Raif ÖZTÜRK
Kur’ân ve Ezan sesi mucizesi
Japon bilim adamı Prof. Dr. Masaru Emoto’nun yaptığı araştırmalara göre, Kur’ân okurken veya ezan okunurken, sudaki moleküller, meydana gelen o ulvî frekans ile mükemmel bir dizilime ulaşıyor.
Evet, Japon bilim adamı Prof. Dr. Masaru Emoto; içinde 70'ten fazla kristal resmi bulunan ‘Su Kristalleri’ adlı kitabında: "Su cansız bir madde değil, canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su, çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir." diyor.
•İnsan vücudunun yüzde 70'i de sudan oluştuğuna göre, İslam'ın, Kuran’ın ve DUANIN insan bedenine ve ruhuna, ne denli ‘doğru hitap ettiği’ ortaya çıkıyor.
Prof. Dr. M. Emoto, üç yıl kadar önce mikroskopla yaptığı araştırmalarda, donmuş su kristallerinin dış tesirler karşısında çok değişik şekillerde reaksiyon gösterdiğini keşfetmişti. Bu araştırmalara göre su kristalleri, dış çevre tesirlerinin yanı sıra, müzik, söz ve kavramlara da tepki veriyor.
Çekilen fotoğrafların birinde, suyun yanında "şeytan" dendiğinde, kristaller kaotik bir biçime girerken, diğerinde de güzel sözlerle dua edildiğinde, suda, berrak ve estetik yapısı ile mükemmel bir altıgen ortaya çıkıyor.
Emoto, bu çalışmalarıyla görünmeyen bir ruh âleminin varlığına da işaret ediyor.
Bir başka deneyinde, iki kavanozun içine haşlanmış pirinç konuyor. Birine teşekkür diğerine aptal yazılıyor. Bir ay boyunca bu sözler bu şişelere söyleniyor.
Netice çok enteresandır: "Aptal" denen kavanozun içindeki pirinçler siyahlaşıyor ve kavanozdan çok kötü koku çıkıyor.
Diğerinde ise; pirinç beyaz kalıp, hoş bir koku yayılıyor.
Bu da gösteriyor ki, kötü ve iyi sözler, su ve pirincin üzerinde tesirli oluyor.
•Öyleyse Allah'ın nimet ve ihsanlarına karşı, zikir, fikir ve şükür vesilemizi hiç unutmamamız gerekiyor. Bilhassa Bismillahirrahmanirrahim ile Elhamdülillah hiç unutulmamalıdır.
‘Su Kristalleri’ adlı kitabında suyu çeşitli yönlerden ele alan Prof. Emoto, çalışmalarının ilmî temelini oluştururken, din gerçeğini de göz ardı etmiyor.
•"21. yy'da en önemli olayın ‘ilimle dinin yeniden buluşması’ olacağını düşünüyorum. Eğer din olmasaydı insan aptallaşacak, modern ilim de hiçbir zaman ortaya çıkmayacaktı." diyor.
Burada Bediüzzaman Hz.’nin; “Din hayatın hayâtı, hem Rûhu hem esası. İhyâyı din ile olur, şu milletin ihyâsı (yani, Din hayatın tâ kendisidir, şu milletin yaşatılması, Dîni yaşatmak ile mümkündür) vecîzesini hatırlamadan geçmeyelim.
Bütün bu ilmî gerçeklerden hareketle, Allah'ın tüm nimetlerine karşı tavrımızı ayarlamamız gerekiyor. Öyle ya, neredeyse her gıdanın büyük bir çoğunluğu su.
Meselâ, yemeğin başında Besmele çekmek, sonunda Elhamdülillah deyip şükretmek, ortasında bu harika nimetleri bize ihsan eden Cenab-ı Hakk'ın kerem ve lütuflarını düşünmek gerekiyor. Üstelik hem fizikî açıdan, hem de uhrevî açıdan…
Bediüzzaman Hz.’nin, “..dört unsurdan biri olan suyun, ‘fazl ve rahmet arşı’..” olduğunu söylemesinin bir sırrı, şimdi daha iyi anlaşılmış oluyor, değil mi?...
Dua öyle bir güçlü bir vesiledir ki, hastalıkları iyileştirir, suyu dahi halden hale sokabilir. Burada; Hz. Muhammed sav’in, kendisine müracaat eden sıkıntılı kimselere, bir bardak suya dualar okuyarak içirmesinin hikmeti de şimdi anlaşılıyor.
•Bundan sonra musluğu her çevirdiğimizde ve elimize bir bardak suyu her alışımızda, suyun basit bir madde olmadığının bilinci içinde olacağız. İnşallah…
HER ŞEY ALLAH'I TESBİH EDER FAKAT SİZ FARKINA VARAMAZSINIZ.
•Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan her şey O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halimdir, bağışlayıcıdır. (17. Sûre, 44. Âyet, 57. S. 1. Â., 59. S. 1. Â., 62. S. 1.Â. 64. S. 1. Â.)
Moral Haber
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.