Mevlid Kandili Merkezinde Hz. Peygamber’in (ASM) Kıymeti ve Peygamber Sevgisi

Mevlid Kandilinin hakikatine işaretler, Kur'an’da birçok yerde bulunuyor. Peygamberlerin doğduğu ve öldüğü gün Allah katında değerlidir. Cenab-ı Hakk bizzat kendisi Hz. Yahya (AS) için Meryem suresi 15. ayette şöyle der: ”Ve selamun aleyhi yevme vülide ve yevme emûtu ve yevme üb'asü hayya” (Doğduğu günde, öldüğü günde ve diriltildiği günde selam Yahya'nın üstüne olsun). Meryem suresi 30-33. âyetlerde Cenab-ı Hakk Mütekellim ismiyle beşikteki Hz. İsa'yı (AS) konuşturur. Onun Allah'ın kulu olduğunu ilan eder. Ona İncil’in verileceğini, ”kitap verildi” diyerek haber verir. Nebi kılındığı ifade edilir. Ona namazı ve zekatı ve annesine saf bir iyilikle bulunmayı tavsiye ettiğini söyler. Nerede bulunursam bulunayım Rabbim beni mübarek kıldı, Rahmaniyetine ayna kıldı diye ifade eder. En sonunda şöyle der: ”Vesselamu aleyye yevme vülidtü ve yevme emûtü ve yevme üb'asü hayya” [Ve doğduğum günde, öldüğüm günde (dikkat edilsin, öldürüldüğüm günde değil) ve diriltileceğim günde selam benim üzerimedir.]

Bu âyetler ve Saffat suresindeki”Selâmun ala Nûhin fi'l-âlemin” (Âlemler içinde Nûh’a selam olsun.) âyeti nazara alınırsa Mevlid Kandili hakikatine dair bazı meseleler açığa kavuşur. İslam âlimleri âyetteki âlemleri, her biri ilim sahibi olan, neyi bildiğini bilmekle ve şuurundan dolayı özel bir dünyası olan insanlar olarak ele almışlar. ”Ve terekna aleyhi fi'l-âhirîn* selamun alâ İbrâhîm” (Sonra gelenler arasında İbrahim için selam bıraktık, onlar ona selam duası yaparlar) âyeti ve bunun Hz. Musa (AS) ve Hz. Harun (AS) için tekrarlanması ve Efendimiz'den (SAV) itibaren peygamberler ”aleyhisselam” şeklinde zikredilmeleri gösterir ki, Kur'an bazı âyetleriyle açıktan bazı âyetleri ileyse gizliden emreder.

Kur'an Hicr suresi 72. Âyette ”Leamruke” (Ömrüne yemin olsun) buyurmasıyla Hz. Peygamber'in (ASM) ömrünün aynen Hz. İsa ve Hz. Yahya (Aleyhimüsselam) gibi Hakk katında değerli olduğunu, hatta Onun ömrüne yemin edip diğerlerine yemin etmemesiyle daha değerli olduğuna işaret eder. Bazılarının iddia ettiği gibi Hz. Peygamber’in (ASM) hayatını aktaran hadisler ve siyerin esassız ve uydurma olduğu iddiası bu âyetle ve “üsvetün hasenetün” ayeti ile çelişir. Çünkü Kur’an bilinmeyecek ve bilinemez olan üzerine yemin etmez. Kur'andaki bu tarz tavsiyeleri ve işaretleri emir telakki edenler bazı hassas ehl-i takva, ehl-i irfan ve ehl-i aşk bu ifadelere tabi olmakla Rıza-yı İlahiye mazhar olurlar. Bu manada bakılınca Ümmet-i Muhammed'in (ASM) değer verdiği ve ihya ederek salat u selam, dua, ibadet ve Kur'an’la geçirdiği Mevlid Kandili, Kur'an’ın tavsiye ettiği bir uygulamadır. Hatta doğum tarihleri bilinseydi diğer peygamberler için de bunun yapılması geçerlidir.

Fakat Kur'an insanlığın sadece peygamberlerinin doğum gününe değer vermelerini eksik görüyor. Çünkü Peygamberlerin ölümü, onların Âhiret âlemine doğmalarıdır. Onların vefatı, ölüm kapısıyla gidilecek âlemin kapılarını açmaları ve dünyanın külfet ve zahmetinden kurtulup Berzahta istiharata ermeleri, Ebedi Cennet'e doğru bekleyişin başlaması manasında güzel bir hakikattir. Kur'an “Mevlid Kandili” gibi ”Meyyit Kandili” de olmalı diyor. Doğumunu iştiyakla karşıladığınız gibi, vefatını da hasretle, iştiyakla, aşk ile karşılamalısınız; o gece sabaha kadar salat u selam ile Peygamberinize dua etmelisiniz, diyor.

Kur'an’ın bu selam duası, Peygamberlerin gelecek asırlarda unutulmaması, “fezkuruni ezkurkum” (Beni zikredin Ben de sizi zikredeyim) âyetinin tecellisi olarak da görülüp okunabilir. Çünkü Allah'ı unutanları Allah da unutturur. Allah'ı zikirle, aşkla ananları ise Allah unutturmaz, zikreder ve zikrettirir. İslam dünyasının Mevlid Kandili bu çerçevelerde Kur'anda gizli kipte tavsiye edilen bir uygulamadır.

Efendimiz (ASM) döneminde zaten her gün bir Mevlid Kandili hükmündeydi. Bu inceliğe gerek yoktu. Sahabeler onun ayağına diken batması yerine bin canla ölmeyi istiyorlardı. Zeyd bin Desinne (RA) gibi… Ona doğru gelen oklara ellerini ve gözlerini hiç hesap yapmadan uzatıyor; çolak kalıyor ve kör oluyorlardı. Talha bin Ubeydullah ve Katade bin Numan (R.Anhuma) gibi…

Madem Kandiller, Allah sevgisi ve muhabbet-i resulü destekliyor, ki Tevbe suresi 24. Ayete göre hakiki bir müminin dünyasında sevgi sıralamasının ilk ikisini Allah ve Resulullah sevgisi işgal eder ve sure bunu temin etmeyeni fâsık sayar, madem Mevlid Kandilleri gibi kandiller insanı fısktan kurtarıyor, bir çok insanın tövbesine yol açıyor elbette bu merasimler dinin dışından değil içinden birer fiildir. Bid'at denilse bile en fazla İmam-ı Rabbani’nin dediği gibi “bid'at-ı hasene” sayılabilirler. Kesinlikle dine zarar verecek bir “bid'at-ı seyyie” değildir.

İşte Meryem suresi iki muazzam ayetiyle, Hakikati gözlere sokuyor. Kur'an, bu ayetleri ve diğer ayetleriyle İslam dünyasının fıtratının sevkiyle ve muhabbet-i Resulullah gereği gerçekleştirdiği kandil merasimlerini tasdik ettiği gibi, hatta daha ileride Peygamberinize (ASM) yeterli değeri vermiyorsunuz diye vefat günü için de bir Kandil'i emrediyor. Efendimiz'in (ASM) doğumunda görülen mucizeler, o gün dünyaya gelen resulünü bizzat Cenab-ı Hakk'ın sünnetullah diliyle selamlamasıdır. Beşikteki Hz. İsa'nın (AS) konuşması gibi, bütün mahlukat kendilerinde görülen mucizelerle Onun dünyaya teşrifini alkışladılar.

Bir tevafuk ki, Hz. Peygamber'in (ASM) doğumu da ölümü de aynı güne denk gelmiş. Bu, Kaderin bir remzidir ki Onun doğumu ve ölümü aynı şeydir. Onun ölümü tam bir doğuştur. Bu manada Mevlid Kandili, Meyyit Kandili ile cem olmasıyla ümmet-i Muhammed (ASM) açısından 12 Rebiü'l-Evvel tarihi Kur'an’ın 2 kere parmak bastığı bir tarihtir. Bir müslüman asla bu tarihe lakayt kalamaz ve kalmamalı. (Mektubat, 19. Mektub, 16. İşâret, 3. Kısım)

Rağbet, İlahi kemale yöneliştir. Aşkla teveccühtür. İnşirah suresine göre, Hz. Peygamber'e (ASM) bu yöneliş farzdır. Mi'raç ise, bu yönelişin neticesi olan kemal yolculuğudur. Mi'raç, Receb ayındadır. Efendimiz'in (SAV) tarihi olarak anne karnında 40 günlük olduğu ve ruhunun üfürüldüğü ve şehadet âlemine tam gelişinin gerçekleştiği gece de Regaib gecesidir. Bu gece de Receb ayı içindedir. Bu manada ruhun şuurunun gelişmesi anne karnından başlar. Hz. Peygamber'in (SAV) kemal yolculuğu Regaib gecesi başlayıp Miraç ile zirve noktaya çıktı. Miraç dönüşü ise başkalarını kemale erdirme yolculuğudur.

Bu iki gecenin her ikisinin de Receb ayında olması ve Receb'in hadiste “Allah'ın ayı” olması gösterir ki, Allah'a kemal manada muhatap olan, bu muhatabiyetle emr olunan bu ayda kemal yolcuğuna başlayacak ve bu ayda Miraç yolculuğu ile kemalini Rüyetullah ile taçlandıracaktır.

Kur'an’ın bir çok ayeti Hz. Peygamberin (ASM) rağbet ve kemal peygamberi olduğunu ifade eder. (Emirdağ Lahikası, Regaib Mektubu)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.