İbrahim KAYGUSUZ

İbrahim KAYGUSUZ

Kürtlerin vicdan-ı millileri

Şefkat kahramanı kadınların çocuk öldüren canilere dönüştüğü bir sosyal ortam düşünün.

Evde çocuklarına annelik yapması gereken bir kadının “üzerinde patlatmak üzere” bir bomba ile ortalıkta dolaştığını ve öldürmek için kalabalık aradığını düşünün.

İnsanın ruhu titriyor.

Bingöl’de yaşanan olay tam da böyle bir şey.

Hâlbuki Allah kadınların tamamını sonsuz sevgi ve merhamet duyguları ile donatmıştır.

Duyguları sükût etmiş bir kadını fark eden şefkatli bir anne, günahsız evlatlarını feci bir sonuçtan kurtarmak için “Allah aşkına üzerindeki bombayı patlatma!”  diye yalvarıyor. Hâlbuki yalvardığı kalp, taş gibi katılaşmış ve merhametsiz bir hale gelmiş.

Sevgi dolu kalplerin kin, öfke ve nefrete doğru savrulmaları ve bu halleri ile toplum içinde arz-ı endam etmeleri ne kadar ibretamiz.

İki gün sonra bayrama gireceğiz, masum çocukların, gözü yaşlı anne babaların ve suçsuz eşlerin günahı ne? İnsanların bayramlarını hüzne boğmanın kime ne faydası var?

Bu soruyu KCK ile ilgili tutuklanmaların ve tartışmaların devam ettiği bir atmosferde sormak sanırım daha anlamlı olur.  

KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği),  PKK’nın şehir örgütlenmesi ve bir devlet modeli. Kendi içinde yasama, yürütme ve yargı erklerini barındıran bir model. Bu modelde vatandaşlık KCK’ya bağlı olmakla tanımlanmaktadır.

Totaliter bir nitelik taşıyan bu yapılanma, bazı siyaset bilimcilerinin de ifade ettiği gibi Lenin’den iktibas edilen bir strateji.

Lenin’in “Bütün iktidar Sovyetlere” modeli “Bütün iktidar KCK’ya” şekline dönüştürülmüş. Devlete alternatif olarak oluşturulan siyasî-bürokratik bir örgütlenme, devrimci bir halk ayaklanması hedefine ulaşmaya çalışıyor.

İyi de siyasi örgütlenmeler ve halk ayaklanmaları doğru mecralar bulmadıkça akamazlar ki. Olsa olsa kargaşalara sebebiyet verir ve derin fay hatları oluşturarak toplumun cennetini cehenneme çevirir.

Anadolu memleketi Rusya değil ki devrimci halk ayaklanmaları yapılsın. Bu işin fikir babaları hiç mi sosyoloji bilmez. Bütün örgütlenmelerin, ayaklanmaların ve devlet yapılanmalarının arkasında kale gibi sağlam felsefi dayanaklar mevcuttur.

Öncelikle, İslam karşıtı bir siyasal örgütlenmeye Kürt halkı müsaade eder mi?

17 Mart 1920 tarihinde Sebilürreşad dergisine bir yazı yazan Said Nursi, Kürt milletinin “İslamiyet nam ve şerefini i’la için beş yüz bin kişi feda ettiklerini” söyler.

İkinci olarak devlet, insanların barış ve adalet içinde yaşamalarını sağlayan araçtır. Kutsal olan devlet değil insandır! İnsan katlederek onlara devlet aracı temin edilemez.

Amaç devletse bu devlet zaten yedi yüz yıldır topraklarda kurulmuş.

Devletimiz olan Türkiye şu anda dünyanın 17. büyük ekonomisi ve yakın gelecekte dünyanın ilk on ekonomisi arasına girmeye aday. Kimsenin KCK’nın cüce aklının uzantısı bir devlete ihtiyacı yok.

Çok uzatmayacağım ama kıyas için bir örnek vermeden geçemeyeceğim: KCK’nın stratejisini iktibas ettiği Sovyet Rusya’da, komünizm afetine kaynaklık yapan felsefi kaynakların sayısı çok fazladır. Rus toplumunun büyük bir kesimi bu fikirlere sahip çıktığı halde rejim yetmiş yıldan fazla ayakta duramadı.

Rusya’da anarşizmi netice veren felsefi ve fikri akımların başında Nihilizm gelir. En popüler tanımıyla Nihilizm, her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olmasıdır. Nihilistler ilahi varlığı ve ahlâkı reddederler. Dine bağlı maneviyata ve düzene karşı çıkmak dolayısıyla hiçbir iradeye boyun eğmemek bu felsefi akımın genel kabulüdür.

Akım, 19. yüzyıl Rusya’sında genç entelektüellerden birçok taraftar buldu. Nihilizm ile hep aynı karede görünen Alman Filozofu Friedrich Nietzsche’ye göre yüksek idealler ve değerler ortadan kalktıkça Nihilizm parlar.

Bu Anadolu toprakları ne zaman idealsiz ve değersiz kaldı. Bağrında kimler yetişmedi ki. Eğer hesaplar Türkiye’nin doğusu üzerine ise bu işin hesabını yapanların aklına şaşmak lazım.

Adıyaman’a gidin insanlara sorun, son reddede Menzil’deki şeyh efendi mi yoksa başkası mı dinlenir; Erzurum’a gidin insanlar üzerinde bir alan araştırması yapın Mehmet Kırkıncı Hocaefendi hesaba katılmadan pozisyon almak mümkün olur mu?

Eğer hesap Güneydoğudaki 24 il üzerine ise hem tarihi veriler hem de bugüne ait göstergeler tam aksi istikamettedir.

Şu söz İslam irfanı ile yoğrulu bu bereketli toprakların meyvesi olan Said Nursi’ye aittir: “Kürtlerin asıl ve nesepleri ne olursa olsun, İslam’dan iftiraka vicdan-ı millileri asla müsait değildir” (A.g.m).

Öyle ise Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya ve onları Zerdüştlüğe davet etmeye kim hangi cesaretle cür’et ediyor, anlamak mümkün değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum