"Kötü Bir Çocuk" Nasıl Yetiştirilir!..
İyi çocuklardan bıktınız mı? Etrafınızın dürüst, kendine güvenen, cesaretli çocuklarla dolu olmasından sıkıldınız mı? Hayatta hep güvensiz, cesaretsiz insanların mı başarılı olduğunu düşünüyorsunuz?
Nergiz Tuba Bozgeyik'in Yazısı...
‘Ah keşke elimden tutan olsa da, hayalimdeki kötü çocuğu zahmetsiz yetiştirebilsem’ mi diyorsunuz? O zaman doğru adrestesiniz! Tam ağzınıza layık, yüzünüzü ‘güldürecek’ kötü çocuğu yetiştirmenin yolları burada! Vereceğim ‘aspirin’ bilgiler sizi düşünmenin ötesinde netice almaya götürecek. Tabii beni dikkatle dinleyip, her maddeyi ‘özenle’ uygulamaya gayret ederseniz.
Eğer çocuğunuzun cesaretsiz olmasını istiyorsanız, öncelikle çocuğunuza karşı dört dörtlük beklentiler içinde olmanızı öneririm. İçinde bulunduğumuz ‘çağ’ en ufak bir hatayı kaldırmıyor. Siz ne yapın edin, çocuğunuzun yatağını tıpkı sizin topladığınız gibi kusursuz toplamasını bekleyin. Sınavdan 4 aldığında niye 5 almadığını, 5 aldığında niye sınıf birincisi olmadığını sorun. Arada bir komşunun çocuğu Muratla kıyaslamayı da unutmayın. ‘Bak nasıl başardı, senin ondan ne eksiğin var?’ demeyi aman ihmal etmeyin. Yaptığı resmi göstermek için ‘Anneciğim bak güzel olmuş mu?’ diye size koşarak geldiğinde ‘Güzel olmuş da, hiç güneş yeşil olur mu? Keşke sarıya boyasaydın.’ Diyin. Böylece hem cesaretini, hem de hayal gücünü kırmış olursunuz, iyi olur.
Hatalarını herkesin yanında açıkça ifade etmekten çekinmeyin. ‘Okula başlayalı iki ay oldu hala okuyamıyor. Ne olacak bu hali bilmiyorum’ gibi cümleleri, içinde çocuğunuzun da bulunduğu kalabalık ortamlarda kurun. Dikkatsizliği nedeniyle bardağınızı kırdığında ‘Bugün yine sakarlığın üstünde!’ demeyi unutmayın. Kendince ürettiği fikirleri küçümseyin. Bisiklet almak için kavanozdan yaptığı kumbarası için ‘Bu kadar parayla bisiklet alınmaz, ancak baban alabilir’ demeyi ihmal etmeyin.
Ha unutmadan... Aramızda ‘Nergiz hanım benim bebeğim çok küçük. Ben de güvensiz, cesaretsiz bir çocuk yetiştirmek istiyorum, ne yapmalıyım?’ diye soranlar olabilir. Kendilerine söylediklerime harfiyen uymalarını tavsiye ediyorum. Öncelikle bebeğinizin altı ıslandığında hemen değiştirmeyin. Önce işlerinizi yapın, evinizi silin süpürün, olmadı bir çay için öyle temizleyin. Acıktığında hemen emzirmeyin. Dediğim gibi işleriniz bebeğinizden daha önemli! Ağladığında hemen kucağınıza almayın. Maazallah kucağa alışır. Hem bırakın ağlasın, ‘ciğerleri açılır’! 0-1 yaş, çocuklarda güven duygusunun yerleştiği dönem olduğu için, bu dönemde çocuğunuzu akrabaya (anneanne, dayı, teyze, hala vs. ) bırakıp yurtdışına gidin. Ne de olsa 15 gün sonra yine yanında olacaksınız. Hem zaten ‘güvendiğiniz’ insanlara emanet etmiyor musunuz? Böylece ‘Annem ihtiyacım olduğunda benim yanımda değil’ diye düşünecek, bundan sonraki hayatında attığı her adım ‘acaba?’ ile başlayan tereddütlerle dolu olacaktır.
Şimdilik benden bu kadar. Bir dahaki sefere sizlere beceriksiz ve pısırık çocuklar yetiştirmenin altın kurallarından bahsedeceğim. Tekrar görüşünceye dek hoşçakalın!