Empati yapmayan herkeste gizli milliyetçilik vardır. Ya da bir sıkıntıda, bir felakette birilerine üzülüp birine üzülmeyende bencilliğin ortak biçimi olan milliyetçilik vardır. Kültürel milliyetçilik değil bu, ırkçılık da hiç değil ama etnik milliyetçilik var güzel ülkemin dört bucağında. Niye mi diyeceksiniz, dış siyasette de vatandaşımın kahve ya da twitter sohbetinde de bu ayrımcılığı görebilirsiniz.

Zalim İsrail canavarlık yaparken her zamanki gibi maalesef, insanlık gereği kınama, boykot vazifelerini yapar her insan. Çünkü Filistin İslam âleminin yüreğidir. İsrail evleri, okulları, hastaneleri, ambulansları, camileri ve benzer terörist! noktaları bombalarken bizlerin ve insanlığın da yüreğini bombalar ama biz de büyüklerimizin yaptığı gibi kınamaktan, kızmaktan başka bir şey yapamayız!

Oysa meselemiz bir değildir, Suriye, Irak, Doğu Türkistan daha birçok yerde insanların daha hayvanileşmek belki şeytanileşmek uğruna (şeytandan da daha aşağı görüyorum ama kelime bulamıyorum) insanların insanlığın öldürüldüğü yerler var gözümüzün önünde. Avrupa kâfirleri, Asya münafıkları yine ortak şirketlerinin büyük kazançlarını götürme derdindedirler.

İyi güzel de bunları hepimiz biliyoruz, yine anlatıyorsunuz, diyebilirsiniz? Çünkü empati yaptığımı göstermek istiyorum, hariçten gazel okumadığımı, uzak bir yerde ölen bir Hıristiyan, Yahudi ya da Budist bir masum için de üzülebileceğimi anlatmak istiyorum.

Hele kardeşimse bu, daha da üzülmem kaçınılmazdır elbette. IŞİD diye bir örgüt/devlet? çıkıyor. Irak ve Suriye’deki otorite boşluğundan mı, Bağdat hükümetinin Şiileri önceleyip Sünnileri ötelemesinden mi, uluslar arası destekler mi, terörün devam etmesini isteyenler mi, örgüt kurmak için müsait zemin olması mı, Suriye’deki muhaliflerin yanlış yönlendirilmesi mi sebep olarak dersiniz deyin ama bana hedefinin İslam’ı ihya etmek ve yüceltmek olduğunu söylemeyin!

Allah aşkına, ortaya çıktığından beri İslam’ın adını terör ile özdeşleştirmekten, kötü ün oluşturmaktan, ismi altında siyasi ve ekonomik hedeflere koşmaktan başka bir şey yaptı mı? Durup dururken neden saldırdı peki Kürtlere? Cevabı basit değil mi, kâfirlere, münafıklara, Şiilere karşı bizimle savaşmadı, zaten onlar Stalin severler. Yahu kim kafir kim münafık ya da Şiileri öldürme fetvasını sana kim verdi? Tamam, Şii siyasiler mezhepçidir, ayrımcıdır, ötekileştiricidir bunun için mi onları öldürme yetkisini kendinde görüyorsun ve masum Türkmenlere saldırıyorsun? Sana göre hata ya da günah yapıyor olabilir ama bu onları dinden çıkarmaz ama senin inancına göre yapıyorsa bunu Sünnilerin ya da ümmetin adına yapma çünkü selefiler dışında bu fikre sahip kimse yok ve İslam ismini kullanmaya hakkın yok.

Kürtlerden hiç kimse Stalin’i görmüş müdür bile, pek zannetmiyorum. Peki nedir bu bağlantı. Siz bir millet düşünün ki dört ülkenin yan yana dört parçasındalar, bu parçalar dört ülkeyi de birleştirecekken ve ortak kültür coğrafyasını yaşadıklarını hissettirecekken bu dört parça neredeyse birbiriyle dahi görüşemiyorsa, bir parçasında kenarda unutulmuşsa, başkasında yaşadığı dahi farz edilmiyorsa, diğerinde öldürülmeye çalışılmışsa ve sonuncusunda böyle bir millet mi var diye asimile edilmişse ve üstelik bu politikalar din, kutsal, vatan adı altında yapılmışsa önde gelenlerinin sosyalist fikirli olmasına şaşırmamak gerekir. Bu yöntemi kabul ettiğimin ve hoş gördüğüm için değil bu gerçeği paylaşmamın sebebi, terörün çıkması hataysa o ortamı hazırlamak iki hatadır. Kardeşine güvenmemek bir hataysa diğer kardeşin güvenini kaybettirmesi iki hatadır, dinden soğumak hataysa dinden soğutmak sonsuz hatadır.

Öte yandan Kürtler siyasilerinden farklı olarak çok dindardır. Övgü için söylemiyorum bunu, Osmanlı’da birçok alim yetiştirmiş, İran’da büyük sünni şeyhler ve alimlerin çoğu Kürtlerdir. Cumhuriyet’in medreseleri kapatmasına rağmen Kürtler bu geleneği devam ettirebilmiş bir topluluktur. Benim sorum şu, dağa çıkmadan önce namaz kılan bir genç namazı da bırakıp niye dağa çıkar?

Sorunun cevabı IŞİD gibilerde, Suriye iç savaşının başlarında kafamı çok kurcalardı ya da Amerika’nın Irak işgalinde beni çok üzerdi, utandırırdı. Neden Kürtler Esad’a karşı savaşmıyor ve neden bir işgalci, fitneciye karşı dindaşının yanında olmadı bu uçarı Kürtler? Ben de birçok Türkiyeli gibi bu sorulara cevap bulamazdım. Ama ne zamanki gibi Suriye muhaliflerinin önde gelenlerinden biri “tabi Esad düşünce Suriye bir Arap devleti olacaktır“ yani aynı tas aynı hamam daha öncesinde Kürtlere kimlik bile verilmeyen bir sisteme benzeyecekti ve Saddam’ın bile yapmadığını Kürtlere yaptığını öğrenince neden sadece kendini düşünme gereği hissettiklerini anladım. Kızmayın, her milletin onlara yaklaşımıyla diğerlerine bakıyorlar.

Asıl mesele bugün neden IŞİD, Kürt bölgesine saldırıyor, İslam’a davet etmek için mi, onları zayıf gördüğü için mi, komünist gördüğü için mi (normal halkın ve alimlerinin onlardan daha dindar olduğuna kalıbı basarım) ya da başka bahaneler. Aslında hiç bir gerekli sebepleri yok, maksat başka. Ne yani, Hilafet temsilcileri! bizim gibi kafir devletleri! rahat mı bırakacaklar sanıyorsunuz, onun bunun İslam’ı anlama biçimiyle herkesi yargılayacaklar. Aslında Türkiye’nin IŞİD’e karşı bu kadar tepkisiz kalmasını anlayamıyorum. Tahran ve Bağdat’ın güttüğü mezhepçilik politikasının kötü sonuçları deyip onları sıkıştırmak istiyorsa onlardan farkı kalmıyor.

Kürtler zaten sivrilmesin diyorsa bin yıllık kardeşliğe yanlışlık devam ediyor demektir ve giden güvenlerinin gelmemesi için bir teminat oluyor demektir. Stratejik ve ekonomik bir ortağını kaybediyor demektir. Gönlünüz bir Sünni devlet ileyse bence Kürtlere ve Erbil’e kadar saldırmalarıyla bu meşruiyetlerini kaybetmişlerdir. Ama onlar da Müslüman ve Sünni değiller mi neden beraber hareket etmiyorlar derseniz belki de hepimiz Müslümanız hepimiz Türküz’ün başka değişkenini yaşamak istemiyorlardır.

Ben Türkiyeliyim ve Türkiye’mdeki Türklüğü sevdiğim gibi Kürtlüğü de Araplığı da Lazlığı da seviyorum. Yine de bu coğrafyada Kürtleri hala anlayamadıysanız ya da bu yazının burada ne işi var diyorsanız gizli etnik veya kemalist milliyetçiliğinize dikkat etmenizi tavsiye ederim çünkü tarafgirlikler doğrudan ya da dolaylı olarak zulümlere de oluyor.

(AD)