Margaret Thatcher'ın ölümüne Bediüzzaman'lı yorum

Margaret Thatcher'ın ölümüne Bediüzzaman'lı yorum

Milli Gazete yazarı Davut Şahin, İngiltere'nin eski başbakanlarından Tahtcher'in ardından yazdı

Risale Haber-Haber Merkezi

Milli Gazete yazarı Davut Şahin, İngiltere'nin eski başbakanlarından Margaret Thatcher'ın ölümünü "İngiliz siyaseti" üzerinden yorumladı. Yazısında Bediüzzaman Hazretlerinin Hutuvat-ı Sitte eserinden alıntılar yapan Şahin, “Demir Lady” lakaplı Thatcher'in siyasetinin “İngiliz siyaseti”nin bir özeti olduğunu söyledi.

Şahin'in yazısı şöyle:

İngiliz siyaseti, “böl-parçala-yönet” sistemi üzerine kuruludur. Yani hile ve fitneye dayanan “şeytani” siyasetin unvanı olarak tarihe geçmiştir.

Bu yüzden İngilizler “siyaseti” ile “Osmanlı Devleti”ni parçalamış ve teknik gelişmeleri de arkasına alarak dünyanın pek çok devletini sömürgeleştirmiş.

Bediüzzaman Said Nursi, “Hutuvat-ı Sitte”yi İngilizlerin menfi propagandasını kırmak için kaleme almıştır. Zira o tarihte İngilizler İstanbul’u işgal etmiş ve hatta “cemiyet” kurmuştur.

Geçenki yazımda bahsini ettiğimiz “İngiliz Muhibbi Cemiyeti” bunlardan biriydi. Öyle bir cemiyet ki, paşa, alim ve zenginlerden oluşuyordu.

***

Bediüzzaman Hazretleri, Hutuvat-ı Sitte’nin başında şunları yazar:

“Her bir zamanın insi bir şeytanı vardır. Şimdi beşerde insan suretinde şeytanın vekili olan ruh-i gaddar, fitnekarane siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannas, altı hutuvatıyla, alem-i İslamı ifsat için insanlarda ve insan cemaatlerindeki habis menbaları ve tabiatlarındaki muzır madenleri, fiili propaganda ile işlettiriyor, zayıf damarları buluyor. Kiminin hırs-ı intikamını, kiminin hırs-ı cahını, kiminin tamahını, kiminin humkunu, kiminin dinsizliğini hatta en garibi, kiminin de taassubunu işletip siyasetine vasıta ediyor.” (a.g.g., s.449)

***

Yani İngiliz siyasetinin en belirgin özellikleri;
-Fitne,
-İhtilaftan (anlaşmazlıktan) istifade,
-Menfaat yolunda alçaklığı irtikap etmek,
-Yalancılık,
-Tahrip,
-Hariçte menfilik…

Böylelikle, “Fenalık ve ahlak-ı seyyie siyasetine vasıta olduğu için her yerde ahlak-ı seyyieyi, en alçak huyları himaye ederek teşci eder,” etti de.

İngilizler bu yıkıcı ve menfi siyasetleri ile her milletin zayıf noktasından yararlanmıştır. Kendi siyasi amaçları uğruna hizmet eden kim varsa, ruhunu parayla satın almış ve sömürge ağını kurmuştur.

Genç bir yarbayın arkeolog olarak gelip, sonra Osmanlı Devleti aleyhinde bazı bedevi kabileleri kışkırtarak, Osmanlı askerlerini kılıçtan geçirmesi bunun en bariz örneklerinden biridir. Evet, eşcinsel casus Thomas Edward Lawrence’dan bahsediyoruz. Birleşik Krallık adına çalıştı ve Britanyalılar onu en büyük savaş kahramanı kabul eder.

***

Bediüzzaman Hazretlerine sorarlar:
“Neden İngilizlerden bu kadar nefret ediyorsun ve musalaha istemiyorsun?”

El-cevap:
“Sebep bir değil, bindir. Bana en ziyade şedid görünen, manen ahlakımıza vurduğu darbedir. Çekirdek halinde bulunan secaya-i seyyieyi içimizde inkişaf ettirdi. Hayatın yarası iltiyam bulur/iyileşir, izzet-i İslamiye, namus-u millinin yarası pek derindir. Edirnekapı camiinde bir İslam hocasının lisanıyla Venizelos gibi şeytan zalime dua ettirdi. Merkez-i hilafet olan İstanbul’da Müslümanlar lisanıyla hizbu’ş-şeytan olan İngiliz ve Yunan askerlerini halaskar/kurtarıcı ve tathir/temizleyici ilan ve karşısındaki güruh-u mücahidini cani ve zalim söylettirdi.” (a.g.e.)

***

İngilizlerin Sömürgeler Bakanı Lord Gladiston’un sözleri tarih kayıtlarına şöyle geçmiştir:
“Bu Kur’an İslamların elinde bulundukça, biz onlara hakim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’an’ı onların elinden kaldırmalıyız yahut Müslümanları Kur’an’dan soğutmalıyız.” (Tarihçe-i Hayat, 123)

İşte bu günkü gelinen noktaya baktığımızda İngiliz siyasetinin aşama aşama ülkemizde ve İslam aleminde bıraktığı tahribatı görebiliyoruz.

Bütün bunları niye yazdık?

Geçen hafta, İngiltere eski başbakanı “Demir Lady” adıyla bilinen Margaret Thatcher, geçirdiği felç sonrası 87 yaşında öldüğü haberi yer aldı medyada.

Zaten “Demir Lady” ifadesi bile İngiliz siyasetini özetleyen bir ünvan değil mi?

Thatcher, üç dönem üst üstü seçim kazanan ve 1990 yılına kadar başbakan olarak ülke ve dünya tarihine geçti. İngiltere başbakanı David Cameron’un eski başbakan Thatcher için söylediği şu sözünü hatırlatmak isterim:

“Margaret Thatcher dizleri üstüne çökmüş bir ülke devraldı ve onu başı dimdik bir İngiltere yaptı. Fikir ayrılıklarına yol açtığı doğrudur. Birçoğumuz için bir ilham kaynağı oldu. Bazılarımız içinse karşı konulacak bir güç… O vatansever bir başbakandı.” (Euronews)

O başbakanlığı döneminde radikal kararlar aldı, katı politika izledi. Dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan’la birlikte ilk kez “Körfez Savaşı”na girişti. Falkland adalarını güç kullanarak Arjantin’in elinden aldı.

Avrupa Birliği entegrasyonu fikrini asla benimsemedi. Thatcher iki Almanya’nın birleşmesini istemeyecek kadar, anti-demokrat,  Güney Afrika krizinde Nelson Mandela’ya karşı çıkacak kadar “ırkçı” yanlısıydı.

Dememiz o ki; “Demir Lady”nin siyaseti “İngiliz siyaseti”nin bir özeti gibiydi.