Kainatın yaratılışında 6 mucize sayı
İngiliz astronom Martin Rees, kâinatın yaratılışında anahtar durumunda olan temel 6 sayı bulunduğunu öne sürdü
İngiliz astronom Martin Rees, kâinatın yaratılışında anahtar durumunda olan temel 6 sayı bulunduğunu, bu sayıların değerlerinin değişik olması ve farklı tercih edilmesi durumunda kâinatın oluşmayacağını öne sürdü.
Rees, internethaber'de yer alan ifadesinde; "Bu altı rakam kâinat için bir reçete oluşturuyor. Eğer bu rakamlardan herhangi birisi çok küçük miktarda da değişik olsa, yıldızlar, karmaşık elementler ve hayat olmayacaktı" dedi.
İngiliz astronom Martin Rees'in bahsettiği altı sayıdan ikisi kâinattaki temel kuvvetlerle ilgili, ikisi kâinatın büyüklüğü ve makro yapısı ile ilgili, diğer ikisi ise kâinatın özelliklerini belirleyicidir. İşte o sayılar:
1) e veya 0,007 sayısı. Bu sayı atom çekirdeğini bir arada tutan kuvvetin şiddetini ve dünyadaki bütün atomların nasıl yapıldığını belirler.
2) N veya 1.000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. Bu sayı atomları bir arada tutan kuvvetin şiddetinin atomlar arasındaki gravitasyonel çekim kuvvetine oranını temsil eder. Sayıdan da anlaşılabileceği gibi atomlar arasındaki çekim kuvveti, atomlar arasındaki gravite kuvvetine göre çok büyüktür. Eğer rakam daha küçük olsaydı, kısa süreli, minyatür bir kâinat oluşabilirdi.
3) W sayısı. Bu sayı kâinattaki görünen ve görünmeyen bütün madde yoğunluğunu temsil etmektedir. Bu rakam genişleyen bir kâinatta gravitenin nispi önemini ortaya koyar. Eğer madde yoğunluğu fazla olsa ve dolayısı ile gravite kuvveti daha büyük olsaydı, hayatın oluşmasına fırsat olmadan kâinat kendi içine çökecekti. Eğer rakam daha küçük olsaydı, galaksi ve yıldızlar yaratılamayacaktı. Belki de kâinat farklı bir sürette yaratılacaktı.
4) l sayısı. Bu sayı 1998'de yeni keşfedildi. Kâinatın genişlemesini kontrol eden bir nevi kozmik antigravite kuvvetinin şiddetidir. Bu rakam çok küçük olduğu için 1 milyar ışık yılı genişliğinden daha küçük yapıları etkilemez. Eğer bu kuvvet şimdikinden daha büyük olsaydı, yıldız ve gezegenlerin oluşmasına mani olacak ve hayat olmayacaktı.
5) Q sayısı. Genişleyen kâinatta gezegen ve galaksilerin oluşumuna yol açan karmaşık düzensizlik veya dalgalanmaların genliğini temsil eder. 1/1.000 oranı ile ifade edilir. Eğer oran biraz daha küçük olsa idi, kâinat hayat olmayan soğuk bir gazdan ibaret olacaktı. Eğer oran daha büyük olsaydı, büyük madde kümeleri dev kara delikler haline dönüşecekti. Böyle bir kâinatta, yıldız ve güneş sistemleri hayatiyetlerini devam ettiremeyeceklerdi.
6) D sayısı. Kâinattaki uzay boyutlarını belirler ki, rakam olarak 3'tür. Eğer boyut 2 veya 4 olsaydı hayat olmayacaktı. (Kaynak: - Brad Lemley,'Why is there life', Discover, November 2000, 64-69)
KUR'AN-I KERİM'DE ve RİSALE-İ NUR'DA KAİNATTAKİ ÖLÇÜ
Kur'an-ı Kerim'in bir çok yerinde yaratılışın hikmetinden, rakamlardan ve sayılardan bahsedilir. Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili ayetlerden bir kaçı şöyle;
“Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık” (Kamer Suresi, 49)
"Biz gökleri, yeri ve aralarındaki varlıkları ancak hak ve hikmetle yarattık ve elbette ki, kıyamet kopacaktır. (Ey Peygamber!) Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et."(Hicr Suresi, 85)
Said Nursi'nin de bir çok eserinde ifade ettiği bu oran ve hesaplar, 30. Lem'a eserinin 2. Nükte'sinde "Halbuki, o sarayda, o şehirde, o memlekette, o âlemde o derece hayret-engiz (hayret verici) bir muvazene (denge), bir mizan (ölçü), bir tevzin(dengeleme) hükmediyor; bilbedâhe (açık bir şekilde) ispat eder ki, bu hadsiz (sayısız) mevcudatta(varlıklar) olan hadsiz (sayısız) tahavvülât (değişimler) ve vâridat (gelirler) ve masarif (masraflar), herbir anda umum (bütün) kâinatı (evren) görür, nazar-ı teftişinden (denetleme) geçirir birtek Zâtın mizanıyla (ölçü) ölçülür, tartılır." şeklinde ifade edilir.