Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK

Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK

Kur'an hiç şüphe yok ki Kelamullahtır

“Kur'an'ı şüphesiz biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.” (Hicr,9) Okuduğum Risale-i Nur Külliyatına dayanarak Kur'an'ın i'cazını ve hak kelâmullah olduğunu ispat etmeye çalışacağım.

Kuran’ın makasıdı erbaası: Tevhid, Haşir, Nübüvvet, Adalet ile İbadettir.

Bu dört kelime Kur’an’ın her suresinde, ayetinde ve kelimelerinde bulunmaktadır. Bediüzzaman bunu İşaratül İ'caz kitabında isbat ediyor.

"De ki: Andolsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur’an’ın benzerini getirmek için toplansalar, birbirlerine yardımcı da olsalar, onun benzerini getiremezler. (İsra,88)

Bu ayet Kur'an'ın mucize olduğunu gösteriyor ve Allah Kur'an-ı Kerim'in benzerinin yapılamayacağını bize ayetiyle bildiriyor. Bunda iki görüş bildirilir. Cenab-ı Hak kullarını men etmiştir veyahut gerçekten insanlar benzerini yapamayacaktır. Dolayısıyla iki görüş vardır. Bazı alimler birinci görüşü esas alırken bazı alimler ise ikinci görüşü esas almıştır.

Üstad Bediüzzaman Kur'an'ın mucize olduğunu ve insanlar tarafından taklidinin yapılamayacağını beyan eder ve Kur'an'ın 40 vecihle mucize olduğunu 25. Sözde ispat eder. Kur'an'ın nazmındaki i'cazı ise İşaratül İ'caz kitabında ispat etmiştir. Kur'an'ın herbir kelimesinin Kur'an'da yeri özel olarak seçilmiştir. Bediüzzaman bunu İşaratül İ'caz tefsirinde açıklar. Bunu anlamak için biraz da Arapça bilmek gerekiyor. Kainattan mücessem kitaplardan delil getirip aralarında bir ilişki kurmaya çalışacağım.

Bu durumu bizler sığ düşündüğümüz için kabul edemiyoruz. Her sahanın bir uzmanı vardır.

Cenabı Hakk'ın iki türlü kelamı var. Kudret sıfatından tecelli eden mücessem kelimeler. Yani tekvini şeriat. Elma, Kudret sıfatından tecelli eden mücessem bir kelimedir. Aynen öyle de Kelam sıfatından sudur eden kelimeleri vardır. Kur'an-ı Kerim kelam sıfatından gelen bir kitaptır yani Allah'ın kelam sıfatının bir tecellisidir.

Evet elma da bir ayet ama mücessem bir ayet. Besmele de bir ayet. Elmanın harfleri elementlerdir. Daha alt parçaları atomlardır. Kur'an'ın harfleri ise Arapça’da kullandığımız harflerdir. Evet ikisi de harflerden meydana geliyor. Bir elmanın bir benzerini yapabilir miyiz? Hayır. O zaman Kur'an'ın da bir benzerini yapamayız.

Daha karmaşık bir misal vereyim. İnce uçlu bir kurşun kalem ile beyaz bir kağıda bir nokta koyun. O noktayı 1000 parçaya bölün onu daha da küçültün. Evet bir hücre noktanın binde biri kadardır. Onun içerisinde çekirdek var, çekirdeğin içerisinde kromozom var, kromozomların içerisinde DNA var. DNA üzerinde de gen dediğimiz kodlanmış şifreler var. Evet DNA adenin, guanin, sitozin ve timin gibi bazlardan meydana geliyor bunlarda birbirlerine fosfat ve şekerle bağlanıyor. Daha basit şekil de ifade edecek olursak A, G, S ve T harflerinden yazılmış bir kitap düşünün. Bu 4 harften bir kitap yazacağız. Bağlaç olarak da şeker ve fosfatı kullanalım. Bu kitaptan eğer biz bir harfi veya bir bağlacı çıkaracak olsak bu kitap bozulur. Allah'ın kudret sıfatından gelen DNA nasıl değiştirilemiyorsa, oynandığında orijinalliği bozuluyorsa aynen öyle de Allah'ın kelam sıfatından gelen Kur'an-ı Kerim değiştirilemez. Bunu kim bilir? DNA'yı genetik bilimi ile uğraşan büyük alimler anlıyor. Biz bunu anlamakta zorlanıyoruz. Aynen öyle de Kur'an-ı Kerim'i büyük İslam alimleri yani Kur'an'ın tabiriyle Kur'an'da râsih olanlar anlar (ilimde derinlik ve istikamet ihsan ettiği kimseler, Ali İmran,7). Herkes her şeyi anlayamaz ancak onun erbabı anlar.

Feynman denen ünlü fizikçi "basitlik karmaşıklığın ileri derecesidir" der. Kendi sahamdan bir örnek vereyim. Periodontoloji sahası diş hekimliğinin bir anabilim dalıdır. Bu kelimenin içerisinde bin sahife gizlidir desem kimse yadırgamaz. Ama anlatın desem ancak bu bilimin uzmanı anlatır. Bu bilimin içerisinde diş eti var. Birisine sorsam diş eti nedir? Verilecek cevap birkaç cümleyi geçmez ama ben bu konuda altı saat ders anlatıyorum. Evet mücessem diş eti kelimesi içerisinde 30 sahife gizlidir desem, anlamayan insanlar reddederler. Ama dişeti kelimesini bir bilen açıklarsa o zaman gerçekten bir nebze anlaşılır.

Bir başka misal; Mikroorganizma dediğim zaman işin ehli olmayanlar ancak birkaç cümle kurabilirler ama mikrobiyoloji ilmiyle uğraşan ve bu sahada ihtisaslaşmış olan bir bilim adamı bir iki cilt kitabı görebilir. Bakterileri görür, virüsleri görür, mantarları görür. Virüs deyince içerisine birkaç yüz sahife kitap bilgisi sığdırır. Örneğin şu an yeryüzünü kasıp kavuran Covid-19 dediğimiz virüsü bitiremiyoruz. İşte işin ehli olmak budur. Aynen öyle de Elhamdülillahi rabbil alemin dediğimiz zaman büyük bir İslam alimi bunun üzerine saatlerce konuşur ve yüzlerce sahife kitap yazar. Nasıl ki Allah'ın mücessem bir ayeti olan bir mikroorganizma olan bir bakteri birçok manayı içinde barındırıyorsa Allah'ın kelam sıfatından gelen besmele de alimlerin söylediğine göre Kur'an’ı içine alabilir. İçinde bir Allah lafzı var ki içerisine bütün sıfatı ve ismi girer. Her şey Allah kelamında gizlidir.

Bir incir çekirdeğini en alt parçacıklarına ayırsak, içerisindeki maddeleri analiz etsek, bu maddeleri, elementleri, mineralleri, vitaminleri dünyanın en akıllılarına versek bütün dünyanın laboratuvarlarını kullansalar bir çekirdeğini yapabilirler mi? İncir çekirdeğini yapsalar peki ona hayat verebilirler mi? Aynen bunun gibi 29 veya 28 harften meydana gelen Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Kerim'in bir benzerini yapınız. Bütün teknolojik imkânlarınızı da kullanın ve Kur'an gibi bir kitap yazın desek yapabilirler mi? Eğer yapabilselerdi şimdiye kadar yaparlardı. Demek ki Kur'an mucizedir. Allah'ın kelam sıfatından tecelli eden bir sanatıdır. Bunun bir benzerini insanların yapması mümkün değildir. Eğer mümkün olsaydı şimdiye kadar yaparlardı.

Evet bazen bilim adamı dediğimiz insanlar maalesef insanları kandırmaya çalışıyorlar. Ya da basın algı operasyonlarıyla bunu vermeye çalışıyor. Sanki yeni bir tohum icat etmiş gibi yani yoktan var etmiş gibi davranıyorlar. İnsanları aldatıyorlar. Bunların yaptığı şey sadece var olan tohumların üzerinde oynamadan ibarettir. Allah'ın yarattığı doğal gıdaları değiştirmekten hatta orjinalliğini bozmaktan ibarettir. Örneğin; domates daha dayanıklı olsun diye ona başka bir türün genetik materyalini transfer ediyorlar. Güzelim domatesin tadını bozuyorlar. Mevcut genler üzerinde oynuyorlar. Allah bunu niye öyle yaratmadı veya yaratamaz mıydı? Allah doğada ne yaratmışsa en güzel surette yaratmıştır. Şu kainatta ondan daha mükemmel olamaz. Ama insanların doyumsuzluğu ve hırsları güzelim mevcudatı bozmaktan ibarettir hatta bazı türlerin yok olmasına sebep olmaktır. Bir tohumun içerisindeki bütün maddeleri dünyanın bütün akıllı insanlarına versek en küçük bir incir tohumunu yapamazlar. Yoktan bir tohum yapamazlar ya da var olan bir şeyi yok edemezler. Bütün insanlar toplansa bütün imkanlarını biraraya getirse varı yok, yoktan da var edemezler.

Kopyalamayı sanki yoktan var etmiş gibi gösteriyorlar. Adı üstünde kopya, bir kopyası olmazsa yani bir örneği olmazsa nasıl bir benzerini yapacaksın. Zındıka komitelerinin başı önce kendi kopyasını yaptırsın. Haydi cesedinin kopyasını yaptırdı ruhunun kopyasını nasıl yaptıracak? Bu iyi bir şeyse niye kendisinin bir kopyasını yaptırmıyor? Tasması başkasının elinde olan maşa gibi insanlar sahiplerinize söyleyin siz çok değerli iseniz sizin kopyalarınızı fazlalaştırsınlar, çok faydalı iseniz birer kopyanızdan her bir ülkeye göndersinler. Evet sizin atalarınız olan Firavunlar, Nemrutlar ve Şeddatlar neredeler? Firavun da haşa “ben tanrıyım” diyordu. Neredesin ey Firavun, niye öldün? Ey dünyanın şımarık çocukları! Önce ihtiyarlığa bir çare bulun? Ölüme zaten bulamayacaksınız! Çünkü Allah insanlığın hücrelerine ölümü kodlamıştır. Haydi bu kodu bulun da ölümü ortadan kaldırın. Kaldıramazsınız. Eğer bir şeyler yapıyorsanız ve yapabiliyorsak Allah bize bunları müsaade ettiği için yapabiliyoruz yoksa izin vermeseydi kopyalama bile yapamazdınız.

Allah Kur'an-ı Kerim'de meydan okuyor “haydi gücünüz yetiyorsa mülkümden çıkın” diyor. "Ey acz ve hakareti içinde mağrur ve mütemerrid ve zaaf ve fakrı içinde serkeş ve muannid olan ins ve cin! Emirlerime itaat etmezseniz haydi elinizden gelirse hudud-u mülkümden çıkınız! Nasıl cesaret edersiniz ki öyle bir Sultan'ın emirlerine karşı gelirsiniz; yıldızlar, aylar, güneşler, emirber neferleri gibi emirlerine itaat ederler.” (Sözler 403)

Kendinize ayrı bir dünya yaratınız, ayrı bir dünya kurunuz. Sizin yaptığınız sadece dünyayı yakıp yıkmaktır. Kendinizden başka insan tanımamaktır. Adeta kendinizi ilahlaştırmısınız ama siz de atalarınız gibi bir gün öleceksiniz. Yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.

Niyet ve kast kelama tesir eder. Kelam bir enerjidir. Kelam canlıdır ve ruhludur. Kişinin niyetini ve ihlasını taşır.

Kelamı kim söylemiş, kime söylemiş, niçin söylemiş ve ne makamda söylemiş önemlidir. "Ey Sema suyunu tut, Ey Arz suyunu yut.” (Hûd,44) Bunu bir insan söylerse bir değeri harbiyesi yoktur. Hatta gülünç duruma düşer.

Elif lam mim üç harften ibaret bir kelamdır. Allah’a nispet edilmezse sadece birer harf olur. Allah’a nispet edilirse Cenab-ı Hakk’ın birçok muradını saklar. Ayet olarak okursan kainata dalga dalga yayılır, birçok şeyin anahtarı ve düğmesi olur. Her biri birer şifredir ve içerisinde hazineler olan kasaları açar.

Bir insana Kur’an öğretirken söylersen sadece birer harf olur.

Kim söylemiş? Allah söylemiş.

Kime söylemiş? Hz. Muhammed’e (a.s.m), cinlere ve insanlara.

Niçin söylemiş? Beşerin hiçbir zaman kullanmadığı şekilde hitap ediyorum.

Bunlar benim peygamberim ve benim aramda birer şifredir. Bunlar birer muharebe silahıdır. Siz her şeyi bilmez ve anlamazsınız. Anlamadığınız şeyi inkar etmeyin. Siz bunları yazın ve okuyun, tesir ve faydalarını göreceksiniz. İnsan sadece akıldan ibaret değildir.

Ne makamda söylemiş? İlahlık makamında.

Nasıl ki bütün mevcudatın harfleri atomlardır. Her şeyi atomlardan yaptım. Atomun sırrını çözebildiniz mi? Kuran’ın da atomları harflerdir. Sizinle sizin anladığınız şekilde konuşuyorum. Musa (as) hitap ettiğim şekilde konuşsaydım mum gibi erirdiniz. Anlayamazdınız. Ben size sizin bildiğiniz harflerle hitap ediyorum. Tenezzül ediyorum. Rahmetim böyle iktiza ediyor.

Atomlardan meydana getirdiğim mahlukatın bir benzerini yapabildiniz mi ki Kuran’ın benzerini de yapasınız. Bir elmayı elma olarak yersen faydasını görürsün. Elementlere ayrılmış olarak yersen bir fayda göremezsin hatta zehirlenirsin. Üzümde bulunan demiri üzümün içindeki şekilde alırsan vücuduna gerekli olan besini alırsın ama demir elementi olarak alırsan bir faydası olmaz.

Her bir besin mücessem şekliyle yenirse faydalı olur. Elementlerine ayrılmış şekilde faydası olmaz. Kuran’ın ayet, kelime ve harfleri de birbirine bakar ve bütün olarak bakılırsa fayda verir ve anlaşılır. Aynı zamanda mucize olur.

Asrın hocasından birkaç paragraf:

"Ey ins ve cin! Eğer Kur'an, Kelâm-ı İlahî olduğunda şüpheniz varsa, bir beşer kelâmı olduğunu tevehhüm ediyorsanız, haydi işte meydan, geliniz! Siz dahi ona Muhammedü'l-Emin dediğiniz zat gibi okumak yazmak bilmez, kıraat ve kitabet görmemiş bir ümmiden bu Kur'an gibi bir kitap getiriniz, yaptırınız.

Bunu yapamazsanız, haydi ümmi olmasın, en meşhur bir edib, bir âlim olsun.

Bunu da yapamazsanız, haydi bir tek olmasın, bütün büleganız, hutebanız, belki bütün geçmiş beliğlerin güzel eserlerini ve bütün gelecek ediblerin yardımlarını ve ilahlarınızın himmetlerini beraber alınız. Bütün kuvvetinizle çalışınız, şu Kur'an'a bir nazire yapınız.” (Sözler 426)

"Âyetlerinin her bir necmi, vezin kaydı altına girmeyip tâ ekser âyetlere bir nevi merkez olsun ve kardeşi olsun ve mabeynlerinde mevcud münasebet-i maneviyeye rabıta olmak için o daire-i muhita içindeki âyetlere birer hatt-ı münasebet teşkil etsin. Güya serbest her bir âyetin, ekser âyetlere bakar birer gözü, müteveccih birer yüzü var. Kur'an içinde binler Kur'an bulunur ki her bir meşrep sahibine birisini verir.” (Sözler, 151)

"Madem bir harf, kâtibini göstermeksizin olmaz. San'atlı bir nakış, nakkaşını bildirmemek olmaz. Nasıl olur ki; bir harfte koca bir kitabı yazan, bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş, kendi kitabıyla ve nakşıyla bilinmesin?” (Sözler,283)

Bu zamanda her bir müslümanın bazı risaleleri mutlaka okuması gerekir eğer okumazsa bir tarafı eksik kalır. Suallerine cevap bulamaz. Ya direkt okuyacak ya da dolaylı olarak okuyanlardan duyacak. Bir romanı okuyupta Bediüzzaman’ı okumayan müslümana şaşarım. 25. Sözü okumayan Kur'an’ın mucizeliğini anlayamaz anlasa da bir tarafı eksik kalır. İnkar etmemek ayrıdır, şek ve şüphesiz inanmak ve mutmain olmak ayrıdır.

Dualarınızı beklerim. Selametle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum