İbrahim KARAGÜL
İsrail'in yeni suikast planı, Gazze'ye saldırı hazırlığı..
İsrail'in yeni suikast planı, Gazze'ye saldırı hazırlığı..
İsrail, suikast eylemlerine yeniden başlayacak, Gazze'ye yeniden saldıracak! Bu da nerden çıktı demeyin. Bu yönde işaretler var ve giderek güç kazanıyor. Arap devrimi etkisini artırırken bir gün İsrail'in şaşırtıcı çıkışlarından birine daha tanık olabiliriz.
Tunus'ta uç verip, Akdeniz kıyılarına yayılan, Kızıldeniz çevresini ve Basra Körfezi'ni saran dalganın bölgeyi ve dünyayı nasıl değiştireceğini belki yıllarca izleyeceğiz. Bölge içi çatışmalara, güç kaymalarına, bölge dışı müdahalelere, etnik ve mezhep gerilimlerine tanık olacağız. Direnişçileri desteklemek ya da despot liderlerden yana saf tutmak gibi kolay seçeneklerimiz olmayacağını, çok daha karmaşık ve belirsiz bir dönem yaşanacağını göreceğiz.
Genel tanımlamalar için daha çok erken. Ancak şimdiden, sadece rejimlerin sarsıldığı ülkelerin değil, bölge ülkelerinin tamamının pozisyonlarında ciddi değişiklikler izleniyor. Süreç içinde dikkatle izlediğim ve izlememiz gereken ülkelerin başında İsrail var. Rejimlerde şöyle ya da böyle ilişkiler kurmuş bazılarıyla fazlasıyla gizli ortaklıklar tesis etmiş bu ülke, söz konusu iktidar kadroları gidince ne yapacak?
Bugüne kadar devrim öncesi İran'la, Camp David Anlaşması sonrası Mısır'la ve 1997'lerde Türkiye ile ortaklıklar kurup, bölgesel öfkeyi dizginlemeyi başardı. Ama artık İran yok. Türkiye yok, Hüsnü Mübarek sonrası Mısır'ın da elden gideceğine ilişkin güçlü işaretler var. Öyleyse İsrail'in güvenlik çıkarlarında ne gibi değişiklikler yaşanacak?
Her ne kadar İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, "bölgedeki değişim çabaları İsrail'e yeni fırsatlar sunuyor" dese de, İsrail güvenlik birimleri gerilimlerin yaşandığı ülkelerde etkin pozisyonlar alsa da, sonuç hiç de Tel Aviv'in hoşuna gitmeyecek gibi. Dostlarını kaybeden daha da kaybedecek olan İsrail yönetimi, yeni iktidar kadrolarıyla hayal ettiği ilişkiyi kuramazsa çok ciddi sıkıntıya girecektir. Çevresinde güvenlik ittifaklar kalmayınca da, en iyi bildiği yönteme, çatışma ve saldırıya başvuracak, Batılı dostlarını kendini desteklemeye mecbur bırakacak, onları istemedikleri bir savaşa sürükleyecektir.
Birkaç somut örnek verelim: İsrail güvenlik birimleri, istihbarat teşkilatları Hamas liderlerine yönelik yeni bir suikast dalgası başlatma kararı aldı. İddia, İsrail kaynaklı Ynet'in İbranice versiyonu. Başbakan Benjamin Netanyahu başkanlığında yapılan dar bakanlar toplantısında suikast kararı alınmış. Tabii güvenlik birimlerinin liderleri de aynı toplantıda bulunuyormuş. Yine bazı kaynaklar, özellikle İsrail kaynakları, Gazze'ye yönelik yeni saldırı hazırlığından söz ediyor. Bazıları, İsrail'in şu anki pozisyonunun, iki yıl önceki Gazze saldırısından önceki günleri hatırlattığını söylüyor.
Suikast ve Gazze saldırısı... Ortadoğu'daki fırtınanın İsrail'i körleştirmesine, çaresiz bırakmasına karşı bir çıkış olarak planlanıyor olabilir. Yoksa Hamas'ı dizginlemek, kontrol altına almak için değil. Tam bunlar olurken Mısır'da liderliğe oynayan Muhammed El Baradey, "İsrail yeniden Gazze'ye saldırırsa Filistinliler'le birlikte savaşırız" diyebiliyor. Elbette bu bir seçim yatırımı ancak Mısır'daki eğilimleri de bir şekilde yansıtıyor. Baradey, böyle bir durumda Refah sınır kapısını açacaklarını, Arap savunma anlaşmasını yürürlüğe koyacaklarını söylüyor. Seçim yatırımı olarak olsa da, Mısır'da İsrail karşıtlığının iktidarı bir şekilde etkileyebileceği belli oldu. Öyleyse Mısır-İsrail ilişkileri de bundan etkilenecektir. Hatırlayalım; bazı çevreler daha önce de Camp David Anlaşması'nın tarihe karıştığını iddia etmişti.
Sadece Gazze kıyımını değil, suikastleri de hatırlamak istemiyoruz.
1970'ten beri suikast timi yöneten, İsrail ve Filistin ışında çok sayıda ülkede gizli operasyonlar yapan, son on yılda işlenen siyasi cinayetlerin bir çoğunun altında imzası olan, en son icraatı Akdeniz'in ortasında Türk yardım gemisine saldırı olan Mossad'ın 65 yaşındaki Başkanı Meir Dagan, görevini daha yeni bıraktı.
Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri'den Şeyh Ahmet Yasin suikastine, Abdülaziz Rantisi'den İranlı nükleer fizikçilerin öldürülmesine, Irak'ta aydın/öğretim üyelerinin ortadan kaldırılmasından Avrupa başkentlerindeki insan avına, onlarca ülkenin pasaportlarını kopyalayıp dünyanın her yerine suikast timleri göndermeye kadar cinayetleriyle dünyayı karıştıran, istihbarat örgütü değil tam anlamıyla terör örgütü yöneten bir adamdı o.
İsrail'in güvenliği için dünyanın bir çok bölgesinde suikast operasyonlarını yönetiyordu. Bunlar olurken, bazı bölge ülkeleri de İsrail ile işbirliği yapıyordu. Şu an devrilen ya da devrilmekten olan liderler, kadrolar gibi.
Şimdi aynı senaryolar, aynı örtülü operasyonlar, aynı suikastler ve işgaller yeniden başlatılacak. İsrail, bölgesel sarsıntının doğurduğu boşluğu bu şekilde kullanmaya cesaret edebilir mi? Hem de etrafındaki dostları birer birer devrilirken. Edebilir... Bu cesaret değil, bir sıkışmışlık, çaresizlik hali. Çatışmadan güç devşiren bu ülke, Lübnan ve Gazze saldırılarından sonra büyük oranda itibar kaybetti. Yenilmezlik büyüsü bozuldu. Son zamanlarda siyasi olarak da köşeye sıkıştı. Şimdi oyun bozmak için şiddete tekrar başvurma vakti. Ama bunu yapsa da, tükenmişlik, çaresizlik, gerileme ve dar alana hapsolma hali daha da artacak.
Bu kuşaktaki sarsıntının oluşturacağı boşluğun çok ciddi güvenlik sıkıntılarına neden olacağını aklımızda tutalım. Bu sıkıntıyı İsrail'in doğurması kuvvetle muhtemel...
Yeni Şafak
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.