İbrahim KAYGUSUZ

İbrahim KAYGUSUZ

Mağlûp olmak

Üstadımızın yeğeni Fuad Ünlükul (rh) 1944 tarihinde Ankara’da üniversitede okurken genç yaşta vefat eder. Vefat haberi babası Abdülmecid Ağabey’i çok sarsar. Haberin ondaki ilk tesiri şöyledir:

“Öyle bir inkısar-ı hayale uğradım ki; sanki dünyam başıma yıkıldı. Ateşli algılar dumanlı figanlar ruhumdan ve kalbimden fışkırmaya başladı”

Figanın Fuadiye risalesine yansıyan birkaç satırı şöyledir: “Ey mezarcı! Göm beni de şu Fuad’ın kabrine/Firkatin dayanamaz vallahi aslâ kahrine./ Katılsın zerratımız, âlem-i berzahta keza,/ Sarılsın birbiriyle ruhlar, ilayevmi’l-ceza./Ey mezarcı! Cebeci’de bana da kaz bir mezar,/Olalım ünlü Fuad’ın komşusu leylü nehâr.”

Her yürek evlat acısına dayanamaz.

Fuadiye risalesinde Abdülmecid Ağabey, evladı Fuad’ın bir mektubundan bahseder. Mektup’da “beni unutmayın” vasiyeti bulunmaktadır. Üstadımızı bu mektup ile ilgili haberdar eden Abdülmecid Ağabey’in “beni unutmayın” ifadesine ait yorumu “ba’del mevt isminin bahsi, zikri ve unutulmaması” şeklindedir.

Bugün Fuad’ı konuşuyorsak, ismini zikrediyorsak ifadeye hamledilen mana elhak doğrudur.  Cenab-ı Hak dar-ı ahrete iltihak etmiş bütün nur talebeleri gibi Fuad’a da rahmeti ile muamele etsin.
Fuad Ünlükul’a ait detayları bir mananın anlaşılması için aktardım.

Barla Lahikasının son mektubu (şefkat tokatları risalesinden önce) bu konu ile ilgilidir.

Çok ibretamiz bir mektuptur ve Hz. Üstadın perdesiz konuştuğu lahikalardan bir tanesidir.

Üstadımız bu mektupta vefat eden iki yeğeni (Abdurrahman, Fuad)  arasında bir karşılaştırma yapar.

“Baki bir eserde, muvakkat ve cüz’i ve hususi kelimeler” (Barla L.) tayyedildiğine göre karşılaştırma bir hikmete binaen yapılmıştır.

Karşılaştırmayı okuyup okların yönünü kendimize çevirmek ise bize düşmektedir.

Mektuptan bir cümle: “Evet kardeşim, dediğin gibi, Fuad’ın (rh) mektubu aynen Abdurrahman’ın (rh) mektubu misüllü, Risale-i Nur’un bir şule-i kerametini gösteriyor. Yalnız, Abdurrahman’ın gayet halis ve şimdiki tarz-ı hayattan ve tabirlerinden müberra, safi ifadesi onda yoktur. Eğer dünyada kalsaydı, mağlup olmak ihtimali vardı!”

İnsan sarrafının cümleleri hislerinin eseri değildir!

Dikkat edin bu cümleler ruhunda ve kalbinde dumanlı figanlar fışkıran Abdülmecid ağabeyedir!

Mektuplardaki diyaloglar bana Şems-i Tebrizi ile Mevlana arasındaki diyaloğu hatırlattı. Ehlinin malumudur Şems, Mevlana’yı ilk gördüğünde: ”Dünyanın sarrafı söyler misin………? diyerek ona bir karşılaştırma yaptırır ve onu test eder.

Abdülmecid Ağabey’e verilen ders karşılaştırmalı bir “şefkat” dersidir. Mektupta hepimiz için şefkatin izdüşümlerine dair uyarılar mevcuttur.

 Fuad’ın(rh) rahmete ve cennete alındığı, mağlup ettirilmediği, Risale-i Nur’un küçük talebeleri dairesindeki makamında ibka ettirildiği ifadeleri zaten devamındaki paragrafta var.

Sarrafın testi şudur: “Dünya mı, ukba mı; neye sevineceğiz, neye üzüleceğiz; nerde galibiz, nerde mağlubuz?” 

Peki Abdülmecid üzerinden verilen şefkat dersinden öteye “bizim” bu lahikaya ait “okumamız” ne olmalı?

Sonuca dair hareket noktası “safi ifade” dir. Üstadımız “şimdiki tarz-ı hayat ve tabirler” den hareketle bir hüküm ortaya koyuyor ve bir mağlubiyetten bahsediyor!

Galip olmak veya mağlup olmak ne demektir? Bu kategorilere ait sınır çizgileri nelerdir?

Karşılaştırmanın pozitif karesinde yer alan “gayet halis ve şimdiki tarz-ı hayattan ve tabirlerinden müberra Abdurrahman” dahi “muvakkaten” aldanıyorsa, bu zamanın “dehşetli ve dalaletli hayatından” kurtulmanın yol haritası nedir?

 Ahir zamanın çeşmesinden su içenler olarak hangi kuşatmaların altındayız?

“Safi ifadelerimizi” bulandıran ve dört bir tarafımızı saran sahte ve hayali “kavramlar” hangileridir?

Pozitivist ve materyalist dünyanın bombardımanına maruz zihinlerimiz neler inşa ediyor? Tefekkürümüze ait kodlar, manay-ı harfiyi mi yoksa manay-ı ismiyi mi inşa ediyor?

Risale-i Nur “insan sarrafının” eskimez terazisidir. En ince hassasiyetiyle işlemeye devam ediyor.

Kendimizi ve ifadelerimizi o teraziye koymalı, “safiyetimizi” test etmeli ve “mağlup/galip” derecemizin farkında olmalıyız.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum