörde, dörtten sekize ve yukarısına çıktıkça bağımlılık artıyor, hayat monotonlaşıyor, vücut hantallaşıyor, çehre matlaşıyor, iştah kapanıyor, zihin durağanlaşıyor, ruh yozlaşıyor, depresif haller artıyor, güven bunalımı artıyor, gelecek endişesi artıyor, günübirlik meşguliyet aylak kapasite yer tutuyor, mutsuzluk artıyor, kişi asosyal oluyor yalnızlaşıyor, vaki nimetler sıradanlaşıyor, aile aidiyeti zayıflıyor, ilişkiler kerhen yürüyor, maneviyat yitiyor, değer kayba uğruyor, anlam sekülerleşiyor, yaşama arzusu azalıyor, depresif haller ve intihar riski artıyor.
Sanal alemin şahsiyetleri ve zihniyetleri formatlamasıyla önem ve öncelikleri de ona göre değişiyor. Gerçek hayattan ziyade sanal hayat, fiziki mekandan ziyade sanal mekan, kitaptan ziyade dijital mecra içeriği, eğitim ve meslek kazanmak gibi yüklü müfredattan yalın, sade olanı, ağır anlamlardan ziyade eğlenceli olanı, uzun süren uygulamalardan ziyade kısa erimli olanı, resmi törenler sivil arkadaşça organizasyonları, ağır roman durumlar değil nispeten “hafif meşrep”, kültürel ritüellerden ziyade eğlenceli paylaşımları önemsemekteler.
Kural onlar için "sarı çizgiyi geçmeyin" gibi güvenlikçi, çevre için "yeşili sevin" kadar duyarlı, siyasete uzak, tarihi hafızası silik ana odaklı geleceğin maddi endişesini, korkusunu yaşayan bir yapıdır bu.
Sanal nesil dijital mecrada açık büfe internet, lafla kendini tüketen mesajlaşma, mahrem alanı esir alan sosyal medya, maksatlı ve subliminal mesajlarla dolu elektronik oyunlar, abuk sabuk cinsten şahsi içeriklere takılma, şehvetli içerikler, bitmeyen bölümlere varan azar azar zehirleyen filimler ve dizi filimler, ilerleyen yaşlarda materyalist görüşle işlenen güya bilimsel belgeseller izleme gibi şaibeli farklılıklar arz eder.
Öncelikle meselenin önemini mahiyetini kavrayıp tanımalıyız. Ne ile ve neye muhatap olduğumuzu bilmeliyiz. İnternetin güvenlik merkezli bir mecra olduğunu derk etmeliyiz. Çocuğumuzu rast gele sokağa, bilinmeyen mekanlara, metropol şehre, ıssız vadilere, vahşi ormanlara göndermeyip tedbir aldığımız gibi tedbir almalıyız.
Belli ki burada kendimizden başlayan bir bilinç geliştirmek durumundayız. İnterneti kullanım kılavuzu oluşturmalıyız. Müspet içeriklere kolaylaştırıcı, mahsurlu görülenlere ulaşmayı zorlaştırıcı ve öteleyen tedbirler almalıyız. Bu sanal mecradan nelerden, ne miktarda ve nasıl istifade edebileceğimizi belirleyip ona göre istifade yoluna gitmeliyiz.
Bunun bir çırpıda bir çözümü yok elbette. Kişileri, grupları, toplumları aşan boyutu vardır. Bu yeni hal karşısında değişime uygun mekan tasarımı, müfredat içeriği, sohbet niteliği, pedagojik yaklaşımlar, ebeveynin çocuk ilişkileri, dini eğitim vb. yeniden gözden geçirilmeli, bu yeni kuşağa uygun hale getirilmeli ve o uygunlukta yapılanmaya gidilmelidir ki bu doğrultuda güzel çalışmalar yapılmıştır, yapılmaktadır. Sanal alemin karakterine ve yapısına, anlayışına ve kavrayışına uygun içerik, görsel, video, müzik, programlar, projeler geliştirmeli, sayısı artırılmalı ve hizmete sunulmalıdır.
Aile olarak öncelikle çocukların internet ile az, telefonla geç, sanal dünyayla kafi derecede iletişim kurmalarını sağlamak gerekir. Hayatın içinde olmayı, hareket etmeyi, sosyal ortamlarda bulunmayı, birlikte vakit geçirmeyi öncelemeliyiz. Birlikte iken birlikte olmak, münhasıran muhabbet etmek, konuşmak, eğlenmek, dertleşmek, sohbet etmek, gülmek, eğlenceli vakit geçirmek iyi olur.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.