Krizde, çalışan yoksullaştı

Krizde, çalışan yoksullaştı

İSMMMO'nun hazırladığı rapor, Türkiye'nin ekonomik kriz sürecinde işsizler ordusunu en fazla büyüten ülkelerden biri olurken çalışanların alım gücünün de eridiğini ortaya koydu.

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) hazırladığı "Kriz Çalışanı Vurdu" başlıklı rapora göre, krizin faturasının çok büyük kısmı "işi olan ya da bu süreçte işsiz kalan" çalışanlara çıkmış oldu. Alınan önlemlere karşın, reel ücretler geriledi, işsizlik ve kayıt dışı çalışma arttı.

İSMMMO'nun Türkiye İstatistik Kurumu, Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın verilerinden yararlanarak yaptığı hesaplamaya göre, 2.2 milyon kişilik işsizler ordusu 4 milyon sınırını zorlarken işyerleri kriz nedeniyle ilk olarak çalışanları gözden çıkarınca kayıt dışı çalışma oranı da yüzde 45'leri aştı. İşsiz kalanlar İş-Kur'a hücum etti. 2008 yılının tamamında 1 milyonu aşkın işsiz İş-Kur'un kapısına dayandı. Ancak, bunların sadece 97 bin 786'sı kurum tarafından bir işe yerleştirilebildi.

2009 yılının ilk sekiz ayında ise İş-Kur'a başvuranların sayısı 755 bini aştı.

İşsizlik hızla artarken çalışan başına reel brüt ücret de hızla düştü ve Haziran 2009 itibarıyla son bir yıl içinde sanayide yüzde 11.4 geriledi. Aynı dönemde, tarımda reel ücretlerdeki kayıp yüzde 12'yi buldu. Kriz, kişi başına düşen milli gelirden de bin 829 dolar götürdü. 2008 yılında kişi başına gelir 10 bin 285 dolarken, 2009 yılında 8 bin 456 dolara düştü. DPT, bu rakamı, 2010 yılında ise 8 bin 821 dolar olarak tahmin etti. Türkiye'deki işsizlik, OECD verilerine de yansıdı. 2009 yılının ikinci çeyreği itibarıyla Türkiye dünya işsizlik sıralamasında İspanya'nın ardından ikinci sırada yer aldı.

İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, verilere ilişkin değerlendirmesinde, artan işsizlik ve ücretlerdeki reel gerilemenin sadece yoksulluğu artırmakla kalmayıp, sosyal yansımalarının olacağını da belirtti. Arıkan, Türkiye'nin krizi olmadığı savıyla en başında hafif atlatılacağı düşünülen krizin ağır sonuçlara neden olduğuna değinerek, Türkiye'nin aldığı önlemlerin işyerlerinin yaşamını sürdürmek üzere oluşturulduğunu, ancak çalışanlar açısından yeterli gelmediğini ifade etti.

Krizin kaynağının finansal olması nedeniyle kaynak bulmak üzere, aslında çalışanlara ait olan İşsizlik Fonu'nun devreye sokulduğunu anımsatan Arıkan, şunları söyledi:

"Yapılan düzenlemeyle Fon'un milyarlarca lirası da önlem paketlerine dahil edildi. Aslında çalışan için bu da ek fatura oldu. Türkiye 2008 yılının ocak ayında, 22 milyon 388 bin kişilik işgücü arzına sahipti. Bu arzın, 19 milyon 798 binini 'işi gücü olan' vatandaşlar yani işgücü oluşturdu. Aynı tarihte işsiz sayısı 2 milyon 591 bin kişi, işsizlik oranı yüzde 11.6 olarak açıklandı. 2008 yılının eylül ayından itibaren krizin etkileri iyiden iyiye hissedilmeye başlayınca işsizlik hızla arttı. 2008 Aralık ayı itibarıyla işsizlik oranı yüzde 14 işsiz sayısı 3.3 milyon kişiye ulaştı.

2009 yılında alınan önlemlerin de etkisiyle işten çıkarmalar yavaşlasa da işsiz sayısı hiç 3 milyonun altına inmedi. Haziran ayına gelindiğinde ise işsizlik oranı sadece yüzde 13'e, işsiz sayısı ise 3 milyon 269 bin kişiye indirilebildi. 2008 yılı başından 2009'un ikinci yarısına kadar geçen sürede imalat sanayinde istihdam endeksi yüzde 12.0, inşaatta yüzde 25.3, ticaret ve hizmette yüzde 9, madencilikte yüzde 8.7, elektrik gaz ve su sektöründe yüzde 4.4 düştü. Toplam sanayideki gerileme ise yüzde 12 olarak gerçekleşti. Diğer bir ifadeyle işyerleri ayakta kaldı ama çalışanlar henüz kaybettiği işe dahi kavuşamadı. İşini koruyabilenlerin ise ücreti eridi."

İSMMMO'nun raporunda yer alan saptamalar şöyle:

2009 Haziran itibarıyla, bir yılda çalışan başına reel brüt ücret sanayide yüzde 11.4, tarımda çalışan başına yüzde 12.9, ticaret ve hizmet sektöründe çalışan başına da yüzde 1.4 düştü. Yani, düşük enflasyondaki gerileme ve "önlemlere" rağmen çalışanların alım gücü eridi. Çalışan kişi başına sanayi endeksi 97.4'e, inşaat sektöründe 97.8'e inerken bu veriler iki sektörde de çalışanlarının alım güçlerinin 2006 seviyesinin gerisine indiğini ortaya koydu.
Türkiye 2008 yılının ocak ayında, 22 milyon 388 bin kişilik işgücü arzına sahipti. Bu arzın, 19 milyon 798 binini "işi gücü olan" vatandaşlar yani işgücü oluşturdu. Aynı tarihte işsiz sayısı 2 milyon 591 bin kişi, işsizlik oranı yüzde 11.6 olarak açıklandı. 2008 yılının eylül ayından itibaren krizin etkileri iyiden iyiye hissedilmeye başlayınca işsizlik hızla arttı.

2008 Aralık ayı itibarıyla işsizlik oranı yüzde 14 işsiz sayısı 3.3 milyon kişiye ulaştı. 2009 yılında alınan önlemlerin de etkisiyle işten çıkarmalar yavaşlasa da işsiz sayısı hiç 3 milyonun altına inmedi. Haziran ayına gelindiğinde ise işsizlik oranı sadece yüzde 13'e, işsiz sayısı ise 3 milyon 269 bin kişiye indirilebildi.

941 bini kadın, 2 milyon 328 bini erkek olan işsizlerin 2 milyon 666 bini kentlerde, 603 binini kırsal bölgelerde yaşayanlardan oluştu.

Küresel krizin etkilerini göstermesiyle şiddetlenen işken çıkarmalar Türkiye'yi dünya işsizlik liginde ikinci sıraya taşıdı. OECD'nin verilerine göre 2009 yılının ikinci çeyreğinde İspanya yüzde 17.9'luk işsizlik oranıyla ilk sırada yer alırken, Türkiye yüzde 12.9'luk oranla ikinciliğe yerleşti.

2008 yılı başından 2009'un ikinci yarısına kadar geçen sürede imalat sanayinde istihdam endeksi yüzde 12.0, inşaatta yüzde 25.3, ticaret ve hizmette yüzde 9, madencilikte yüzde 8.7, elektrik gaz ve su sektöründe yüzde 4.4 düştü. Toplam sanayideki gerileme ise yüzde 12 olarak gerçekleşti. Diğer bir ifadeyle işyerleri ayakta kaldı ama çalışanlar henüz kaybettiği işe dahi kavuşamadı.

İŞSİZLİK VE KAYIT DIŞI ÇALIŞMA ARTTI

Bu arada, işyerlerinin krize karşı ilk adım olarak gördüğü, "işçi çıkarma ve kayıt dışı eleman çalıştırma önlemi" istatistiklere de yansıdı. 2009 yılının ocak ayından itibaren kayıt dışı çalışanların sayısı periyodik olarak artış gösterdi ve neredeyse 21.9 milyon kişilik kayıtlı istihdamın yarısına ulaştı. 2008 yılında 8 milyon 50 bin kişi olan kayıt dışı çalışanların sayısı 2009 yılının Haziran ayında 1 milyon 975 bin kişi artarak 10 milyon 25 bin kişiye çıktı. Yüzde 40.7'lik kayıt dışı çalışma oranı ise yüzde 45.7'ye yükseldi.

Krize karşı alınan önlemler arasında İş-Kur'la ilgili düzenlemelerin de bulunması kuruma olan ilgiyi artırdı. 2008 yılının ocak ayında 73 bin kişi iş aradığını belirterek kuruma başvururken, ilerleyen aylarda başvurular da çoğaldı. Yılın tümünde toplam 1 milyon 80 bin 986 kişi iş için kurumun kapısına gitti. Ancak bunlardan sadece 97 bin 786'sı İş-Kur tarafından bir işe yerleştirilebildi. 2009 yılının Ağustos sonu itibarıyla ise kuruma iş için başvuranların sayısı 755 bini geçti. Bu dönemde işe yerleştirilen sayısı ise 66 bin kişi oldu.

Krizin etkisiyle iç piyasada durgunluk artarken, piyasadaki durgunluk ve işten çıkarmalar nedeniyle sanayide verimlilik de düşmeye başladı.

2005 yılı 100 baz alınarak yapılan hesaplamalarda, 2008 yılının ilk üç aylık döneminde çalışan kişi başına verimlilik endeksi 107.3 iken 2009 yılının aynı döneminde 93.5'e geriledi. Aynı şekilde çalışılan saat başına verimlilik de 106.4'ten 96.9'a indi.

Diğer bir ifadeyle, 2009 yılının ilk üç aylık döneminde çalışan başına verimlilik yüzde 12.9 azalırken, çalışılan saat başına verimlilikteki azalma yüzde 8.9 olarak gerçekleşti.

Krizle birlikte tüm dünyada işsizlik arttı. Krizin etkilerinin 'az olacağı' beklentisi içinde olan Türkiye özellikle istihdam konusunda hayal kırıklığına uğradı. Türkiye'de zaten yüksek olan işsizlik oranı krizin kaynağı olan ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki oranların üzerine çıktı. İspanya bu alanda ilk sırada yer alırken Türkiye ikinciliğe yerleşti. OECD verilerine göre 2009 yılının haziran sonu itibarıyla İspanya'da işsizlik oranı yüzde 17.9 olurken Türkiye yüzde 12.9 ile ikinci sırada yer aldı. 2009 yılının Ağustos sonu itibarıyla işsizlik oranı yüzde 18.9'a yükselen İspanya bu alandaki liderliğini korurken, TÜİK'in söz konusu dönem için açıkladığı yüzde 13'lük oran da Türkiye'nin ikinciliğini pekiştirdi
Haber 7