Ediz SÖZÜER
Meleklerin gerçekliği
Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı Dersleri-36: Meleklerin Gerçekliği
Bu yazımızda, Yirmi Dokuzuncu Söz’ün işlendiği “Kâinatta Yalnız Mıyız” ana başlıklı dersimizin beşincisiyle ve 29.Söz’ün 1.Maksadının 2.Esasının izah metniyle yolculuğumuza devam ediyoruz. Sunulan hakikatlerin tam olarak hissedilerek pekiştirilmesi için görsel destekli ders videosunu da yazının sonundaki adresten izlemenizi tavsiye ediyoruz.
Meleklerin Gerçekliği (29.Söz’ün 1.Maksadının 2.Esası - İzah Metni)
Felsefe ekollerinin, dinlerin ve hatta maddeci ve tabiatçı düşünce sahiplerinin dahi değişik isimler altında kâinatta cereyan eden ve gözle görülmeyen bir takım kuvvetlerin varlığını kabul etmeleri, meleklerin ifade ettiği mananın varlığını manen kabul ettikleri ve söz birliği yapmış oldukları anlamına geliyor. Meleklerin hakikî mahiyeti ve gerçek isimleri hakkındaki doğru bilgiyi ise ilahî vahiyden alacağımız şüphesizdir.
Çünkü meşhur kaidedir: “Madem yapan bilir, elbette bilen konuşur.”[1] Yani bu meselede ancak kâinatı işleten kanunları yapan ve meleklerin eline o kanunları koyan söz sahibidir, başkası değil. Şu halde birinci esasta genişçe izah edildiği gibi kâinat içindeki en önemli hakikat hayat olduğundan ve meleklerin varlığı konusunda manevî bir söz birliği bulunduğundan ve dünyamızın bu kadar çeşitli canlılarla dolup taşmakta olduğundan hareketle diyebiliriz ki, şu koca kâinatın kapladığı devasa alan elbette boş bırakılmamıştır.
Şimdi de tabiat kanunlarının tek başına hayatı meydana getirebilecek veya kâinatı manevî bir hayata sahip kılacak özelliğe sahip olmadıkları hakkında eser metninde geçen ifadeleri ele alalım. İtibarî ve vehmî kelimeleri, gerçekte olmadığı halde varsayılan kavramlar manasındadır. (Dünya etrafında oldukları var sayılan meridyen çizgileri gibi.)
Tabiat Risalesi izah metinlerimizde çok yerde geçtiği gibi, maddenin işleyiş prensiplerinden veya madde hareketinin bir ifade tarzından ibaret olan tabiat kanunları, dış dünyada maddî varlıkları olmayan soyut kavramlardır. Ademî sayılırlar, yani yok hükmündedirler. O kanunların bir vücud taayyün etmeleri, yani belli bir varlık gösterebilmeleri, düzenli şekil ve neticeleri oluşturmaları için icra edilmeleri gereklidir. Bunun için de bir icra edici gereklidir. Yoksa somut varlıkları olmayan o kanunlar, bir hakikat-ı hariciyeyi, yani maddî âlemde somut bir gerçekliği kendi başlarına meydana getiremezler. İşte Allah’ın emri ve izni ile icra edilen ve hudutlarından taşmalarına mani olunan tabiat kanunlarına nezaret eden ve o kanunları temsil etmek vazifesini yüklenen yalnızca meleklerdir.
Diğer taraftan maddî, somut gerçeklikleri olmayan o kanunlar, elbette eserleriyle somut varlığını ve gerçekliğini gösteren hayat ve ruhu meydana getiremez. Nasıl ki insanlar kendi fiillerini düzenleyen ilahî kanunları dinin teklifiyle üstlenip yüklenirler, şahsî ve toplumsal hayatta bu kanunların hükümlerinin yerine getirilmesine vesile olmakla bir çeşit temsilcilik vazifesi yaparlar ve ilahî kanunların icrasının kendi üstlerinde somut olarak görünmesini sağlarlar. Melekler de şeriat-ı tekviniye olarak tabir edilen yaratılış kanunlarının icra edilmesini ve temsilciliğini üstlenirler.
Esas itibariyle Tabiat Risalesi izah metinlerinde gerçek tevhid inancının anlatıldığı bahislerde de geçtiği gibi, hakikatte asıl ve tek işleyici Allah’tır, melekler sadece ilahî işlerde ilancılık vazifesi yaparlar. Temsil ettikleri olay veya eşyalarda müessir-i hakikî, yani gerçek anlamda etki edici unsurlar değildirler.
Bir sonraki yazımızda Yirmi Dokuzuncu Söz’ün 1.Maksadınının 3. ve 4.Esasını “Müthiş Bir Ekosistemde Paylaşılan Roller” başlığı altında inceleyeceğiz inşallah.
Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı Ders Videosu (Meleklerin Gerçekliği) Video Adresi: https://youtu.be/-pAhPwWBLwM
Not: 3 Aralık Ct. 16.00 tarihinde sunulacak “Ebedî Hayatın Varlığının İspatı (10.Söz İzahı)” dersimizin detaylarına https://risaleinuregitimprogrami.com adresinden ulaşabilirsiniz.
[1] Risale-i Nur, Mektubat, 19.Mektup, 1.Nükteli İşaret.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.