Misafir Kalem
Mavi Marmara’da bir Dr. Mengele
Önce bir uyarı: Başbakan Erdoğan’ın Mısır, Tunus ve Libya’yı kapsayan gezisini Batı basınının işleyiş tarzı endişe verici, aman, oradan kaynaklanan “iyi niyetli ve Türkiye’nin değerini yükseltir” gözüken yorumlara dikkat! Evet, Türkiye 11 Eylül ile birlikte yeniden yapılanan dünyada güçlü yerini alan bir devlettir ama yorumlarda, geleceğimize dönük sinsi bir plan var.
Bunun ilk işaretini, Başbakan Erdoğan’ın, İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e dönük Davos’taki ünlü ‘one minute’ çıkışı sonrasında gördük. Batı basınını Türkiye’nin neo-osmanlıcı siyasete yöneldiği, Ortadoğu’da yeniden liderliğe oynadığı gibi iddialar kapladı. Yetinilmedi, o sırada hayli iyi rotada ilerleyen Türkiye-Suriye ve Türkiye-İran ilişkilerinden yola çıkılarak Ankara’nın radikal eğilimler ile ‘eksen kayması’ yaşadığı bile savunuldu. Bütün bu safsataların kimlerin propaganda mekanizmasından kaynaklandığını biliyoruz. Şimdi, biraz taktik değişmiş gibi. Türkiye’nin, özellikle de Başbakan Erdoğan’ın Arap dünyasının liderliğine oynadığı, ülkenin Ortadoğu’da manevra alanını genişlettiği gibi yorumlar ile çok başka mahfeller kaşınmaya çalışılıyor.
· Türkiye’nin Ortadoğu’ya “eski anılardan” yola çıkarak kontrol amaçlı döndüğüne ilişkin görüntü yaratmak Arap dünyasına ve Türkiye’ye büyük bir ihanettir. Türkiye, bölgede ‘ağabey’ olamayacağını ancak, demokratikleşme sancıları çeken Arap ülkelerine kendi deneyimleriyle destek olacağını çok iyi aktarmak zorundadır. Batı basınında esen hava, sokaktaki Arap insanını bile rahatsız edici bir tablonun hazırlanmakta olduğunu işaret etmektedir.
Türkiye, bu hatayı bir kez yaptı ve Sovyetler Birliği yıkıldığında yeni doğan Türk cumhuriyetlerine ‘ağabey’ yaklaşımları sergiledi. Bu nedenle Batı’da esen havanın dolduruşuna gelmeden Ortadoğu’da sadece işbirliğini hedeflediğimizi ortaya koyarak siyaset geliştirmemiz gerekiyor.
· Bu arada, Türkiye’nin özellikle İsrail politikasında ne kadar haklı olduğunu, dün akşam Kanal 24’te ekrana gelen OLAY YERİ programını hazırlarken daha iyi anladım. Mavi Marmara katliamında üç kurşunla yaralanan Ahmet Bekar’ın anlattıkları korkunçtu.
Ahmet Bekar Mavi Marmara’nın üst güvertesinde bir İsrailli komandoyla boğuşurken arkasından açılan ateş sonucu üç kurşun yarası alıyor. Kurşunlardan iki tanesi bedeninden çıkarken bir tanesi karın bölgesinde kalıyor. Güvertede tam iki saat hiçbir tıbbi müdahale olmadan kanamaya bırakılan Bekar bir İsrail askeri doktorunun müdahalesi ile karşılaşıyor. Karın bölgesine iki anestezi iğnesi, 30 santimlik karın açma operasyonu ve kurşunu çıkartma! Doktor belli ki Bekar’ın öleceğini düşünüyor. Hiçbir hijyen tedbiri olmadan yapılan bu ameliyatın bir tek nedeni var: Kanıt bırakmamak!.. Mermi çekirdeğini almak ve yaralıyı kaderine terk etmek. Bir doktor bunu yapabilir mi...Yapabilir... Ancak, Nazi kamplarında Yahudiler üzerindeki korkunç deneyleriyle tarihe mal olmuş Dr. Mengele ise!
Allah’ın lütfu... Ahmet Bekar ölmedi ve yaşadığı korkunç deneyimi bizimle paylaşma şansı yakaladı.
Ardan Zentürk-Star
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.