Komşuluk münasebetleri üzerine

Benim en çok zorluk çektiğim konuların başında yer alır komşuluk. Özellikle apartman komşuluğu, karmaşık bir bilmecedir, bu nedenle büyüklerimiz “ev alma komşu al” derler, hakikaten de her yönü ile haklı bir kelam. Ev deyince işin içine sadece o mekânın reisi değil, hanımı, çocukları, gelen giden yakınları da buna dâhil olunca iş karmaşık bir boyuta girmektedir. Hele hele oturduğunuz yerde komşunuz ve siz mülk sahibi iseniz durum biraz daha nazik olmaktadır. Kötü komşular içerisinde mülk sahipleri genellikle şımarık bir tavır içerisinde olmaktadırlar, halbuki herkes ve her kesim zengini, fakiri bu dünyada kiracı gibidir, neticede mülk Allah’ındır, neden bu kadar nazlanıyor, kibirleniyoruz?

İbretlik birkaç misal

□ Çocuk iken mülkün sahibi bir komşumuzun bize uyguladığı baskıyı bir bana sorun. Mızıkçılık, çekememezlik, kıskançlık, mal sevdası, cimrilik ne derseniz bilumum onlarda var. En ufak bir problemde hemen ilk etapta ağız dalaşı, daha sonra baskı, daha ileri gidince kavga ve dövüş kaçınılmaz bir durum alıyor. Allah duamızı kabul etti ki; bu komşumuz evlerini satarak paralarını arzu edilmeyen yollarda harcadılar, sonra kendisi de bu dünyadan komşu borcu ile göçüverdi.

□ Yine mülkünü aldığım ilk dairemde üst komşum bana evimi elden çıkarana kadar 13 yıl aymazlık yaparak temizlik, kavga, gürültü ederek komşuluğu zindan etti. Allah’a çok şükür en sonunda evi elden çıkarırken bu tür davranışlara hiç tahammülü olmayan dişli ve dürüst bir arkadaşa evi devrettim. Hatırlıyorum son olarak üzerime su bile damlamaya başlamıştı, sattığım şahıs daireyi teslim aldığı ilk günden itibaren, “sen kafayı yorma abi biz her halükarda hallederiz meseleyi, sen rahatına bak” diyerek yeni üst komşusuna “dur” diyerek adam etti. Aradan altı ay geçer geçmez üst komşu dairesini boşaltıp satmak zorunda kaldı. İnsan bu, dürüst olmayı bile hazmedemiyor bazen.

□ Son zamanlarda, komşuluk ilişkileri ile dünyevi ve siyasi görüşlerini birbirine iltibas eden eski bir arkadaşa rastladım. Gel zaman git zaman bir şekilde siyasi ve dünyevi görüşlerine katılmadığım komşumun yüzü beş karış asık oldu. Bayram, düğün, taziye bilmez. 10 yıldır aynı binada komşuyuz. Dünyevi makamatın en üst mertebesine ulaşmış, siz derseniz deyin ben derim ki ”akıl yaşta değil baştadır.” Çok şükür bu da, bu duruma dayanamayarak kendiliğinden çekip gidiverdi.

□ Para bazen insanı şaşırtır, “sonradan görmeler” ile komşu olmak da zor. Bir bakıyorsun elindeki parayı tutan eski mahallesini köyünü bırakıvermiş. Yıllarca apartman hayatına özlem duyan adam bir şekilde daire sahibi oluyor. Apartman dairesinde veya sitede kendine yer alıyor, bu da onun tabii hakkı ama gelin görün ki, adab-ı muaşeretten, yoksun. İsyankar, Allah’ın mülkünü bile eline geçirse çalmaktan korkmayan “ne oldum delisi” olan şahıs apartmandaki ortak giderlere zerre miktar katkıda bulunmuyor. Göz göre göre komşu tüm dairelerin hakkını yiyerek harama girmekten çekinmiyor. Neticede ne yapalım derken, önce Allah’a havale edip sonra da kanuni yollara havale etmekten başka çare yoktur diyorsunuz.

□ Son olarak bir numune daha vereyim; insan emekli olunca ya evde oturur, ya da bir şekilde topluma daha faydalı olmak için bir takım uğraş alanı kendisine seçer. Uğraşısı olmayan, kitap okumayan, evde oturmaya başlar. Bir müddet sonra 40 yıl dışarda kalan adamın canı sıkılmaya başlar. Sağa sola çatmaya, apartmandaki en ufak bir ses ve gürültüye karşılık vermeye, komşular arasında dedikodu yapmaya, onu bunu çekiştirmeye, insanları birbirine şikayet etmeye başlar. Sonunda apartmanın aklı başında olan bir çok dairesi artık ondan şikayetçi olmaya başlarlar, bizim de yapacak en iyi şeyimiz, sabır, dua ve kendisini Allah’a havale etmek. Bir gün aklının başına geleceği günü beklemek olur.

Bana değmeyen yılan bin mi yaşasın?

Şimdiki modern dünyada komşuluk yine elli yıl evvelkinden farklı değil, sadece insanların elbisesi ve mesleği değişmiş. Meşrepler aynı, “otu çek köküne bak” derler ya o misal. Aileden ne görülmüşse aynen, hatta misliyle bu konuda maharet gösterilmektedir. Vasati 5 katlı olan karşılıklı bir apartmanda en az 10-12 daire mevcuttur. Burada kimse kimseyi sormaz, tok olan aç olanın halinden, sıhhatli olan hastanın durumundan habersizdir. Bayram, ramazan, düğün, taziye, geçelim onları, iletişim sıfır. Şunu belirteyim ki; çok şükür bedava bir sosyal medya platformu var, o da olmazsa kimse kimsenin durumundan haberdar bile olmayacak, ücretli olsaydı bunu da göremeyecektik, irtibat tam kesilecekti. Gemisini kurtaran kaptan misali, bana necilik almış başını gidiyor, bir günaydın bile deme cesareti gösteremeyen, Allah’ın bir selamını sabahını çok gören, bencil, haris insanlarımız var bu gezegen içerisinde.

Ortak paydalara azami dikkat

Bir arada yaşamak ortak sorumlulukları paylaşmak demektir. Apartmanın aynı kapısından her gün girip çıkıyorsunuz, ortak ara elektrik, su ve asansörleri ve merdivenleri kullandığınız halde müşterek yükümlülüğünüz olan giderlere ortak olmuyorsunuz. Hem insanlığınız kalmıyor, hem de kanun ve nizamları çiğnemekten geri kalmıyorsunuz. Müşterek hakları kullanarak ortak giderleri ödememek, bir bakıma hırsızlık olsa gerek. Allah için bir soralım kendimize, böyle bir insandan topluma ve devlete herhangi bir fayda gelir mi dersiniz, emin olun bu adamın ana babasına bile merhameti olmaz.

Yüce Peygamberimiz’den (s.a.v.) bir demet Hadis-Şerif

□ “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.”
"Hz. Cebrail, bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, komşuyu komşuya mirasçı bırakacak sandım."
“Sizden biri kendisi için istediğini, din kardeşi yahut komşusu için istemedikçe tam iman etmiş olamaz."
“Bir adam Hz. Peygamber'e (s.a.v) "İyi ya da kötü yaptığımı nasıl bilebilirim?" diye sormuş. Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Komşularının 'İyi yaptın' dediğini duyarsan iyi yapmışsındır; onların 'Kötü yaptın' dediğini duyarsan da kötü yapmışsındır."
“Allah'a ve ahiret gününe iman eden komşusunu rahatsız etmesin.”
"Şerrinden komşunun emin olmadığı kimse Cennete giremez."
“Allah’ım, ikamet ettiğim komşunun şerrinden sana sığınırım.”

Siz kıymetli okuyucularımı bir nebze de olsa toplumun yarası olan komşuluk ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini, nelere dikkat edeceğimizi ve sonuçlarının ne olduğunu birkaç yaşanmış örnekler ile anlatmaya çalıştım, ancak şu var ki dünya bir imtihandır, neticede aynı gezegende beraber yaşıyoruz, ben bu konuda yaşadığım problemlerin üstesinden zaman, sabır ve Allah’a havale yöntemiyle gelmeyi başardım. Halâ da bu şekilde devam ediyorum. Her şeyde olduğu gibi “sen doğru olursan eğri her zaman bir şekilde müstehak olduğu sonu bulur.”

Komşularımızın kıymetini bilelim, onları her gördüğünüzde gülümseyerek selam vermeye çalışalım. İlk tanıştığınızda size soğuk davransalar bile zaman içerisinde buzların eriyeceğini görmek mümkün olacaktır. Ayrıca apartman ve sitelerde yönetimsel problemlerin yaşanması, komşuluk ilişkilerini zedelemektedir. Böyle bir sorunun yaşanmaması için, apartman ve sitenizi profesyonel yönetim firmalarına emanet etmelisiniz, yönetimin komşular arasından seçilmesi ciddi sorunları beraberinde getirdiği görülmektedir. Komşularla asla aranızı bozmadan mutlu bir ömür geçirmek dileğiyle Allah‘a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum